Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası; 26 Mayıs’ta Ankara’da Meclis önüne kitlesel yürüyüşle başlattığı eğitim nöbetinde 3. haftayı bitirdi.
26 Mayıs günü sendikanın Ankara Temsilciliği önünde buluşan yüzlerce eğitim emekçisi; Kızılay’ı aşarak Milli Eğitim Bakanlığı önüne yürümüş ve basın açıklaması gerçekleştirmişti. Açıklamanın ardından yüzünü Meclis’e dönen öğretmenler; polisin önlerine yığdığı barikatları kararlı ve direngen tutumuyla aşarak, Meclis’in Çankaya kapısının yanındaki Milli Egemenlik Parkı’nda eğitim nöbeti başlamıştı.
26 Mayıs akşamı ilk nöbetin Ankara’da tutulmasının ardından, 27 Mayıs’tan itibaren başta İstanbul olmak üzere toplam 16 şehirde 14 Haziran’a kadar devam etti eğitim nöbetleri ve 15 Haziran itibariyle merkezileştirilerek Ankara’ya taşındı.
Taban Maaş talebi
2014 yılına kadar Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda; özel sektörde çalışan öğretmenin kamuda çalışan denginden daha az maaş alamayacağını belirten bir madde vardı. Bu madde ‘Taban Maaş’ı ifade ediyordu ve bir gecede ellerinden alındı.
2014 yılında patronların talebi ve o zaman bakanlık müsteşarı olan Yusuf Tekin’in girişimleriyle ellerinden alınan taban maaş hakkının tekrar yasalaşması için, sendika kurulduğundan beri mücadele ediyor.
Eğitim emekçilerinin Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası öncülüğünde verdikleri taban maaş mücadelesi 3 yılı buldu; 26 Mayıs’tan itibaren eğitim nöbetleri ile yoğunlaşarak yükseldi.
Eğitim nöbetinin 4. gününde; Ankara’da direnen öğretmenler, nöbetlerini Milli Eğitim Bakanlığı önüne taşıdılar ve bakanlık önünde oturma eylemi başlattılar. Saatler süren oturma eylemi ve polis baskısı sonrasında gözaltına alındılar. Ankara’daki arkadaşlarının gözaltına alınması üzerine; İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda eğitim nöbetini devam ettiren öğretmenler, arkadaşlarının gözaltına alınmasını kabul etmediklerini Beyazıt Meydanı’na düzenledikleri yürüyüşle ve meydanda yaptıkları açıklama ile duyurdular. “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz” sloganı ile yürüyen öğretmenlerin karşısında polis duramadı ve geri adım atmak zorunda kaldı. Öğretmenler sloganlar ve ajitasyon konuşmaları ile Sultanahmet’ten Beyazıt’a gittiler ve bu eylemin ardından Sultanahmet’teki nöbet alanlarına döndüler. Bu yürüyüş ve açıklama uzun zamandır Beyazıt’ta yapılan ilk izinsiz gösteriydi.
Eğitim nöbetinin 6. gününde patronların dernekleri olan TÖZOK, TÖDER ve birkaç dernek daha birleşerek bir açıklama yayınladı. Bu açıklamada özel sektörde öğretmen maaşlarının çok iyi olduğu, öğretmenlerin baskıya uğramadığı, dernek üyesi okulların demokratik olduğu gibi yalanlara yer verildi.
Patronların yalanlarla dolu açıklamasının ertesi günü, nöbetin 7. gününde İstanbul’daki sendika üyeleri, eğitim nöbetini TÖZOK Genel Merkezi önüne taşıdılar. 2023-24 eğitim yılı başlamadan hemen önce, 30 Ağustos 2023 tarihinde öğretmenler TÖZOK Genel Merkezi önünde basın açıklaması yapmak isterken gözaltına alınmışlardı; 1 Haziran günü TÖZOK önünde yeniden yapılan eylemde, bir kez daha gözaltına alındılar. Sendika üyesi öğretmenler; önlerine konulan polis kalkanlarını, polislerin sözlü tacizlerini, sloganlarla başları dimdik karşıladılar.
Yaşanan gözaltının ardından TÖZOK bir kez daha açıklama yayınlamak zorunda kaldı. Kendilerinin de taban maaş uygulamasını desteklediklerini; meselenin muhatabının devlet olduğunu, devlet patronlara vergi indirimi sağlarsa, uygulamanın mümkün olduğunu söylediler. Bu açıklamada, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın ismini ilk kez kullandılar ve sendika ile görüşebileceklerini söylediler.
Açıklamadan birkaç gün sonra TÖZOK ve sendika temsilcileri arasında bir görüşme gerçekleştirildi.
TÖZOK ile yapılan görüşmeden 1 hafta sonra, sendika temsilcileri diğer büyük patron derneği olan TÖDER ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Yasalar patronların karını koruyor
Her iki görüşmede de özel okul patronları sorunu tamamen kendi üzerlerinden atan, kendilerini aklamaya çalışan bir tutum sergilediler. Sanki özel sektördeki eğitimcilerin yaşadıkları sorunların tek suçlusu devletmiş, devlet bir karar aldığı anda özel okullardaki mali koşullar düzeltilecekmiş gibi demagojiler ürettiler.
Oysa özel sektördeki ücretler ve çalışma koşulları, her zaman patronların çıkarları doğrultusunda şekillenir. Özel okullar ilk kurulmaya başlandığında, öğretmenleri bu alana çekebilmek için maaşlar yüksek tutuldu ve bu durum, yasa ile de güvence altına alındı. Alanda belli bir doygunluk oluştuktan sonra, çok yönlü bir saldırı dalgası başladı. Bir taraftan kamudaki atamalar sistematik biçimde azaltıldı ve “atanamayan öğretmen” adı altında yüzbinlerce “işgücü fazlası” oluşturuldu. Aynı dönemde özeldeki ücretler düşürülmeye başlandı. Kamuda atama olanağından yoksun bırakılan genç-yeni mezun eğitimciler, özel sektörün vahşi sömürü koşullarına mecbur bırakıldı. 2014 yılında yasadaki taban maaş maddesi de kaldırılınca, patronların sömürüsü ve baskısı çok daha pervasız, çalışma koşulları çok daha güvencesiz hale geldi.
Patronlar eğitimciye ihtiyaç duyduğunda, devlet yasa çıkarmış; özel sektöre mahkum eğitimci “fazlası” oluştuğunda, devlet yasayı kaldırmıştı.
Sadece bu kısacık hatırlatma bile, özel sektördeki sömürünün asıl kaynağının patronlar olduğunu göstermeye yetiyor. Ve görülüyor ki, özel sektör eğitimcilerinin karşısında, devlet ile patronlar yanyana duruyor.
O zaman da, TÖZOK ve TÖDER patronlarının söylediği “biz de taban maaşa karşı değiliz” sözleri, bir demagoji olmaktan öteye gitmiyor. Patronlar sorumluluğu devlete atıyor, “vergiler inerse taban maaş veririz” diyorlar; devlet sorumluluğu patronlara atıyor, sendikanın patronları ikna etmesini istiyor!..
Öğretmen Sendikası, patronlar ile sendika arasında bir “arabulucu” ya da “hakem” değildir. Taraflardan birinin görüşlerini diğerine taşımak, ya da ikna etmek gibi bir görevi de yoktur. Zaten patronlarla devlet aynı taraftadır.
Üstelik taban maaş için gereken kaynağın vergilerin indirilmesinden mi, yoksa patronların karlarının azaltılmasından mı bulunacağı da öğretmenlerin sorunu değildir. Taban maaş konusunda tüm mesele, öğretmenlerin haklarıdır ve bu doğrultuda verdikleri mücadeledir.
Görünen o ki, öğretmenlerin haklı-meşru talebi ve sürmekte olan fiili mücadele ile kamuoyunun ilgisinin çekilmiş olması, patronları sıkıştırmaktadır. Merkezi nöbetlerin yanısıra, Ankara Kalesi başta olmak üzere çeşitli noktalara pankartlar asıldı, kentin içinde yaygın afişleme yapıldı. Bu çalışmalar, okulların önünde ve içinde yürütülecek çalışmalarla güçlendirildiğinde çok daha etkili olacak, kazanımlar büyüyecektir.
‘Eğitim Nöbeti’ sürüyor
Geçtiğimiz 3 hafta içinde daha şimdiden birçok kazanım elde edildi; ancak öğretmenler başta taban maaş olmak üzere temel haklarını almadan durmayacak.
Eğitim nöbetinin devam ettiği 3 hafta içinde kazanımların yanında patronların saldırıları da durmadı. Birçok okulda öğretmenler haklarını talep ettikleri için, sendikalı oldukları için, sendikal faaliyet yürüttükleri için işten çıkarıldılar. Haklarında soruşturmalar açıldı, patronların ve temsilcilerinin şiddetine maruz kaldılar.
İstanbul’da Güngören Final Kurs Merkezi’nde maaşlarını alamayan öğretmenler için, eğitim nöbetini adı geçen kuruma taşıyan sendika üyesi öğretmenler; kurum patronuyla bir görüşme gerçekleştirmek istedi ancak sendika temsilcileri patronun küfürlerine ve kurum müdürünün fiziksel saldırısına maruz kaldılar. Patron ve müdür hakkında suç duyurusunda bulunan öğretmenler, mücadelelerinden taviz vermeden kurum önünde basın açıklaması yaptılar ve kurumu teşhir ettiler.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın taban maaş talepli genel mücadele hattının yanında iş yeri odaklı mücadelesi, olması gerektiği gibi devam edecek. Zafer mutlaka direnenlerin olacak!
Özel sektör eğitim emekçisi