Sırtımızdaki yük sizsiniz!

Türkiye’nin en büyük tekeli Koç Holding’in “onursal başkanı” Rahmi Koç, “Cumhuriyetin 100. Yılı” röportaj dizisinin ilk konuğu olarak konuştu. Türkiye’nin yaşadığı en büyük sorunun “nüfus artışı” olduğunu söyleyerek, sömürünün gerçek nedenini saklamayı amaçlayan Malthuscu görüşü yeniden ısıtıp önümüze koydu.

Ama en çok ses getiren açıklaması, memurlarla ilgili oldu. “Devlette 5.5 milyon kişi çalışıyor. Buna askerler dahil değil. Dolayısıyla 2 milyon kişiyle bu devlet rahatlıkla döner” dedi. Yanı sıra “600 milletvekili var, 200’üyle rahatlıkla hallolur” diye ekledi.

Böylece 400 milletvekili ile 3.5 milyon memuru “asalak” veya “devletin sırtına yük” olarak lanse etti. Milletvekillerinin sayısal fazlalığı, aldıkları maaşlar ve olanakları göz önünde olduğu için, en fazla onlar tepki çekiyor. Koç da buna oynuyor! Ama bu arada kendilerinin yüz binlerce işçinin sömürüsü üzerinden ne kadar servet edindiklerine değinmiyor. Her yıl “Türkiye’nin en büyük şirketi” unvanını almalarını, yıllık kar oranlarının yüzde 400’lere varmasını neye borçlu olduklarını anlatmıyor.

Fakat biz Koç Holding’e bağlı işyerlerinde işçilerin nasıl çalıştıklarını biliyoruz. Örneğin Divan işçilerinin ağır çalışma koşullarına isyan edip sendikalaştıkları için işten atıldıklarını, aylarca direnmelerine rağmen işe alınmadıklarını, tazminatlarını bile yıllar süren mahkemeler sonrası zar-zor aldıklarını, Koç’un avukatlarının işçinin hakkı olan üç kuruşluk tazminatı bile nasıl gaspetmeye çalıştığını biliyoruz. Özcesi Koç’ların “azami kar”ları işçileri uzun saatler düşük ücretle, sendikasız çalıştırarak, haklarını aradıklarında tazminatsız işten atarak elde ettiğini biliyoruz.

Devlette 3.5 milyon memur fazlaymış! Bugün hangi devlet dairesine gidersek gidelim, memurların iş yoğunluğundan başlarını kaldıramadıklarını, tuvalete gitmekte bile zorlandıklarını görürüz. Bırakalım fazlalığı, yeni memur almamak için, üç kişinin işini bir kişiye yaptırıyorlar. Günümüzde “devlet memuru” olmak neredeyse imkansız hale geldi zaten. Her şey özelleştirildi, taşeronlaştırıldı. Dolayısıyla kamuda çalışan da artık güvencesiz, düşük ücretle ve daha ağır koşullarda çalışıyor.

Hal böyleyken Rahmi Koç, memur fazlalığından, devlete yük olduklarından dem vuruyor! Asıl yükün kendileri olduğunu, işçi ve emekçilerin sömürüsü üzerinden saltanat sürdüklerini, tüm zenginliklerini bu ülkenin emekçilerini borçlu olduklarını gizliyor. Üstelik “yavuz hırsız” misali onları suçlayarak üste çıkıyor.

Bu arada “ordu hariç” diyerek orduyu dışında tutması da dikkat çekici. Oysa hiç bir şey üretmeden tüketen, hem de bütçenin büyük kısmını “savunma” giderleri olarak yutan, en asalak kurum ordudur. Tüm dünyada böyledir, fakat Türkiye’de ABD’den sonra NATO’nun en büyük ordusu olarak çok daha fazla bütçeye el koymakta; dolayısıyla halkın sırtına yük olmaktadır.

Rahmi Koç, milletvekilini, memuru hedefe çakıyor da, en “asalak” kurum olan orduya tek laf etmiyor! Çünkü ordu sayesinde sömürüsünü devam ettireceğini biliyor! Keza Saray’ın masraflarına da hiç değinmiyor. Bir de Erdoğan yönetimine muhalif görünüyorlar! Ama Erdoğan’ın dediği gibi, en büyük karları onun döneminde elde ettiler. Üstelik “beşli çete”yi öne sürüp kendi sömürülerini gizlediler. Oysa “beşli çete”nin tümünün toplam serveti, Koç’ların servetine ulaşmıyor! Ve Koç’lar, Sabancı’lar karlarına kar katmasalar, Erdoğan’ı değil 20 yıl, 20 gün bile işbaşında tutmazlar!

Koç’lar kendilerini ayakta tutan bu sömürücü sistemin gerçek faillerini gizlerken, sahte suçlular yaratıyor, onları hedef haline getiriyor. Neymiş? Nüfus artışından dolayı gıda, okul, hastane yetmiyormuş!

Sarayın günlük 30 milyon TL’yi aşan masrafıyla kaç kişinin karnı doyar! Ama ilkokul çocuklarına bir öğün yemek bile “bütçe yok” diyerek kesiliyor. Orduya ayrılan bütçeyle kaç kişinin gıda ve barınma sorunu çözülür.

Peki ya işçilerin asgari ücretinden bile vergi alınırken, her yıl vergi borcu silinen şirketler bu halkın sırtındaki en büyük yük değil mi? Sadece 2020 yılında holdinglerin vergi borçlarına yapılan indirim, ortalama yüzde 97.6 düzeyinde; yaklaşık 3 milyar liralık vergi silinmiş.

Daha önemlisi Koç’ların “azami kar”ından küçük bir düşüşle kaç okul, kaç hastane yapılır! Kaç kişiye parasız eğitim ve sağlık sunulur. Ama öyle vergiden kaçırarak, vakıf adına kurdukları veya burs verip kendi şirketlerinde çalıştırdıkları gibi değil…

Kısacası halkın sırtına yük olan, başta Koç olmak üzere işbirlikçi tekelci burjuvalardır; onlara hizmet eden ordusu, polisi, hükümetiyle yönetim aygıtıdır. Bu asalakları sırtımızdan atmadığımız sürece sömürü ve zorbalık bitmeyecektir!

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …