Okul yolunda göçmen yaşam

Türkiye’den Fransa’ya gideceğim için oldukça heyecanlıydım. Felsefe, coğrafya ve edebiyat derslerimizde Fransa, hep sanatın, sevginin, insanlığın değer gördüğü yer olarak anlatılırdı. Burada bulunan Türkiyelilerin çok farklı olduğunu düşünmüştüm.

Geldiğimizde ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bize “yardım ederim” diyen kişilerden ne zaman yardım istesek, “meşgulüm” yanıtını aldık; ya da hiç ulaşamadık. İltica başvurusu için gittiğim makamlar da oldukça soğuk karşıladı. Oysa görevleri buydu, yardımcı olmayacaklarsa bu makamda niye bulunuyorlardı?

Babam ile bir eve geçtik. Ev sahibimiz Türkiyeliydi. Bizi anlar, elimizden tutar diye düşünmüştük, ama hiç öyle olmadı. Kimi sıkıntılardan dolayı kirayı geciktirdiğimizde, ev sahibi sorun çıkardı. Oradan ayrılmak zorunda kaldık. Ardından uzunca bir süre maddi krizle boğuştuk, bu sorunlar hala devam ediyor.

Eğitimimi bırakıp buraya gelmiştim, okula başlayamadım. Burada vatandaş veya oturumum olmadığı için, ilgilenmediler benimle. Böylece eğitim hakkım da elimden alınmış oldu.

Bu durum beni çok rahatsız ediyor. Üstelik bazı patronlar, işçilerin alınterini, emeklerini çalıp ücretlerini vermiyorlar. İnsanlara güvenim zaten azdı, bu tip kişileri burada da görünce, daha da azaldı.

Bütün bunlar, bize anlatılan Fransa ile gerçek Fransa’nın bambaşka olduğunu ortaya koyuyor. Her yerde olduğu gibi Fransa’da da ayakta kalmak için mücadele etmek gerekiyor.

 

Fransa’dan genç bir PDD okuru

Bunlara da bakabilirsiniz

Doğanın, hayvanın, insanın kurtuluşu için SOSYALİZM!

“Sermaye tepeden tırnağa her gözeneğinden kan ve irin akarak doğmuştur” diyor Marks. Karşılaştığımız her olay, …

Varlık içinde yokluk çekiyoruz! Üreticiler isyanda!

Çiftçiler, küçük-üreticiler ayakta. Maliyetler artarken, ürünlerinin fiyatlarının aynı kalmasına, hatta kimi ürünlerde düşmesine isyan ediyorlar. …

“Gelirde adalet, vergide adalet” mümkün mü?

“Gelirde adalet, vergide adalet” sloganı, yaygın biçimde atılan bir slogana dönüştü. DİSK bu sloganı çeşitli …