14 Ekim’de Bartın-Amasra’da TTK’ya bağlı maden ocağında grizu nedeniyle oluşan patlamada 41 işçi hayatını kaybetti.
Yıllardır kitlesel olarak yaşanan madenci katliamına bir yenisi daha eklenirken, devletin ilk yaptığı iş, madencileri kurtarmak yerine haber yapanları ve twit atanları soruşturmak oldu. “Ölmek madencinin fıtratında vardır” diyerek yaşanan katliamların sorumluluğundan kaçmaya çalışan Erdoğan, Amasra’daki katliamın ardından da “…biz kader planına inanmış insanlarız. Kader planına inandığımız için de bunun ne dünü, ne bugünü ne de yarını olmayacaktır. Bunlar her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım” açıklamasını yaptı.
Göz göre göre gelen katliam yapılan eylemler ve açıklamalarda protesto edildi. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, yapılan açıklamalarda katliamın sorumluluğunun devlette ve hükümette olduğu vurgulandı. İstanbul’daki eylem 15 Ekim’de Kadıköy’deki İskele Meydanı’nda İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapıldı. Eyleme aralarında Proleter Devrimci Duruş ve DSB’nin de bulunduğu kurumlar flamalar ve dövizleriyle katıldılar. Eylem sırasında “Katil devlet hesap verecek”, “Madencinin katili sermaye devleti”, “Maden işçisi onurumuzdur”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Kaza değil bu bir cinayet, kader değil bu bir katliam” sloganları atıldı. Yapılan açıklamalarda bugüne kadar yaşanan işçi katliamları ve cinayetlerine değinilirken, önlem alınmadığı gibi kazaya sebebiyet veren hiçbir patronunun ve devlet görevlisinin yargılanmadığına vurgu yapıld;, Amasra’daki madenci katliamının da sorumlusunun hükümet ve devlet olduğu söylendi.
Polis, “Katil devlet hesap verecek” sloganını bahane ederek kitleye saldırma tehdidinde bulundu ve bir müddet barikatları açmayarak kitlenin dağılmasını engellemeye çalıştı. Yağmura rağmen eyleme katılım yüksek, sloganlardaki öfke büyüktü.