Okmeydanı-Fetihtepe Mahallesi’nde “kentsel dönüşüm” bahanesiyle evler yıkılıyor. Beyoğlu Belediyesi, evlerin elektrik, su ve doğalgazını keserek, orada oturan halkı evlerinden çıkmaya zorluyor. Öylesine büyük bir hukuksuzluk ve zorbalık sözkonusu ki, neredeyse insanlar içindeyken evleri başlarına yıkmaya başlayacaklar.
Bu zorbalığın “kentsel dönüşüm”le bir alakası yok. İstanbul’un en yüksek ranta sahip bölgelerinden birisi Fetihtepe. Hem merkezi bir noktada, hem de çok güzel bir manzaraya sahip olması, arazi değerini artırıyor. Zaten tam da bu nedenle burayı yıkmak, lüks inşaatlar yapmak istiyor AKP. Burası aynı zamanda Bilal Erdoğan’ın “Okçular Vakfı”na da yakın bir bölge. Büyük bir rant planı olan Galataport projesinin de de uzantısı bir bölgede. Mahallenin Haliç’e doğru açılan tarafında Koç Müzesi bulunuyor. Bu alan, yıllardır Koç’ların, Sabancı’ların da hedefinde.
Son yıllarda Okmeydanı ve çevre mahallelerde devrimci mücadele, devletin sistemli saldırılarına maruz kaldı. Mücadelenin geriye düşmesi, devletin elini rahatlatan, bölgedeki “rantsal dönüşüm” saldırısına hız kazandıran bir unsur oldu. Bugün bölgede oturan halkı pervasızca kovmak ve bölgeye yok pahasına el koymak için harekete geçti devlet. Kapitalizmin temeli olan “özel mülkiyet hakkı” bile yok sayılıyor; insanların evlerini, arazilerini gaspetmeye çalışıyorlar.
Bu nedenle önce bölge “riskli alan” ilan edildi; ardından evleri boşaltmaları için tebligatlar gönderilmeye başlandı. Mahalleli ise tebligatlara itiraz ettiklerini, davaların halen sürdüğünü anlatıyor. Buna rağmen Çevik Kuvvet polisi evleri zorla boşaltıyor; kapısını açmayanların kapısı kırılıyor; onlarca evin elektrik, su ve doğalgazı kesildi. Mahallede oturanlar ise kendilerine dayatılan sözleşmelerin yetersiz olduğunu, bu koşullarda evlerden çıktıklarında bir daha geri dönemeyeceklerini söylüyorlar.
Benzer örneklerini Kadıköy-Fikirtepe ve Tozkoparan’da da görmüştük. Fikirtepe’de oturanlar, açgözlü müteahhitlerin yağmasına terkedilmişti. Burada insanlar evlerden çıkartılırken verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı, gereken ödemeler yapılmadı; yüzlerce aile yıllardır kirada oturduğu halde söz verilen kira desteği bile verilmedi; bazı inşaatlar on yıldan fazladır bitmiyor, bazılarında ise evler yıkıldı ama inşaat daha başlamadı.
Fikirtepe’de yaşananlar Tozkoparan’da oturanlara tecrübe oldu. Orada da evleri yağmalamaya çalışan bakanlık ve müteahhitlere karşı büyük bir direniş gerçekleştirildi. Elektrikleri, suları, doğalgazları kesildi, haftalar boyunca bu koşullarda direnmeye devam ettiler.
Şimdi de Fetihtepe’de oturanlar direniyorlar. Bir ömür boyu biriktirdiklerinin, bir anda ellerinden alınmasını engellemeye çalışıyorlar. Polisin gazına, copuna karşı evlerini ve yaşam haklarını savunuyorlar. Kendilerine dayatılan sözleşmelerin düzeltilmesi en önemli talepleri.
10 Haziran günü Beyoğlu Belediyesi önünde kitlesel bir eylem yapan Fetihtepelilerin talepleri şöyle:
1- “Kentsel dönüşüm yasasının ‘plan olmadan dönüşüm yapılamaz’ kuralının gereği olarak 1/5000’lik ve 1/1000’lik planların yapılmasını,
2- Planların bölgemizdeki sivil toplum kuruluşlarından, üniversitelerin ilgili bölümlerinden, şehir plancıları ve mimarlar odasından görüş alınarak yapılmasını,
3- Planlar yapılıncaya kadar adamızdaki plansız kentsel dönüşüm uygulamasının durdurulmasını,
4- Tapulu tapusuz ayrımından kaynaklı sorun ve mağduriyetlerin yaşanmaması için 2981 ve 4706 sayılı yasaların öngördüğü kurallar çerçevesinde hak sahipliği kazanmış olanlara tapularının verilmesini,
5- Hak sahibi olduğumuz paylarımızın belirlenmesinde 6360 sayılı yasa gereği ‘arsa payı’nın dikkate alınmasını, ardından plana ve paylarımıza uygun avan projenin yapılarak tapuya tescil edilmesini,
6- Her dairenin şerefiye puanı ve bedelinin belirlenerek avan projeye işlenmesini,
7- Şu anda bize imzalamamız için sunulan muvafakatnamenin tek taraflı bir beyan olması nedeniyle bunun yerine idarenin ve hak sahiplerinin karşılıklı hak ve sorumluluklarının belirlendiği, ekinde avan proje, idari ve teknik şartnamenin olduğu hukuki sözleşme yapılmasını,
8- Üçte ikilik çoğunluğun sağlanmadan uygulama yapılmamasını,
9- Devlet eliyle yapılan dönüşümün anayasamızdaki ‘sosyal devlet ilkesine’ uygun olarak kârı amaçlayan değil, maliyetine yapılmasını,
10- Halihazırdaki uygulamada 6 ayda bir memura yapılacak zam artışı kadar artırılarak ödememiz istenen borç taksitlerimizin kamu bankalarındaki konut kredi sistemine bağlanarak 20 yılda sabit olarak ödenmesini,
11- 1.500 TL olan kira yardımının İstanbul gerçeğine göre yeniden belirlenmesini ve hak sahiplerine yeni yapılan dairelerine taşınıncaya kadar talep ediyoruz.”
Fetihtepe izlenimleri
Fetihtepe Mahallesi, Okmeydanı’nda AKP’nin en fazla oy aldığı yerdi. Ancak bugün, AKP’ye oy vermiş olanların bile tepkisi oldukça yüksek. Bu değişimde yıkım kararlarının etkisi büyük. Mahalle yaklaşık 10 yıldır kentsel dönüşüm kapsamında. Ancak projeye bir türlü başlanmıyor, üstelik tek taraflı olarak mahalle halkına dayatılan “mutabakatname”ye Beyoğlu Belediyesi imza atmıyor. Son direniş bu yüzden başladı. Mahalleli “Biz imzalıyoruz, ama onlar imzalamıyorlar. Yarın bunlar gittiğinde bizim güvencemiz ne olacak?” diye soruyor.
Proleter Devrimci Duruş olarak Fetihtepe’ye gittiğimizde boşaltılmış ve yıkılmış binalar karşıladı bizi. Büyük bir direniş yaşandıktan sonra, genel olarak kitlelerin tepkisi yükselince, polisi geri çekmek zorunda kalmışlar. Sokakta çok az insan olmasına rağmen gördüklerimizle yaptığımız sohbetlerde belediyenin verdiği sözü tutmadığı, onun için direnişe geçildiği vurgulandı. Dönüşüme karşı olmadıklarını ama bunun “yerinde dönüşüm” olması gerektiğini, ayrıca evler yapılana kadar verilmesi vaadedilen kira yardımlarının çok yetersiz olduğunu belirtiler. Kadınlar yıkılan evleri göstererek “zaten boşalan yerleri yıktılar. Yeni evler için borçlandırılmaya itirazımız yok, ama zorla çıkartmak, elektriği, suyu kesmek ne demek? Bu insanlık mı” diyorlar.
