Ablasının cenazesine katılmak için Elazığ’a götürülen HDP’nin eski eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın, cenazeden dönerken özel olarak baskı ve işkenceye maruz bırakıldığı öğrenildi. EMEP Milletvekili Sevda Karaca, Gültan Kışanak’la yüzyüze yaptığı görüşmeden şunları aktarıyor:
Kışanak, 9 Ağustos günü Kandıra Cezaevi’nden çıkartılarak Elazığ’a götürüldü. Ablası Zeynep Özer henüz defnedilmişken, yasını tutmasına bile izin verilmeden, mezar başından apar topar alındı. Yol masrafları önceden ödendiği için, Elazığ Havaalanı’nda uçağa bineceğini düşünürken, kendisine hiçbir bilgi verilmeden Elazığ Cezaevi’ne götürülmüş. Nedenini sorduğunda doğru düzgün bir açıklama yapılmamış, keza bu değişiklikle ilgili ailesi ve avukatları da bilgilendirilmemiş. Yanında ilaçları olmadan cezaevine konulmuş. Elazığ’da arkadaşlarıyla birlikte kalmak talebi dikkate alınmamış, depo gibi, oldukça kirli bir alanda geceyi geçirmek zorunda kalmış. Sabah da saatlerce kimseyle görüşememiş. Nöbetçi müdüre “Siz insan mı kaçırıyorsunuz, aileme bile haber vermeme izin vermeden buraya getirdiniz, telefon hakkımı kullanacağım, avukatla görüşmek istiyorum” ısrarı karşısında, ailesine Elazığ Cezaevi’nde olduğu bilgisi telefonla iletilmiş. Ailesinin yönlendirmesiyle cezaevine gelen avukatlar, çeşitli bahanelerle 1,5 saat bekletilmiş. Avukatlarla görüşmesi başlar başlamaz da jandarma gelip kendisini almış, yola çıkarken eline bir poşet tutuşturulup “akşam yemeği verilmiştir” içerikli bir belgeye imza atması istenmiş. Ardından yine havaalanına değil, ring aracıyla Sivas’a kadar 7 saatlik eziyetli bir yolculuğun ardından, gece saat 3.00’da ancak Kandıra Cezaevi’ne geri dönebilmiş.
Cezaevindeki siyasi tutsaklar için, en yakınlarının cenazesine katılmak bile bir işkenceye dönüştürülüyor. Gültan Kışanak için, bu daha da katmerli hale getirilmiş. Zaten yakınını kaybetmiş olmanın acısını yaşarken, bu acıya saygısızlık yapılıyor. Üstelik cenaze acısı içinde olan Kışanak’a da ailesine de bir de “kaybedilme” endişesi yaşatılıyor. Kolayca yapılması gereken bir uçak yolculuğu, iki güne ulaşan baskı ve zorbalık dolu bir yolculuğa dönüştürülüyor.
Cezaevlerindeki tutsaklar, keyfi biçimde tahliye ertelemeler ve çok yönlü hak gaspları ile karşı karşıya. İçerisi-dışarısıyla mücadeleyi yükseltmek gerekiyor.