Hrant Dink, ölümünün 16. yılında, vurulduğu yerde anıldı.
19 Ocak günü Hrant için önce Balıklı Ermeni Mezarlığı’ndaki kabri başında anma düzenlendi. Ardından Agos gazetesinin eskiden bulunduğu Pangaltı-Sebat Apartmanı önünde tören yapıldı. Törene yüzlerce kişi katıldı. Binaya Hrant’ın fotoğrafı asıldı, “Sarı Gelin” türküsü Türkçe ve Ermenice olarak çalındı. Yapılan konuşmalarda “Hrant için Adalet” talebi ifade edildi.
Tertip Komitesi’nin olumsuz tavrı
Her yıl olduğu gibi biz de “Faşizme Ölüm Halka Hürriyet”, “Kahrolsun Faşist Diktatörlük” yazılı, PDD imzalı dövizlerimizle katılmak istedik. Her yıl aynı dövizlerle, bazen flamalarla arama noktasından geçerek eylem alanına girerdik; bu yıl arama noktasındaki polislerin engellemesi ile karşılaştık. Arama noktasında dövizleri gören polisler, “bunlar yasak bunlarla giremezsin, dövizlerini bırak öyle gir” dediler. Polislerin engel çıkarmaması gerektiğini söyleyerek tartıştık. Bizim kararlı duruşumuz üzerine, bu defa da dövizlerin üzerindeki sloganların “sakıncalı” olduğunu” belirttiler. Konuşmamız biraz sertleşerek devam ederken, yakasında görevli kokartı olan bir kadın gelerek, tertip komitesinden olduğunu, dışarıdan bir şey alınmamasının kendi kararları olduğunu, bu dövizlerle içeri giremeyeceğimizi, dövizleri bırakıp girmemiz gerektiğini söyledi. Onun bu yanlış müdahalesi, polislerin ısrarını büyüttü. Bu defa tartışmamız tertip komitesindeki kadına yöneldi. Tertip komitesinin keyfi ve yasakçı tutumunu eleştirdiğimizi söyledik. Kadın ısrarla 16 yıldır böyle bir karar uyguladıklarını söylerken, biz de her yıl aynı dövizlerle, hiç sorun yaşamadan girdiğimizi tekrarladık. Kadın “sorun çıkarmayın” deyip duruyordu. Polisler de bu konuşmadan cesaret aldılar, amirin “çıkarın” talimatıyla üzerime çullanarak zorla çıkarmak için davrandılar. Onlar kolumu bükmeye çalışırken “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganını attım. Polislerin bu müdahalesi sırasında bile, kadın polislere değil bana “zorluk çıkarma” demeye devam ediyordu. Bu arada bir başka kadın (galiba o da tertip komitesindeydi) “kolunu çevirmeyin” dedi. Bunun üzerine 6-7 kişi zorla arama noktasının dışına sürükledi. Bu diyaloglar sürerken SEP’liler girdi. Hemen yanımızda onların A-4 boyutundaki dövizlerine müdahale ettiler; onlar da hiç bir tavır almadan, bir şey söylemeden, dövizleri bıraktılar.
Arama noktasının önünde bekledim. Tanıdıklara yaşadığımız sorunu, tertip komitesinin tavrını anlattım. Devrimci Parti’den bir arkadaş, tertip komitesinin tavrını şaşkınlıkla karşıladı; ardından Birleşik Mücadele Güçleri olarak birlikte gireceklerini söyledi. BMG’den arkadaşlar gelince, onlarla bir kez daha şansımı denedim. BMG’li arkadaşlar sorunsuz geçtiler. Polisler beni görünce, yenide müdahale ettiler, “ne yaparsan yap, seni almayacağız” diyerek yine 5-6 kişi yapışarak zorla dışarı çıkardılar. Aynı sloganları yeniden attım.
Tertip Komitesi’nin asıl görevi, arama noktalarında polislerin zorluk çıkarmasını ve gözaltı yapmasını engellemektir. Fakat bu eylemde tam tersi bir durum yaşandı. Tertip komitesi, kendi dövizleri ve sloganları ile anmada yer almak isteyen devrimcileri engelleme görevini üstlenmişler.