Şebnem Korur Fincancı ve TTB yalnız değildir!

Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması ve TTB’ye yönelik siyasal linç kampanyasına ilişkin, İşçi Emekçi Birliği’nin yaptığı açıklamayı yayınlıyoruz:

* * *

Bir siyasi linç kampanyası sonucunda, Türk Tabipleri Birliği Başkanı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı evine yapılan bir baskın sonucu gözaltına alınarak tutuklandı.

Bir gün öncesinde TTB’nin avukatları savcılığa giderek, bir soruşturma var ise ifade vermeye gelinebileceğini beyan etmişlerdir. Buna rağmen ertesi gün sabaha karşı, kameralar eşliğinde Şebnem hocanın evi basılarak gözaltına alınması, yapılanın tüm topluma bir gözdağı verme operasyonu olduğunu açık biçimde göstermektedir.

İşçi-emekçilerin, yoksul halkın sağlıkta yaşadığı sorunlara dile getiren, sağlığın ticaretin konusu olmasını reddederek halkın sağlığını merkeze alan, ücretsiz kamusal sağlığı savunan Türk Tabipleri Birliği ve başkanının hedefe konması ilk değildir.

Koronavirüs pandemisi sırasında, işçilerin ölümüne çalıştırılmasına karşı çıkan, saklanan Covid ölümlerini ulaşabildiği oranda açıklayarak halkı bilgilendirmeye çalışan ve tüm bunları yaptığı için yönetenlerin baskısına uğrayan, kapatılmakla, yöneticileri tutuklanmakla tehdit edilen bir örgüttür TTB.

Daha öncesinde de savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyerek, iktidarın savaş politikalarını kendi zeminlerinden eleştiren yöneticilerinin gözaltına alınıp yargılandığı bir örgüttür TTB.

Son olarak, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, kamuoyuna yansıyan kimyasal silah kullanılması haberlerine ilişkin olarak sorulan bir soru üzerine, dünyaca tanınan Adli Tıp Uzmanı bir hekim olarak araştırılması gerektiği yönünde görüş belirtmesi siyasi bir linç kampanyasına dönüştürülmüştür.

İktidarı, burjuva muhalefeti ile sömürü, yağma ve savaş düzeninin sahipleri egemenler tarafından yürütülen bu kampanya sonucu gözaltına alınarak, tutuklanmıştır. Bununla birlikte, halk sağlığını merkezine alarak yürüttüğü mücadele nedeniyle TTB, yapılacak yasal bir değişiklikle sarayın bir aparatı haline getirilmek istenmektedir.

İktidarın TTB ve Şebnem Korur Fincancı’ya yönelik bu saldırıları aynı zamanda ifade özgürlüğüne, gösteri ve örgütlenme özgürlüğüne yöneliktir. Bu iktidara karşı olan herkesi baskı altına almayı, susturmayı hedeflemektedir.

Bir yanda biz işçi-emekçilerin sırtından zenginliklerine zenginlik katan bir avuç sermaye sahibinin devleti, yönetimi, diğer yanda halkın sağlığını esas alan hekimler ve onların örgütü TTB ve başkanı Şebnem Hoca vardır.

İşçi-emekçilerin tarafı elbette, TTB’den ve Şebnem Korur Fincancı’dan yana, yani kendi safından yana olacaktır.

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’yı sahiplenmek aklı, vicdanı, bilimi ve ifade özgürlüğünü sahiplenmektir.

Türk Tabipleri Birliği’ni sahiplenmek, Halk sağlığını merkeze alan bir sağlık anlayışını, sağlığın ticaretin konusu değil, kamusal bir hizmet olduğunu ve emekçilerin örgütlenme özgürlüğünü sahiplenmektir.

 

Şebnem Hocayı ve TTB’yi hedefe koyan bu düzen, işçi-emekçilere, kadınlara, gençlere yoksulluğu, açlığı, geleceksizliği, aşağılanmayı reva gören, ırkçılığı körükleyip emekçileri birbirine düşürerek cennetlerini korumaya çalışanların düzenidir.

Bu düzen, hakları için sokağa çıkan işçileri, yaşamını toprağını koruyan köylüleri, eşit ve öldürülmeden yaşamak isteyen kadınları, okullarında söz sahibi olmak isteyen öğrencileri, eşit ve özgürce kimliğini inancını yaşamak isteyen halkları “terörist” olarak gören, baskı ile zorla susturmaya çalışan bir düzendir.

Tüm işçi- emekçileri kendi saflarına Şebnem hocayı ve TTB’yi sahiplenmeye çağırıyoruz.

 

Şebnem Korur Fincancı ve TTB yalnız değildir!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

     İŞÇİ-EMEKÇİ BİRLİĞİ

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …