Kolektif üretim ve yaşam; HAZİRAN PİKNİĞİ…

Genel olarak Avrupa’da özelde de yaşadığımız ülke Fransa’da,  ekonomik ve politik baskılar gün geçtikçe biz politik ilticacı göçmen işçiler, emekçiler ve emekliler üzerinde kendini daha da hissettirir oldu.

Yaşam koşullarının zorlaşması ve hayat pahalılığının artması, ırkçı politikaların yükselmesine neden oluyor; topyekun yabancılar, işçiler, göçmenler ve mülteciler bu olumsuzlukların sorumlusu olarak gösteriliyor. Oysa bizler iş alanlarında rekabetli fiyat endeksli, ucuz ve kaçak işgücü olarak, iş güvenliğinden yoksun biçimde ağır sömürü koşulları altında çalışmaya zorlanıyoruz. Devlet bilinçli bir politika olarak denetimleri yapmıyor; bizleri kapitalist sömürücülerin eline terkediyor. Onlar zenginleşirken, biz ekonomik-siyasi sorunların sebebi olarak lanse ediliyoruz. Daha iyi bir yaşam arayışıyla Avrupa’ya gelen bizler, bu zorluklar karşısında, yıllar öncesinden kan-can pahasına elde edilen sosyal hakları kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu duruma kolektif biçimde, örgütlü mücadele ederek durmalıyız; ancak göçmenler de bireycileşmeye, toplumdan kopuk apolitik ortamlara mahkum ediliyor.

Emperyalistlerin baskı ve zor yönetimleri ezilen, sömürülen halklar nezdinde zaman zaman bir tepkiyi de oluşturuyor. Son yılların en büyük eylemlerinden olan sarı yelekliler, öğrenci gençliğin eylemleri,  yerellerde birbirinden kopuk olsa da birçok iş kolundaki grevler ve  emeklilik reformuna karşı yapılan gösteriler, bu tepkilerin pratikteki görünümleri oldular. Fakat bu eylemlerin reformist parti ve sendikaların çizgileri üzerinden yürütülmeye çalışılması,  burjuva sistemin devamlılığının sürmesine imkan ve olanak sağlıyor. Halkları çaresizlikler içine hapsederek, kadercilik ve şükürcülük genelleştiriliyor. Burjuvazi tarafından çıkartılan kirli savaşlar ve savaş politikaları, bu sömürü çarkının acı faturasını, biz yoksul halklar üzerinde sürdürülmesine neden oluyor.

2024 1 Mayıs’ı  bu politikalara tepkinin göstergesi olsa da radikal devrimci bir önderlik yoksunluğu nedeniyle kitleler doğru hedefe yönelemiyor. Vahşi kapitalizmin ekonomik, politik, sosyolojik, kültürel politikalarıyla yaratılan  bu yozlaşma, toplumsal bir çürümeye ve özellikle de gençlik üzerinde daha baskın, düşkün bir yaşama yönelmelerine neden oluyor. Son yıllarda intiharlar, aile içi şiddet, alkol, fuhuş gibi birçok olumsuzluk gençlerin önüne seriliyor. Geleceğimiz olarak gördüğümüz gençlik, umutsuz ve karanlık  bir yaşama sürüklendiriliyor.

Toplumun sorunlarını en iyi gören komünist ve devrimciler  olarak, dünyanın neresinde olursak olalım bu duruma kayıtsız kalamayız.

Son yıllarda ülkemizden kopup gelen gençlerle ilişkilerimizi geliştirerek, 2024 1 Mayıs öncesi ve sonrasında devrimci çözümler üretme çabasına girmiştik. Bu anlamda dağınık duran başta Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmen, işçi, emekçi ve gençlik çalışmalarımızı daha da ileriye taşımak adına, önceki yıllarda yaptığımız çalışmalardan dersler alarak kitleler içinde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.

Haziran ayında bir piknik çalışması yapmayı özellikle genç yoldaş ve dostlarla konuşarak karara bağladık. 9 kişilik piknik komitesi kurduk. Pikniğin içeriği üzerinden yaptığımız konuşma sonrası görev dağılımı yaptık ve her hafta düzenli olarak toplanma kararı aldık. İşin doğallığında herkes katılımı merak ediyordu. Başlangıçta bir tedirginlik söz konusuydu. Bunların giderilmesini sağlayacak değerlendirmeler, konuşmalar yaptık. Önemli olan, hepimizin bu tür bir kolektif çalışmayı yürütmesi ve çalışmanın içeriğinin güçlendirilmesiydi; katılan herkesin oradan birşeyler alarak mutlu, güler yüzlü ayrılmasının sağlanmasıydı.

Pikniğimizi belli bir program çerçevesinde iki bölüm üzerinde ele aldık. İlk bölüm genel olarak politik içerikli çalışmalar olurken, ikinci bölümde yemek ve sportif etkinlikler gibi aktiviteler noktasında hemfikir olduk.

Öncesinde güçlü bir ajitasyon-propaganda çalışması yürütmeliydik. Bunun için genç yoldaşlarımızın  kısıtlı imkanlarıyla emek vererek hazırladığı, pikniğimizin küçüklü-büyüklü afişlerini ve el ilanlarını Türkiyeli ve Kürdistanlıların yoğun olarak yaşadığı semtlere astık. Buralardaki aileler ve gençlerle görüşmeler yaptık. Pikniğimizi tüm dost kurum ve kuruluşlarla paylaşma çağrısında bulunduk; hatta onlarla ortak düzenleyebileceğimizi ilettik. Pikniğin diğer kurumların etkinliklerine çakışmaması için özen gösterdik! Bu çalışmalar yaklaşık 2 buçuk hafta sürdü. Son haftanın iki günü, yemek ve eğlence  programı için gerekli malzemeleri temin ederek hazırlığımızı tamamladık. Bu arada davul zurna ekibinin pikniğimize kısa bir süre de olsa katılımını sağladık. Bir yoldaşla birlikte piknik alanı olarak tercih ettiğimiz yeri son bir kez daha gözden geçirerek yer konusunda netlik sağladık.

9 Haziran olarak netleştirdiğimiz tarihte tüm komite çalışanları sabahın erken saatlerinde piknik alanında buluştuk. Herkes görevinin son aşaması için hazırlıklara girişti, yoğun bir çabayla piknik hazırlıkları tamamlanırken misafirler gelmeye başladı. Yetmişin üzerinde katılımcı pikniğimize iştirak etti. Katılımın böyle kitlesel olması, yoldaşlarımızın da endişelerinin ortadan kalkmasını sağladı, özgüvenin yükselmesine neden oldu. Piknik için verilen emek, yaratılan değerlerin hedefine ulaştığını gösterdi.

Genç bir yoldaşın yaptığı kısa bir konuşmayla pikniğimize başladık. Dünyamızda ve ülkemizde devrim yolunda bedenen aramızdan ayrılsalar da daima bilincimizde ve kavgamızda andığımız, yol gösterici şehitlerimiz için, Adnan Yücel’in “BİTMEDİ DAHA BU KAVGA SÜRÜYOR SÜRECEK YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK” adlı şiirini, bir dostumuz gür sesi ile seslendirirken bir dakikalık saygı duruşunda bulunduk.

Bu pikniğin neden ve kimlerin düzenlediği noktasında konuşmalar yaptık; misafirlerle birlikte çeşitli sportif etkinliklerle beraber halaylar çektik; ve “Minik Komünarlar” olarak adlandırdığımız çocuklar için aldığımız hediyeleri yaptığımız çekiliş ile dağıtırken, onların mutluluğu görülmeye değerdi. Çekilişimize katılanlara ayrıca kitaplarımızdan hediye ettik. Pikniğimizin son aşamasında Türkiye’den yoldaşlarımızın göndermiş olduğu anlamlı mesajlarını okuduk. Mehmet Fatih Öktülmüş yoldaşın kararlılık ve inanç göstergesi olan “Biz Kazanacağız” sözü ile alkışlar arasında bitirdik.

Katılan diğer kurum ve dostların beğenilerini dile getirmeleri, özellikle genç yoldaşları çok mutlu etti. Hepsi de geleceğe daha umutlu bakarak,  yeni değerler yaratma noktasında daha ileriden sorumluluklar alma hedefi koydular. Ayrıca yeni insanlarla kaynaşmada önemli bir olanak yarattı bu piknik.

Pikniğe dair hedeflerimizi büyük oranda başardığımızı düşünüyoruz. Şimdi geleceğimize daha umutla bakıyoruz. Şimdi kolektif yaşam için daha örgütlü bir çalışmayla ilerlemek, devrim ve sosyalizm inancımızı genç kuşaklarla birlikte büyütme zamanıdır.

“Biz Kazanacağız! Devrim ve Sosyalizm Kazanacak!”

PDD Fransa

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …