“Bizden de sana bin selam yiğit komünist!” Hacı Köse (22 Şubat 1980…)

Hacı Köse, 1958 yılında Gaziantep’te doğdu. Yaşamı, ailesinin daha sonra yerleştiği İskenderun’da geçti. Devrimci düşüncelerle tanıştığı Adana Borsa Lisesi’nde 1976 yılından itibaren aktif mücadeleye atıldı. Çalışkan, fedakar, uzlaşmaz yapısıyla kısa zamanda öğrenci gençlik içinde sivrildi, liseli gençliğin önderi haline geldi. Okuldan faşistlerin kovulup, devrimci bir kale haline getirilmesinde önemli bir rol oynadı.

Halkın Kurtuluşu (HK) saflarında mücadeleye atılan Hacı, 1977 yılında “devrimci muhalefet” olarak yaşanan ayrılıkta muhalefet saflarında yer aldı. Hatay Eğitim Enstitüsü öğrencisiyken, okulla ve düzenle tüm bağlarını kesti, profesyonel bir devrimci olarak mücadelesini sürdürdü. TİKB’nin kuruluşuyla birlikte üye olarak kabul edildi. Sadece faşizme karşı değil, revizyonizmin-reformizmin her türüne karşı mücadelede uzlaşmaz oldu. Örgütün ideolojik-siyasal çizgisini yaşama geçirerek, kitleler arasında kök salması için bütün gücüyle çalıştı. Faşist Türkeş’in İskenderun’a sokulmadığı “26 Eylül direnişi”nde halka önderlik eden devrimcilerden biriydi. Her zamanki militan ve inisiyatifli yapısıyla İskenderun’da sınıf mücadelesinin gelişimine de önderlik etti. İskenderun başta olmak üzere Dörtyol, Payas gibi tüm beldelerini sokak sokak arşınladı, gittiği her yere örgütü taşıdı. İskenderun Demir-Çelik işçileri arasında “Devrimci Sendikal Birlik” (DSB) çalışmasının güçlenmesinde, Hacı’nın öncülüğü vardır. Hacı, öğrenci kökenli olmasına rağmen, işçilerle, emekçilerle hemen kaynaşıveren özelliklere sahipti. Son derece doğal davranışlarıyla onlardan biri olan, ama aynılaşmadan onları örgütleyip geliştirendi.

Hacı örgütün kuruluşuyla birlikte hızla ileri fırlayan yönetici kadrolardan biri oldu. Dönemin ihtiyaçları doğrultusunda kendini çok yönlü geliştirdi, önderlik vasıflarını güçlendirdi. Çok iyi bir örgütçü olduğu kadar, iyi bir asker ve ajitatördü. İdeolojik-siyasi yönden kendisini sürekli geliştiren, okuyan, araştıran biriydi. Başta kendi organı olmak üzere, ilgilendiği tüm komitelerin siyasal eğitimini yürütmeye özel önem verirdi. Varolanla yetinmez, statükoya boyun eğmez, hep ileri koşardı. Hacı’nın el attığı alanın gelişmemesi mümkün değildi. Nerede bir tıkanma, bir durgunluk varsa, Hacı oraya hayat veren, canlılık ve dinamizm katan bir motordu. İşçi kahvelerine, evlerine gider, sorunlarını paylaşır, örgütlülüğün ilk düğümlerini atardı. Elde silah askeri eylemler örgütler, faşistlerle çatışır, bildiri yazar, dağıtımı organize eder, pratik önderlik yapardı.

Ölümünden bir süre önce Adana İl faaliyetlerine kaydırıldı. O, İskenderun ve çevresinde tek başına örgütlü bir güç yaratmıştı. Yerini yoldaşlarına devrederek çekilmeye başladığı günlerdi. İki yoldaşıyla birlikte bildiri dağıtımından döndükleri bir sırada, HK’lılar tarafından pusuya düşürüldü, ağır şekilde yaralandı. Hacı, bilinçli seçilmiş bir hedefti; Ali Algül ve Hamit Tekin gibi. Yaralı haldeyken bile tek bir düşüncesi vardı; yoldaşlarına haber ulaştırmak ve faşizmin eline düşmemek…

Polis, İskenderun’da mücadelenin yükselmesinde Hacı’nın rolünü bildiği için, onu ele geçirebilmek amacıyla sayısız teşebbüste bulunmuştu. Hacı, yiğitliği, cesareti, yasadışı çalışma ilkelerine bağlılığının yanı sıra, İskenderunlu işçi ve emekçilerin etrafına ördükleri duvar sayesinde, heveslerini her seferinde kursaklarında bırakmayı başarmıştı. En zor koşullarda bile mücadelesini aksatmadan yürüttü. Yaralandığında da ilk yaptığı iş, üzerinde bulunan kimliği örgütün eline geçebilecek şekilde güven altına almak ve onlara doğru bilgiyi ulaştırmak oldu. “Beni HK’lılar vurdu, yoldaşlara bin selam” oldu yoldaşlarına son notu.

Yoldaşları selamını aldı Hacı’nın. Ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastaneden Hacı’yı faşizmin elinden kurtarmak için Osman Yaşar Yoldaşcan’ın komutasında baskın düzenlediler. Ne var ki Hacı’nın sağlık durumu kötüleşmişti, yolda ölme ihtimali yüksekti. Bunun üzerine çatışarak geri çekildiler.

Hastane baskının ardından işkenceciler Hacı’yı o halde hastanenin alt katına indirerek sorguya çektiler. Hacı ölümüne sustu… 22 Şubat 1980 tarihinde ölümsüzler kervanına katıldı…

Ertesi gün Adana’nın Anadolu mahallesinde yasa-dışı büyük bir kitle gösterisi yapıldı. Yoldaşcan’ın başında yer aldığı bir grup yoldaşın otomatik silahlarıyla korumaya aldığı caddeyi boydan boya keserek sloganlarla yürüdü.. “Selamını aldık, bizden de sana bin selam yiğit komünist” başlıklı bildiriyi işçi ve emekçilere ulaştırdılar. Sokakları onun afişleri ve duvar yazılarıyla doldurdular.

Hacı Köse, uzlaşmaz, militan yapısıyla olduğu kadar, sorgulayıcı-araştırıcı, örgütçü yapısıyla da bizlere örnek olmaya devam ediyor…

 

Bunlara da bakabilirsiniz

“Adana’nın Yoldaşcan’ı” METİN AYDIN (1956-1980)

11 Aralık 1980… Metin Aydın, belinde silahı, yanında bir yoldaşı, çalıntı bir araba ile Adana-Kozan …

Suriye düştü; şimdi yeni bir Ortadoğu

27 Kasım günü HTŞ’nin Halep saldırısı ile başlayan süreç, 10. gününde tamamlandı. 7 Aralık günü …

İşçi sınıfının önderi: Hamit Tekin (1934-1979)

Hamit Tekin (Hamido) doğal işçi önderiydi. Yıllarını işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesine vermiş bir proleter devrimciydi. …