CHP’nin Ankara-Tandoğan’da 26 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirdiği “emekli mitingi”, emeklilerin bir kez daha isyanına tanıklık etti.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen emekliler, alanı doldurdu. Emekliler taşıdıkları döviz ve pankartlarla taleplerini ifade ederken, sloganlarıyla ve kendilerine uzatılan mikrofonlara, televizyon kanallarına isyanlarını haykırdılar.
“Saray’ın bir dakikalık masrafı, üç emekli maaşından fazla. Biz emeklilere ‘sosyal atık’ muamelesi yapıyorlar, bunu kabul etmiyoruz” diyordu bir emekli. Bir başkası ise, “Hükümet 2008’deki emekli kanunundaki hakları gaspetmiş olmasaydı, emekli bu duruma düşmezdi” dedi. Bir çoğu da “tasarruf paketi” adı altında kendilerine sunulan “acı ilacı” içmeyeceklerini, krizin faturasını ödemeyeceklerini haykırdı. “Ölüm sınırı” denilecek düzeyde yaşayan emekliler, kendilerine “yardıma muhtaç yaşlı” muamelesi yapılmasına karşı çıktılar; “biz çalıştığımız dönemde kesilen primlerimizi, haklarımızı isteyen emeklileriz” dediler.
* * *
Emeklilerin tepkisi bu kadar yoğunken, mitinge katılan emekli kurumlarına en fazla 5 dakikalık “söz hakkı” verildi. Bu kısa sürede bile temsilcilerin sözlerini bir an evvel bitirmesi için baskı yaptılar. Bunu da “miting alanında baygınlık geçirenler”e bağladılar! Belli ki, emekli kurumlarına “söz hakkı”nı zoraki vermişlerdi!
Emekli kurumların sözlerini kısa tutması için baskı yapanlar, CHP Başkanı Özgür Özel’in yaklaşık bir saat süren konuşmasına tek bir müdahalede bulunmadılar. Sanki Özel konuşurken mitingte hiç sağlık sorunu yaşayan kimse olmamış gibi!..
Esasında CHP’nin bu mitingle amacının; emeklileri ve onları temsil eden kurumları konuşturmak değil, kendisini konuşturmak olduğu bu tutumuyla da gözler önüne serildi. Üstelik Özgür Özel’in “ilk seçim vaadimizi açıklıyorum” diyerek, emeklilere verdiği “müjde”si şu oldu: “İktidara geldiğimiz 100 gün içinde en düşük emekli maaşını önce asgari ücrete, iki yıl sonra da 1.5 asgari ücrete çıkaracağız!”
Asgari ücretin “açlık sınırı”nın bile altında olduğu herkesin malumu. Emeklilerin maaşını “asgari ücret” düzeyine çekmek, onları “açlık sınırı”nda yaşama mahkum etmektir. Kimi emekli sendikaları da “en düşük emekli maaşı asgari ücret olsun” şeklinde talepte bulunuyor. Fakat doğrusu; 2008 öncesi hesaplama sistemine dönülmesi, emeklilerden gaspedilen tüm hakların iade edilmesidir. Emeklilerin önemli bir kesimi, zaten bu talebi yükseltiyor. “Doğru bulduğumuz her şeyi ilke olarak istemeliyiz. Ve ancak gücümüz daha çoğuna yetmezse, elde edebildiğimizi alırız; fakat istemlerimizde ne kadar yetingen olursak, hükümet verdiklerinde o kadar yetingen olur” diyen Lenin’in sözleri, bu konuda da bize ışık tutmalıdır.
* * *
Emekliye “vaat” olarak asgari ücreti, yani asgari yaşamı sunan CHP’nin, emeklilerin taleplerini karşılamayacağı ortadadır. CHP bu dönem, öne çıkan muhalif kesimlerin sözcülüğünü üstlenme misyonuyla hareket ediyor. Önce 1 Mayıs, ardından öğretmenler ve emekliler mitingi ile, kitlelerin yükselen tepkisini soğurma, kendi zemine çekme çabası içinde. Bir yandan AKP ile “yumuşama-normalleşme” görüşmeleri yaparken, bir yandan da bu mitinglerle hükümetle sözde “mücadele” ediyor! Gerçekte yapılan; muhalefeti-hükümetiyle krizin yükünü halka yıkma gayretidir. AKP bunu daha açıktan, baskı ve şiddetle yapıyor; CHP ise sinsice, kitlelerin öfkesini düzen-içi sınırlarda tutarak gerçekleştiriyor.
Emeklilerin sorunları, talepleri bellidir. Bunu yıllardır yaptıkları eylemlerle, faaliyetlerle ifade ediyorlar. CHP’nin ya da bir başka partinin emeklinin durumunu anlatmasına ihtiyaçları yok! Aslolan emeklilerin örgütlenmesi, güçlerini birleştirmesidir ve kim hükümet olursa olsun örgütlü-birleşik güçle karşılarına çıkmasıdır. Haklarını, taleplerini almalarının tek yolu budur.