Konya Meram’daki ırkçı katliam protesto edildi

Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğlu ailesinden 7 kişi, evlerinde uğradıkları ırkçı saldırı sonucunda katledildi. 30 Temmuz günü gerçekleşen ırkçı-faşist saldırıda dördü kadın 7 kişiyi (Yaşar Dedeoğlu, Barış Dedeoğlu, Serpil Dedeoğlu, Serap Dedeoğlu, İpek Dedeoğlu, Metin Dedeoğlu ve Sibel Dedeoğlu) öldüren saldırganlar, sonrasında evi ateşe verdi.

Yaklaşık 25 yıldır aynı mahallede yaşayan aile, daha önce de bir çok defa ırkçı  tehdit ve saldırıya maruz kalmıştı. Son olarak 12 Mayıs günü, 60 kişilik faşist grup “Burada Kürtleri istemiyoruz” naralarıyla saldırmış; bu saldırıda aileden bir kişi beyin kanaması geçirmiş, diğerleri ise ağır yaralanmıştı. Olaydan sonra gözaltına alınan 60 kişiden 6’sı tutuklandı; ancak çok kısa zamanda 4’ü “yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle serbest bırakıldı.

Aile sayısız tehdide, saldırıya maruz kalmasına rağmen, devlet her defasında faşist saldırganların yanında yer aldı, saldırılar cezasız bırakıldı. Bu cezasızlık politikası, saldırganları daha da cesaretlendirdi. 12 Mayıs’taki linç saldırısının ardından aileye polis koruması verildiği söyleniyor; ancak katiller ellerini kollarını sallayarak eve girebiliyor, bu katliamı gerçekleştirebiliyorlar.

Bugün de AKP’li yetkililer, bakanlar, ısrarla olayın “Kürt-Türk meselesi değil, iki aile arasındaki 11 yıllık husumet” olduğunu ileri sürüyorlar. Katilleri yakalamak yerine, bunun ırkçı-faşist bir katliam olduğu yönünde haber yapanları hedef tahtasına çakıyorlar. Savcılık, katliamla ilgili 10 şüphelinin gözaltına alındığını açıkladı. Ancak yakalananlar arasında, katliamı gerçekleştiren kişi yoktu. Katil, tepkilerin büyümesi üzerine günler sonra yakalandı, tutuklandı.

 

Irkçı katliam protesto edildi

Dedeoğlu ailesinin yaşadığı ırkçı-faşist katliam birçok ilde protesto edildi. İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir, Eskişehir, Mersin, Urfa, Şırnak, Van’da yapılan eylemlerde polis saldırıları ve faşist saldırılar yaşandı.

Ankara’da, Çankaya Belediyesi önünde gerçekleştirilen protesto eyleminde “Katil devlet hesap verecek” sloganı atılınca, polis bunu bahane ederek gaz bombaları ve plastik mermilerle saldırdı.

Van’daki protestoya saldıran polis 5 kişiyi gözaltına aldı.

İstanbul’da Emek, Demokrasi ve Barış Güçleri’nin çağrısıyla Taksim Tünel’de 31 Temmuz günü eylem yapıldı. 19.00’da başlayan eylemden saatler önce İstiklal Caddesi’nin tüm sokakları, polis bariyerleri ve zırhlı araçlarla ablukaya alındı ve kitlenin katılımı engellenmek istendi. Buna rağmen eyleme katılım kitlesel oldu. “Irkçılığa ve faşizme karşı birleşelim, Yaşasın hakların kardeşliği” yazılı pankartın açıldığı eylem sırasında “Katil devlet hesap verecek”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Bıji bratiya gelan”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Katiler halka hesap verecek”, “Kürdistan faşizme mezar olacak”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Kürdistan goristan jibo faşistan”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız” sloganları atıldı.

Eylemde HDP Şırnak milletvekili, konuşmasını Kürtçe olarak yaptı. Ardından basın açıklaması okundu. Açıklamada sorumlunun devlet olduğu, katliamın hesabının sorulacağı vurgulandı. Eyleme aralarında Proleter Devrimci Duruş’un da bulunduğu kurumlar flama ve dövizleriyle katıldılar.

Eylemin adından kitle, önce Şişhane’ye, oradan Kasımpaşa’ya yürüdü. Bu sırada ara sokaklarda toplanan faşistler, eylemcilere ve haber takibi yapan gazetecilere demir sopalarla saldırdı. Saldırı sırasında gazeteciler linç edilmek istendi. Yaralanan gazeteciler Taksim İlk Yardım Hastanesi’nden darp raporu alıp faşistlerden şikayetçi olmak istediler. Ancak devlet, darpedilen gazetecileri ters kelepçe yaparak gözaltına aldı ve Kasımpaşa Karakolu’na götürdü. Gazeteciler bir süre sonra serbest bırakıldı.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …