“Bizsiz olmaz bu işler” Zeynep Poyraz (1971-13 Mart 1995)

Zeynep Poyraz, Gazi Direnişi’nin ilk şehitlerinden biridir. Sırtına sıkılan bir kurşun, onu aramızdan ayırdığında 24 yaşındaydı. Sadece 24 yıl yaşayacağını sezmiş gibi yaşamına her şeyi sığdırmaya çalışıyordu.

Zeynep aile ortamından dolayı devrimci çevrelerde büyüdü. İhtilalci komünistler yaşamına çok küçük yaşta girmişti. Mehmet Fatih Öktülmüş başta olmak üzere komünistler eve gidip geldiğinde, o daha çocuktu. ’80 sonrası örgütsel toparlanma başladığında, Zeynep de büyümüş örgütlü hale gelmişti

“Pırçe” diye çağırırlardı onu aile çevresinde. Ele avuca sığmaz, yola gelmez anlamında. Örgütlü olduktan sonra bu yönü sınır tanımayan bir özelliğe büründü. Kaynağından dolu dizgin fışkıran bir pınar gibi saf ve coşkun akıyordu denizlere. “Derbent’in asi kızı” demeleri boşuna değildi.

Örgütteki adının “Filiz” olmasını istedi. Filizler gibi toprağı zorladı bir an önce güneşle buluşmak için… Sınırlarını zorlayan bir kararlılıkla yaşadı 24 yılı. Derbent’ten işçi sınıfı devrimciliğine akan bir ömürdü onunkisi…

Gazi’ye “bizsiz olmaz bu işler” diyerek tereddütsüz koşması bundandı. Bu şekilde koştuğu o kadar çok iş vardı ki…  “Genel Grev Genel Direniş” kampanyası, ’90 yılında Küçük Armutlu’daki yıkıma karşı direniş, ’91 Körfez Savaşı’nda “Emperyalist Savaşa Hayır” kampanyası, folklor kursları, dernekler… Ve ayağının arşınladığı daha bir dolu devrimci faaliyet… Kuruluş mu geldi, bir şehidimizin ölüm yıldönümü mü, Zeynep ile konuşmaya, görüşmeye bile gerek yoktu; bir bakarsınız etrafındaki gençlerle yazılamada, bir bakarsınız kahve konuşmasında, bir bakarsınız cenaze töreni için yollarda… Gazi’ye koşması ve şehit düşmesi, onun için kimseyi şaşırtmadı.

Zeynep, Gazi Direnişi’nin ilk günü, 13 Mart 1995’te sırtından vuruldu. Görgü tanıkları inşaatların üzerine çıkan sivil bir polisin Zeynep’i hedef alarak vurduğunu söylediler. Yanındaki yoldaşları üstünü kapandılar Zeynep’in. Ama kurşun göğsüne isabet etmişti. Polis ablukasını yararak onu bir arabaya taşıyıp hastaneye yetiştirdiler, fakat Zeynep yoldayken yaşama gözlerini yumdu.

Polisler cenazeyi memleketine götürmeleri için ailesine baskı yaptı. Fakat ailesi ve yoldaşları “nerede vurulduysa, oraya gömülecek” dediler. Eylem komitesi “cenazelerimizi almadan barikatları kaldırmayız” şartını koydu. Sonunda devlet cenazelerin Gazi’ye gelmesine göz yummak zorunda kaldı.

Zeynep’in tabutuna orak-çekiç’li bayrak serildi önce. Cenaze arabasında binen yoldaşları zafer işareti ve sloganlarla girdiler Gazi’ye. Yol boyunca caddenin iki yanına dizilmiş halk, “Devrim şehitleri ölümsüzdür” sloganıyla karşıladı Zeynep’i… O tam da böyle bir cenazesi olsun istemişti. İstediği gibi onbinlerce kişinin sloganları arasında uğurlandı Zeynep…

Lenin “yığınların gözünde ölüm küçüldükçe, zafer yakınlaşır” demişti. Gazi’ye koşan anti-faşistler, devrimciler, komünistler, ölümü küçülttüler. O yüzden Gazi’den zaferle çıktılar. “Bizsiz olmaz bu işler” diyerek Derbent’ten Gazi’ye koşan Zeynep; yoldaşlarını korumak için kurşunların üzerine atılan Hakan; Gazi’de, Ümraniye’de ölümün üzerine yürüyen onbinler olmasaydı, Gazi, devrim tarihine bir direniş destanı olarak geçer miydi? Zeynep’ler, Hakan’lar, “bu yürek bugün için dostlar, alın size barikat olsun” demeseydi, Gazi’de üç gün süren büyük bir mücadele ve zafer yaratılabilir miydi?

Onlar, Lyon’da, Moskova’da, Madrit’te barikatlarda savaşan işçi ve emekçiler gibi, direnerek şehit düştüler. Ve her daim direnişle anılacaklar, unutulmayacaklar…

 

Zeynep Poyraz’a ithafen…

Bir kız gördüm yiğitti / Safların en önünde / Azimli, kararlıydı.                    Korku yoktu yüreğinde. / Elinde sopası, taşı, / Hem de dimdikti başı.                 En önde yürüyordu / Ve haykırıyordu:                                                            Yürüyün yoldaşlar / Bugün kavga günüdür.                                             Mücadelede ölmek / Devrimci düğünüdür!

Bir kız gördüm yiğitti / Yürüyor, yürüyordu.                                                       Faşist kurşunlara / Göğüs geriyordu.                                                                  Slogan atıyordu / Yoldaşları yanında.                                                                         Bir kız gördüm / Gazi Meydanı’nda                                                                      Ölüme umarsızca gülüyordu                                                                                      

Ve haykırıyordu:Yürüyün yoldaşlar / Bugün kavga günüdür                                    Mücadelede ölmek / Devrimci düğünüdür!

Bunlara da bakabilirsiniz

Suriye cezaevleri, Türkiye cezaevleri

Yandaş basında Suriye haberlerinin önemli bir kısmını Suriye cezaevleri oluşturuyor. Büyük bir “dehşet ve panik” …

Sendikalı işçilere saldırılar protesto edildi

İstanbul’da 11 Aralık’ta Mecidiyeköy Cevahir AVM önünde saat 18’de Mücadeleci Sendikalar, tutuklu sendikacıların serbest bırakılması …

“Adana’nın Yoldaşcan’ı” METİN AYDIN (1956-1980)

11 Aralık 1980… Metin Aydın, belinde silahı, yanında bir yoldaşı, çalıntı bir araba ile Adana-Kozan …