Şubat’la doğan…

Tam 45 yıl önce bir Şubat ayında gerçekleşti sancılı doğum… Sancılı olmuştu ama mutlu bir sonla gerçekleşmişti!… Ve çekilen onca acıya, sıkıntıya, zahmete değmişti…

Bu doğumun coşkusunu, heyecanını yaşadığımız günlerdeyiz… Dile kolay, neredeyse yarım asır geçmiş üzerinden… İçinde nice acıların, kayıpların yaşandığı; ama aynı zamanda nice başarılara, güzelliklere, zaferlere imza atılan 45yıl…

Şubat’la doğdu ihtilalci komünist hareket… Bu topraklarda yeniden komünist bir partiyi inşa etme kararlılığıyla... Mustafa Suphi’lerin bayrağını devralarak ve o bayrağı göndere çekme iddiasıyla…

Sağ oportünizme, küçük-burjuva maceracılığına karşı ML ideolojiyle kuşanma, çevre-grup tarzına karşı Leninist örgüt modelini yükseltme azmiydi bu. Bir milat, bir nitel sıçramaydı.

Onun içindir ki, bu tarih, sadece komünistler için değil; Türkiye işçi sınıfı ve halkları için, Türkiye devrimi için önemli bir tarihtir. Bunun bilincinde olunup olunmadığından, bugünkü durumundan bağımsız bir gerçekten sözediyoruz.

“Köklerimiz toprakta, tarihten geliyoruz!” dedik, köksüzleştirme-tarihsizleştirme harekatı olan tasfiyeciliğe karşı. Barikat olduk bilincimizle, yüreğimizle, bedenlerimizle… Ve ‘yeniden doğduk’ küllerimizden, bir kez daha yükselttik Şubat Güneşi’ni!.. Dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku saldık…

‘79’dan ‘98’e ‘vardık, varız, varolacağız’ iddiasını taşıdık ve her Şubat’ı, bir dönemeç haline getirmeyi başardık…

 

Şimdi bir Şubat ayında daha 45 yıllık tarihi selamlıyoruz, büyük bir gurur ve coşkuyla.. Yengileri yenilgileriyle, ama hep onurlu, hep başı dik bir tarih yaratmış olmanın güveniyle yürüyoruz geleceğe… Enginleri fethetme ruhu, işte bu tarihte, bu tarihin onurunda, verdiği güvende saklı…

Tarihimizden aldığımız güçle bugünü örüyoruz. Savaşa ve faşizme karşı mücadelenin içinde yeniden çeliğe su veriyoruz. Alman şair Brecht’in dediği gibi “Parti! Milyonlarca omuz demektir / birbirine sıkıca kilitlenmiş / dayanarak ve güç vererek birbirimize / geliriz üstesinden en olmayacak şeylerin…”

Ayaklarımız her daim bu topraklara bastı. “Kaçmadık-göçmedik!” Tasfiyeciliğin en pespaye hali mültecilikten uzak durduk. Dışardan gazel okumadık hiç bir zaman. İşçi ve emekçilerin, halkımızın arasındaydık en kötü günlerinde bile. Onlarla katlandık zorluklara, her tür acıya. Faşizmin tüm saldırılarını birlikte göğüsledik ve göğüslemeye devam ediyoruz. Ve elbette direnişin, mücadelenin, zaferlerin gururunu da birlikte yaşadık…

Onun içindir ki, teorimiz kadar, politika ve taktiklerimiz de, eylem ve sloganlarımız da isabetli oldu. “Dün dündür” pragmatizminden uzak, kendi içinde tutarlı bir siyasal hattın, devrimci duruşun simgesi olduk. Rüzgara göre bir o yana bir bu yana savrulmadık hiç bir zaman. Yaygınlaşan parlamentarizme prim vermedik, baskın olan hareketlerin dümen suyuna girmedik… Bağımsız politik hattımızı ve dik duruşumuzu koruduk…

Çünkü bize yol gösteren hep “kutup yıldızı”ydı. Rotamızdan şaşmadan dalgaları yara yara yol aldık…

 

Bu tarih sadece bir direniş tarihi değildir! O direnişi yaratan ML ideolojik-siyasal birikim, Leninist örgüt çalışma tarzı, kadro tipi ile harlanmış bir bütündür… Bu bütünün imbiğinden süzülerek yaratılan geleneği, geleceğe taşıyoruz büyük bir inanç ve kararlılıkla…

Stalin, “bir partinin en büyük avantajı, gençliğin dinamizmi ile yaşlıların tecrübesini birleştirmektir” der. Bunu başarabildiğimiz ölçüde geleceğimizi garantiye alacağız ve biz kazanacağız!

Selam olsun Şubat’la doğan kızıl güneşe… Selam olsun göndere çekilmiş bir bayrak gibi hep önümüzde giden şehitlerimize… Onlara bu hareketi büyütme, devrimi gerçekleştirme sözümüz var. Sözümüzü tuttuk, tutacağız!…

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …