Analar, analarımız, yoldaş analarımız!..

“Geçmişimiz, geleceğimizdir” deriz ve her defasında herhangi bir nedenden dolayı hep tarihe dönüp gelecek zamana dair bir takım yorumlar ya da konuşmalar yaparız. Sevgiler, hüzünler, anılar, geçmişle bağlantılı sözlere, yazılara dökülür. Tüm yaşanmışlıklar, canlı birer sinema şeridi misali bugüne ve gelecek zamana ışık olur.

Tarih çok yakın, ama bir o kadar da acılı-sancılı bir günün tarihi 31 Ekim 2021 sabahı… Yüreğimin daralmış olduğu yağmur yüklü bir günün sabahı… Dost kurumlardan birinin düzenleyeceği bir etkinlik var bugün ve biz de kurumumuz adına stant açmamız için davet edilmiştik, hazırlık yapıyorduk. Evi paylaştığım arkadaşımın Makbule Ana’mızın adını dillendirmesi ve bana kim olduğunu sormasıyla irkilerek “ne oldu, hadi, ciddi misin, nereden duydun, olamaz” gibi soruları peşpeşe sıralayıp, elimin telefona sarılması bir oldu. Ve gece gönderilen mesajı okumamla, ölümün sarsıcı acısını yüreğimin derinliklerinde bir kez daha hissettim.

ÖLÜM ADIN KALLEŞ OLSUN!!! Daha birkaç gün öncesinde yüzündeki tebessüm ve şefkat yüklü resimlerini paylaşmışlardı; gençlerle birlikte olduğu bir piknikte Makbule Ana’mızın, Makbule yoldaşımızın. Birbirimize başsağlığı dilemekle son bulan telefon görüşmesinden sonra, yalnızlığımla o topraklarda olamamanın, yoldaşı ebedi son yolculuğuna uğurlarken sevenleri ve yakınlarımızın yanında olamayacağımın tüm ağır yükü bindi üzerime…

Dışarıda bir süre dolaşarak üzüntü ve çaresizliğimle çarpışırken, aklım geçmiş zaman dilimlerine doğru götürdü beni; 12 Eylül  yıllarına… Cezaevleri önlerini, mahkeme salonlarını, bakanlık kapılarını aşındırmaları… Nefeslerin tutulduğu açlık ve ölüm oruçları ve analarımızın sistematik küfür ve fiziki olarak maruz kaldıkları devletin jandarma-polis tüm kolluk kuvvetleriyle yaptıkları… Onca saldırıya karşı bedenlerini, ruhlarını ortaya koydukları onurlu mücadele ve savaşımları…

Birbirlerini belki de o günlere kadar hiç tanımayan, ama içerideki çocuklarının hayatları için kilometrelerce uzaklıkları, yokluklar içinde borç-harç, hatta elde ne varsa satarak katedenler… Bazen bir simidi ikiye bölerek yarı aç-yarı tok yaşayıp acılarını yüreklerinin derinliklerinde saklayanlar… Çocuklarının içerideki onurlu mücadelelerini dışarıda en az onlar kadar sahiplenip 12 Eylül yıllarının sessizliğinde çığlık olanlar… Kimisini dünlerde, kimisini bugünlerde ölümsüzlüğe gönderdiğimiz ANA yoldaşlarımız…  MAKBULE ANA yoldaşımız gibi…

Onlar belki de mücadelemizin bugünlere kadar gelmesindeki en önde çarpışanlarımız oldular. Koca yürekleriyle mücadelenin her döneminde ve her zaman öyle anılmalıydılar. Madem bugün devrim şehitlerimizin anılacağı bir gece vardı ve mesajlar yazılıp okunacaktı, bugün bir başka olmalıydı mesajlarımız!!!