Konuştuğumuz bir esnaf ise mahallede yaşananları şöyle anlattı: “3 yıllık esnafım, yaklaşık 25 yıldır da mahallede oturuyorum. Madem buralar riskli alandı, benim oturduğum yer yapıldığında neden imar izni verdiler? Şimdi yıkacağız diyorlar. Ben oturduğum yeri müteahhitten yeniyken aldım ve hatırı sayılır bir para verdim. Bu müteahhit bu binayı yaparken izni kim verdi? Burada uzun yıllardır oturan insanlar var. Nerede kalacaklar? Bir de ortalığa dökülen videolar var. Videoda Bilal Erdoğan konuşuyor ve burada yapılacak binalarda bize de pay düşer mi diyorlar? Kendilerine gelince her türlü şeyi reva görenler, buradaki insanların haklarını neden vermek istemiyorlar? Bize güvence verilsin. Belediye resmi belge imzalasın. Ama imzalamak istemiyorlar. Kendilerinin oy aldığı yeri bile böyle yapanlar acaba diğer yerlerde neler yapıyorlar diye düşünürken ben de korkuyorum… Evet evler kötü ve dönüştürülmesi gerek. Yıllardır neden yapmadılar. Yıkılan binalar da var. Eğer yapmak isteselerdi bir yeri yapıp insanları oralara yerleştirir ve diğer yerleri bitirirlerdi. Dertleri demek ki halk değil. Kendilerine para kazanmak istiyorlar. Örneğin ben bir esnafım, vergimi veriyorum düzenli olarak. Belediye bana ruhsat vermedi. Ruhsat istediğimde kentsel dönüşümde diyorlar. Ama bu süre içinde benim dükkanımı 2 kez mühürlediler. Neden diye sorduğumda “Ruhsatın yok” diyorlar. Ruhsatı hem kendileri vermiyorlar hem de ceza kesiyorlar. Belediye başkanıyla seçim döneminde tanışmıştım, aradım kendisinin yanına gittim konuştum. Makul bir cevap da vermiyor. Oy almaya gelince mahalle mahalle gezenler, insanların derdi olduğunda kaçıyorlar. Hangi adaletten bahsediyorlar. Yıkımlara geldiler, elektrikleri, suları kestiler. Teyze var benim müşterim. Makineye bağlı. Elektriği kestiler, kadın nefessizlikten ölecekti. Vicdanları kalmamış. İnsanlara çıkın gidin diyorlar. Kiracılara 1000, ev sahiplerine 1500 lira. Kim bu paraya ev bulabilir buralarda? İnsanlarla dalga geçiyorlar. Ben buraya bir sürü para harcadım. Şimdi çıksam nerede dükkan bulacağım? Burada kendime bir çevre oluşturdum. Gittiğim yerde nasıl böyle bir çevre yaratacağım?”
Mahalle halkının bu olaylardan sonra değiştiğini ve direnişe geçtiğini belirten esnaf sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu insanlar yaşayarak gördüler. Oy verdikleri partinin kendilerini ne hale soktuğunu anladılar. İnsanların ekonomik durumu kötü, nereden bulacaklar başlarını sokabilecekleri ev? Şimdi de direniyorlar ve haklılar. Dernek başkanı dün talepleri basın açıklamasında belirtti. En azından insanlara güvence verilsin, yeterli kira yardımı verilsin. Artık kimse eskisi gibi değil. Seçim olduğunda buradaki insanlar oy vermez daha.”
Dayanışmaya gelen devrimci demokrat kesimleri kastederek “İyi ki sizin gibi insanlar var. Buradaki insanlar da geç anladılar ama artık çözüm belli; direnmek” diyerek noktalıyor konuşmasını.
Şimdilik devlet, direniş karşısında geri çekilmiş olsa da yıkım kararı durmuş değil. Devlet her türlü yöntemle bölge halkını yıldırmak için saldırmaya devam ediyor. Ancak halk da direnişin getirdiği coşkuyla ve yıkım saldırısını şimdilik durdurmuş olmanın kazanımıyla, birlik olmanın ve başarmanın tadına vardılar. Susarak beklemek yerine, direnmenin hazırlıklarını yapıyorlar.