Tarikat yurtları kapatılsın!

Bu defa Enes Kara’nın katledilmesiyle yandı yürekler. “İntihar” diyorlar ama, gerçekte bu bir cinayettir. Tarikatlar eliyle işlenmiş, devlet eliyle kurumsallaştırılmış, sessiz kalanlar tarafından onaylanmış bir cinayet… Elazığ’da Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan 19 yaşında gencecik bir çocuk, devlet-tarikat işbirliği ile yokedilmiştir…

Çektiği videoda tek tek anlatıyor Enes Kara. Kaldığı tarikat evinde zorla namaz kıldırıldığını, zorla risale okutulduğunu, zorla toplantılara katıldığını… Okuldan geldikten sonraki tüm zamanının dini eğitimle doldurulduğunu, kendine ayıracak zaman kalmadığını… Ailesinin de on yıllardır bu tarikatın mensubu olduğunu, kendisinin bu tarikat evine zorla yerleştirildiğini… Çaresizliğini… Geride bıraktığı iki kız kardeşini kurtarma isteğini…

Tarikat yurtlarında-evlerinde yaşanan ilk cinayet değil Enes. Adana-Aladağ’daki yangında olduğu gibi denetimsiz ve sorumsuz binalarda, kayıtdışı biçimlerde kalan öğrencilerin topluca katledildiği durumlar da var, yaşadığı baskılara dayanamayıp tek tek intihar edenler de. Daha geçtiğimiz aylarda Antalya’da bir tarikat yurdunda bir öğrencinin kafası kesilerek öldürüldü.

Enes’in farkı, öncesinde bir video çekerek yaşadıklarını anlatmasıdır. Çözüm bulamadığı sistem çarklarından dışarıya gönderilmiş bir feryattır o video. Kendisinin kurtulma ihtimalini göremediği koşulda, sesini duyurabilme ve başkalarını kurtarma isteğinin ifadesidir.

Enes’in bu çabası öylesine büyük bir etki yarattı ki, ilk anda çok geniş bir kesimin gündemine girdi tarikat yurtları ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlar. Büyük bir tepki ve öfke ile, tarikatların eğitim hayatındaki yeri, kurdukları baskılar tartışılmaya başlandı. Aynı hızla karşı saldırı da başladı elbette. Haberi yapan gazeteciler tehdit edildi, yerel basında yer alan haberler kaldırıldı, bölgede olaya tepki gösterenler telefonla aranarak tehdit edildi… Duyulmasın, konuşulmasın diye Enes’in öğrenci arkadaşlarından basın mensuplarına kadar hemen herkes bu tehditlerden, hakaretlerden payını aldı. Devlet ise yayın yasağı getirerek tarikatların arkasında olduğunu, bu cinayetteki suç ortaklığını bir kez daha gösterdi.

Tarikat yurtlarında öğrenciler öldürülüyor, tecavüze uğruyor, dini baskı altında yaşamaya zorlanıyorlar. Tarikat yurtlarında planlı, sistemli bir biçimde gencecik çocuklar hayattan kopartılıyorlar. Tarikatların zorbalıklarına direnenler için yaşam bir cehenneme dönüştürülüyor. Ve bunu devletin bilgisi, onayı, yönlendirmesiyle yapıyorlar. Tarikatların eğitime ve yaşama müdahalesi AKP döneminde çok daha yaygın ve çok daha etkili hale getirilmiştir; ancak bu sorun AKP dönemi ile sınırlı değildir, sorun doğrudan devlet politikası olmasıdır.

Bugün kimi siyasi partiler “tarikatlar kapatılmasın, denetlensin” derken, ya da bazı kesimler “iyi tarikatlar da var, bunlar bozulmuş olanlar” derken, ya da doğrudan konuya ilişkin açıklama yapmaktan çekinirken bu gerçeğin üzerini örtmektedirler.

Sorunun çözümü için atılması gereken ilk adım, tarikat yurtlarının kapatılmasıdır. Tüm tarikat yurtları hemen, derhal ve tamamen kapatılmalıdır.

İkincisi, eğitimde “barınma hakkı” güvence altına alınmalıdır. Devlet parasız, sağlıklı ve insani yaşam olanaklarına sahip, yeterli sayıda öğrenci yurdunu derhal inşa etmeli, varolan yurtlara el koymalı ve bunları öğrencilerin kullanımına açmalıdır.

Üçüncüsü, daha uzun ve daha kapsamlı bir mücadele ile, toplumun dinci-gericileştirilmesi politikalarına karşı durulmalıdır.

Dinci-gericilik “bu toplumun bir gerçeği” değil, ABD’nin bir dönem Sovyetler Birliği’ne karşı “Yeşil Kuşak” projesiyle, sonrasında Ortadoğu’ya hakim olmak için ürettiği “Ilımlı İslam” projesiyle bilinçli-sistemli biçimde bu topluma dayattığı, “kökü ABD’de” olan bir saldırıdır. Aynı zamanda kitlelerin yaşam koşullarını iyileştirme mücadelesinin önüne dikilmiş bir barikattır.

Dolayısıyla dinci-gericiliğe karşı mücadele, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadeledir. Bu sömürü ve soygun düzenine karşı mücadeledir. Başta gençler olmak üzere halkımızın üzerine karabasan gibi çöken dinci-gericiliği, ancak emperyalist-kapitalist sisteme karşı yükselteceğimiz mücadeleyle altedebiliriz.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Faili meçhul” cinayetlerin belgesi bulundu

1990’lı yıllarda Kürt işadamlarına yönelik arka arkaya cinayetler işlenmiş ve bunlar “faili meçhul” olarak gösterilmişti. …

Gazi Mahallesi’nde tacizci Aziz Gıda önünde eylem

Gazi Mahallesi’nde 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz eden Aziz Gıda’nın sahibi Azmi Savi’nin serbest bırakılması …

1 Mayıs’ta Taksim’e çağıran bildiriler dağıtıldı

İşçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta Taksim’e çağıran, PDD imzalı bildiriler, metrobüs duraklarında dağıtıldı.   1 …