Ev arkadaşımla etkinliğin yapılacağı yere doğru giderken, konumuz Makbule Ana yoldaşımız ve analarımız üzerine geçti. Salona vardığımızda, geceyi düzenleyen arkadaşlara bugünün bizim için çok özgün olduğunu, stant açamayacağımızı nedenleriyle anlattım. Tanıyan-tanımayan herkes başsağlığı dileyerek üzüntülerini dile getirdi. Bazıları Türkiye’de bulundukları dönemde Ana’mızla birebir tanıştıklarını, mücadelesini ve tarihini bildiklerini de söylediler…

İçim buruk da olsa içinde bulunduğum şartları göz önünde bulundurarak orada kaleme almak zorunda kaldığım, gecenin içeriği ve Makbule Ana’mızla beraber analarımızı anmaya çalıştığım kısa bir mesajı yazarak tertip komitesine sundum.

“Gece Tertip Komitesine ;

Dostlar, yoldaşlar, düzenlemiş olduğunuz ‘ÖLÜMSÜZLERİMİZİN İZİNDE DİRENİŞTEN ZAFERE’ adlı gecenizi, PROLETER DEVRİMCİ DURUŞ-Paris çalışanları olarak, devrimci yüreklerimizle selamlıyoruz.

Mücadelenin çeşitli evrelerinde ve coğrafyalarında faşizmin zulümleriyle katledilen şehitlerimizin onurlu duruş ve mücadele yaşamlarında bizlere bıraktıkları miraslarla, nihai kurtuluş yolunda geleceğe yürüyoruz. En az onlarla beraber, zor yıllar 12 Eylül’den bugünlere mücadelemizin her aşamasında bize her zaman güç ve kuvvet veren analarımız… Geçenlerde kaybettiğimiz devrim şehitlerimizden Münir DIŞKAYA’nın anası Zeliha DIŞKAYA olmak üzere, daha bu gece devrim yürüyüşümüzün bugünlere gelmesinde mücadele tarihimizin her aşamasında, yaşı-gücü ve sağlığı el verdiği sürece yanımızda yeralan, sadece anamız değil, aynı zamanda yoldaş olarak da niteleyebileceğimiz YOLDAŞ ANA’mız Makbule BERKTAŞ’ı kaybetmenin üzüntüsünü de paylaşıyoruz.

Bir kez daha burada devrim şehitlerimizi ve analarımızı saygıyla anarken, gecenizin başarıyla geçmesini temenni eder, mücadelenizde başarılar dileriz.

DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!

YAŞASIN DEVRİMCİ MÜCADELE!

YAŞASIN DEVRİMCİ DAYANIŞMA!

            Proleter Devrimci Duruş-Paris”

 

Son söz: Elbette analarımızı bir kaç satırlık yazıyla ele almak, onları yadetmek, unutturmamaya yetmez, yetmeyecektir de…

BİRGÜN MUTLAKA, AMA MUTLAKA BİZLERLE BİRLİKTE YÜRÜDÜĞÜNÜZ BU YOL, ZAFERE ULAŞACAKTIR! VE O GÜN, BİZLER, YİNE SİZLERİN SICACIK ANA KUCAKLARINIZDA, SEVİNCİNİZİ, SEVGİNİZİ YAŞIYOR OLACAĞIZ GÜLEN YÜZLERİNİZLE….

UĞURLAR OLA MAKBULE ANA, UĞURLAR OLA…. SAYGIYLA, SEVGİYLE ANILARIMIZDA MÜCADELEMİZDE HEP YAŞAYACAKSIN!..

YAŞAYACAKSIN!..

Fransa-PDD

 

Bunlara da bakabilirsiniz

Devrimci kurumlardan “BİRLEŞİK, KİTLESEL, DEVRİMCİ 1 MAYIS’I ÖRGÜTLEMEYE!” çağrısı

2024 1 Mayısı’nda Taksim’de birleşik bir eylem örgütlemek isteyen kurumlar biraraya gelerek ortak bir açıklama …

Zor günlerin adamı: Aslan Tel (1958-24 Mart 1983)

Öğrencilik yıllarında mücadeleye atıldı Aslan Tel. Bir anti-faşist olarak başladığı mücadelesi, zamanla proleter devrimci bir …

Yoldaşları için ölüme koşan Mehmet Ali Doğan (24 Mart 1983)

Devrimci fikirlerle tanıştığında öne çıkan iki özelliği vardı Mehmet Ali’nin. Yaygın insan ilişkileri ve karşı-devrimcilere …