Gezi yargılanamaz!

Gezi davasında karar duruşması 25 Nisan günü yapıldı ve yargılananlara ceza yağdırıldı. AKP’li hakimlerin talimatla verdikleri karara göre, Osman Kavala’ya “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”ten, müebbet hapis cezası verildi. Can Atalay, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verildi ve tutuklandılar.

Mahkeme, yurtdışında bulunan Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Yiğit Aksakoğlu, İnanç Ekmekçi, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve Henry Barkey’in dosyasının ayrılmasına karar verdi.

Karar, duruşmaya katılanların sloganlarıyla karşılandı. Mücella Yapıcı “son sözler”inde “Ben hayatım boyunca onurumla yaşadım” derken, karar okunduktan sonra Can Atalay “Zulme boyun eğmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.

 

Gezi kararı, kitleye tehdittir

Gezi Direnişi, Türkiye’de yaşanmış en büyük halk hareketidir. Aynı zamanda egemen sınıfların en büyük korkusudur. AKP’nin korkulu rüyasıdır. Gezi Direnişi, bu ülkenin faşizme karşı başkaldırısıdır.

Bu nedenle Gezi davasında alınan bu ağır karar, kitle hareketine savrulmuş bir tehdittir. Yargılananların tutuklanarak hapse atılması, işçi ve emekçilerin hapse atılmasıdır. Yaşanan ağır ekonomik kriz ve derin yoksulluk koşullarında, kitlelerin sokaklara dökülmesinin, eyleme geçmesinin, yönetimden hesap sormasının, yeni bir Gezi Ayaklanması’nın önlenmesi çabasıdır.

Gezi kararı ile devlet, bundan sonra nasıl bir saldırı politikası izleyeceğini göstermiştir. Gezi davasında karar açıklanırken, aynı dakikalarda Erdoğan’ın HDP’yi hedefe çakan, parlamentoda olmasına tepki gösteren bir konuşma yapması, bilinçli bir tercihtir. Bundan sonra faşist saldırganlığın daha da artırılacağının işaretidir.

 

Bu saldırıyı 1 Mayıs’la püskürtelim

Önümüz 1 Mayıs! 1 Mayıslar, burjuvazi ile proletaryanın karşı karşıya geldiği, güçlerini ortaya koyduğu, meydan okuduğu bir kavga günüdür. Devlet, 1 Mayıs’a bir hafta kala Gezi duruşmasında terör estirerek kendi sınıfsal tutumunu ortaya koymuştur. Devrim cephesi de kendi gücünü ortaya koymalı, icazetli 1 Mayıs anlayışını bir kenara bırakarak militan mücadele hattını izlemelidir.

Biz Gezi Ayaklanması’nda kazandık! Gezi Parkı’nın inşaata çevrilmesini önleyerek kazandık. Kitlelerin gücünü göstererek kazandık. O dönemki saldırı politikalarını durdurarak kazandık. Kitlelerde kendine güven, eylemine güven, sokağa güven oluşturarak kazandık.

Bugün vahşi bir yoksulluk-açlık ve pervasız bir saldırganlık kıskacındayken, kazanmanın yolu yeni Gezi Direnişleri yaratmaktan geçiyor. Hem de çok uzağa gitmeden, 1 Mayıs’tan başlayarak…

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …