Mevcut ekonomik kriz altında işçilerin-emekçilerin yaşam mücadelesi vermesi, AKP iktidarının baskıları, geçtiğimiz sene Maltepe’deki kürsüden verilen ‘seneye Taksim’deyiz’ sözü ve Maltepe’nin zemini dolayısıyla bu sene kullanılamaz oluşuyla Taksim hedefli 1 Mayıs çağrıları haftalar öncesinden başladı. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak biz de; mücadeleci sendikalarla birlikte Taksim hedefli 1 Mayıs çağrılarımıza günler öncesinden başladık. Afişlerimiz, pankartlarımız, bildirilerimiz İstanbul’un duvarlarını, merkezi yerlerini donattı.
Hedefimiz Taksim’di; ancak gerek DİSK’in son ana kadar yer açıklamayarak devletle uzlaşı içinde bir miting düzenlemeye yönelik tavrı, gerek KESK’in toplanma alanı olarak Beşiktaş’ı gösterirken bir Taksim iradesi ortaya koymaması ve son gün toplanma yerini Beşiktaş’tan Saraçhane’ye çekmesi, diğer sendikaları, devrimci ve reformist yapıları olduğu kadar bizi de yer açıklama konusunda tartışmaya soktu.
Mücadeleci sendikalar olarak son güne kadar toplanma alanımız Beşiktaş’tı. KESK’in karar değişikliği sonrasında toplanma alanımızı Saraçhane’ye almak zorunda kaldık.
Hazırlıklarımızı tamamlayıp sabah 09:00’da Yenikapı Marmaray İstasyonu’nda toplanmaya başladık. Saat 10:00’a doğru Saraçhane’ye ilerledik. Pertevniyal Lisesi önünde kortejimizi oluşturduk ve 100 kadar eğitim emekçisi beraber, Bozdoğan Kemeri’ne doğru yürüyüşe geçtik. Mücadeleci sendikalar olarak ortak sloganlarımız ve Öğretmen Sendikası’nın sloganlarıyla alana giriş yaptık.
Biz alana girdikten kısa bir süre sonra İbrahim Kaypakkaya flamalı Partizan okurlarının alana alınmadığını ve polis saldırısının olduğunu gördük. Sendikamızdan ve mücadeleci sendikalardan bir grupla alanın girişine doğru geri döndük. Tertip Komitesi olaya müdahale etmedi. Görüşmeler sonucu polisin girişi tekrar açmasıyla kortejlerimize geri döndük.
Kortejlerimize ulaşıp tekrar yürüyüşe geçtiğimiz sırada Bozdoğan Kemeri önüne kurulmuş polis barikatına yüklenildiği bilgisini aldık ve mücadeleci sendika üyelerinden oluşan bir ekiple polis barikatına doğru ilerledik. Bu ilerleyişimiz esnasında DİSK yöneticileri konuşmalarını bitirmişti ve sanıyorum ki kitleyi nasıl dağıtırız hesaplarına başlamışlardı. Uzun zamandır sınıf odaklı sendikacılık yapmak gibi bir derdi olmayan ve hatta İngilizce çevirisinde “devrimci” ifadesi yerine “ilerici” ifadesini kullanan, dostu CHP ile birlikte kitleleri nasıl sermaye ile uzlaşı noktasına getiririz derdine düşen DİSK’in Taksim hedefinin olmadığı açıktı; sınıfa karşı ‘görevlerini’ yapıp evlerine döneceklerdi ve Saraçhane’ye gelmiş binleri ortada bırakacaktı.
Öyle de oldu! “Dörtlü” (DİSK, KESK- TTB, TMMOB) yürüyüşü iptal ettiğini açıkladı, KESK yöneticileri “önümüzde polis barikatı var, nasıl yürüyelim” gibi insanların aklıyla alay eden açıklamalar yaptılar. Saraçhane’ye gelen kimi kesimler, polis barikatına yüklenirken ve plastik mermi, biber gazı yerken, “dörtlü”nün yaptığı açıklama alanı dolduran binler tarafından olduğu kadar kendi üyeleri tarafından da protestoyla karşılandı. “Dörtlü” yuhalandı ve alanı terk ettiler.
Saat 11:30 gibi başlayan direniş 13:00’a kadar sürdü. Bir saati aşkın süre mücadeleci sendikalar, devrimci, demokrat kurumlar defalarca barikata yüklendi. Polis ise, gaz ve plastik mermi ile karşılık verdi, kitleyi uzaklaştırmaya çalıştı. Direniş boyunca polisin 7-8 kere gazlı, plastik mermili müdahalesi oldu, gazın etkisiyle fenalaşan, baygınlık geçiren arkadaşlarımız oldu, ancak yılmadık ve barikata yüklenmeye devam ettik. Yaklaşık bir buçuk saatin sonunda kitlenin dağılmaya başlaması ve polisin ilerlemesiyle barikat aşılamadan ve Taksim’e ulaşamadan eylem bitirildi.
Bir kez daha gördüğümüz gibi; sınıfı temsil etme görevi sarı ve uzlaşmacı sendikalara, sermaye ile dostluk peşinde koşup milletvekilliği, bakanlık kovalayan yöneticilerine bırakılmamalıdır. Mücadeleci sendikalardan oluşan yeni bir hat oluşturulmalıdır. Bu hattı oluşturmanın yolu da sınıfın içinde çalışma yürütmekten, kitlelerden kopmamaktan, gerici-faşist partileri kapı kapı gezip rapor sunmak yerine sözünü sokakta, meydanlarda söylemekten, sınıfa karşı sınıf ilkesiyle hareket etmekten geçiyor.
Bir Özel Sektör Eğitim Emekçisi