AKP, yeniden kayyum saldırısı başlattı. Hakkari’nin DEM Partili Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış, 3 Haziran günü gözaltına alındı ve yerine kayyum atandı.
31 Mart seçimlerinin hemen ardından AKP, Van’da kayyum girişiminde bulunmuş, ancak kitlesel eylemler sayesinde bu saldırı püskürtülmüştü. Şimdi Hakkari’de yeniden halkın iradesini gaspetmeye çalışıyor.
Haber ilk duyulduğu andan itibaren Kürt kentlerinde, İstanbul’da ve büyük şehirlerde protesto gösterileri örgütlendi. Hakkari’de ise devlet eylemleri önlemek için 10 gün boyunca gösteri ve etkinlik yasağı duyurdu. Ancak bu yasağa rağmen, kitleler sokaklara aktı.
Kayyuma mahkemede meşruiyet
Kayyum atanmasını meşrulaştırmak için, 5 Haziran günü Hakkari Belediye Eşbaşkanı M. Sıddık Akış’ın Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme Akış’a 19 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Bu karar tepkileri daha da büyüttü. Mahkeme nedeniyle zaten devlet Hakkari’de yoğun bir polis-çevik kuvvet yığınağı yapmıştı. Yüzlerce polis, Adliye’nin önünü kuşattı. Dava için 5 kişilik liste dışında Adliye’ye kimsenin girmesine izin verilmedi. DEM Parti milletvekilleri DBP eş genel başkanları ve avukatlar içeri alınmadı.
Kararın açıklanması, dışarıda bekleyen kitle tarafından protesto edildi. Bu arada kent esnafı da kepenk kapatma eylemi gerçekleştirdi. Polis önce Adliye önündeki kitleye müdahale etti, milletvekillerini gözaltına almaya çalıştı. Buna rağmen kitle, polis ablukasını yararak yürüyüşe başladı. Kent merkezinde, cadde boyunca sloganlarla yürüyen kitle, sıkça polisin saldırısına maruz kaldı. Polisin dağıttığı kitle, ara sokaklarda direnişe devam etti.
Yeniden toparlanan kitle belediyeye yürümek istedi. Çevik kuvvet yığınağıyla kurulan barikat nedeniyle belediyeye yürüyüş yapılamadı. Bunun üzerine kitle yönünü valiliğe çevirdi. Valilik önünde büyük bir arbede yaşandı. Kitlenin valilikten içeri girmesi, valiliğin işgal edilmesi ihtimali ortaya çıkınca, devlet büyük bir panikle, bütün gücünü valiliğin önüne yığdı. Polis kitleyi yine abluka altına aldı. Bu arada jandarma da yardıma çağrıldı. Kente çok sayıda zırhlı askeri aracın girdiği öğrenildi.
Yoğun kuşatma altında, valiliğe yakın bir noktada açıklama gerçekleştirildi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, burada bir konuşma yaptı. Tuncer Bakırhan ve Leyla Zana da aynı noktaya gelerek konuşma yaptılar.
Öğlen saatlerinde yaşanan bu direnişin ardından, kentin çeşitli noktalarında eylemler devam etti.
Mecliste kayyum protestosu
DEM Parti 4 Haziran günü de TBMM’de yaptığı eylemle kayyumu protesto etmişti. Ellerinde dövizlerle kürsünün önüne geçen DEM milletvekilleri, burada AKP’li vekillerin saldırısına uğradılar. DEM’lilerin üzerine yürüyen AKP’li vekiller, arbede çıkartarak DEM’lilerin elindeki dövizleri aldılar, parçaladılar ve sloganlar atarak DEM’in protestosunu bastırmaya çalıştılar.
5 Haziran günü Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) yönetim seçimleri sırasında, divan başkanlığı yapan Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk, Hakkari’deki kayyum politikasını teşhir eden bir konuşma yaptı. AKP’nin Hakkari’nin ardından Mardin’e de kayyum atamayı planladığı konuşuluyor.
İstanbul’da protesto eylemi
3 Haziran günü İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Beyoğlu-Şişhane meydanında yapılan eyleme, PDD’nin de içinde olduğu devrimci kurumlar, sendikalar ve partiler döviz ve flamalarıyla katıldılar. Eylemde DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu. Hatimoğulları kayyumun bir siyasi darbe olduğunu, halkın iradesinin gaspedilmeye çalışıldığını, buna izin vermeyeceklerini, kayyum darbesini halkların ortak mücadelesiyle püskürteceklerini belirtti. Eyleme katılan bazı kurumlar söz alarak, kayyum saldırısının sadece Kürt halkının iradesine yapılmış bir saldırı olmadığını, Türkiye işçi ve emekçilerine yapılan bir saldırı olduğunu, birleşik örgütlü mücadeleyle kayyum saldırısına karşı mücadele yürüteceklerini söylediler. Eylemde “Kayyum Gidecek Biz Kalacağız”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganları atıldı.
Eylemden sonra İstiklal Caddesi’ne yürümek isteyen kitleye polis saldırdı, çok sayıda kişiyi işkenceyle gözaltına aldı.
4 Haziran günü ÇHD, ÖHD, Özgürlükçü Hukukçular gibi 6-7 hukuk grubu Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptılar.
7 Haziran’da Şişhane Meydanı’nda nöbet eylemi başlatıldı. “Taksim Bizim Hakkari Bizim, 1 Mayıs’a Özgürlük, Kayyum Defol” sloganıyla başlatılan nöbet, akşam saatlerinde sürdürülüyor.
9 Haziran’da Esenyurt’ta Dem Parti kayyuma karşı kitle gösterisi düzenledi. Esenyurt Meydanı’nda yapılan gösteride, devletin çok yoğun bir yığınağı sözkonusuydu. Devlet kitlenin hepsini eylem alanına sokmadı. Yapılan açıklamadan sonra kitle, iki sokakta yürüyüşe geçti. Devletin tüm engelleme ve gözaltılara rağmen yürüyüş gerçekleşti. Yürüyüşe bazı milletvekilleri de katıldı.
13 Haziran’da ise Hakkari’de bir miting gerçekleştirildi.
Kartal mitingi
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, 29 Haziran günü İstanbul-Kartal’da miting yapılması kararı aldı. Mitingin kayyumla sınırlandırılmadan daha kapsayıcı olması açısından önerdiğimiz “Emeğimiz ve Özgürlüğümüz için Kayyuma Geçit Vermeyeceğiz” sloganı genel kabul gördüğü için, miting ve öncesindeki faaliyetler bu şiar üzerinden yürütüldü.
Miting öncesinde İstanbul’da metrobüs ve marmaray duraklarında geniş katılımlı, yaygın bildiri dağıtımları gerçekleştirildi.
Miting, kitlenin saat 17.30’da Kartal’da Başak Marmaray istasyonunda toplanmasıyla başladı. Ardından kortejler oluşturarak Kartal Meydanı’na yüründü. Program saat 18’de İstanbul Emek, Demokrasi ve Barış Güçleri’nin yaptığı konuşmayla başladı. Konuşmalarda kayyum saldırılarının aynı zamanda emek ve özürlük mücadelesine bir saldırı olduğu belirtildi. Konuşmanın ardından Grup Adalılar ezgileriyle sahnede yerini aldı. Mitingi organize eden Emek, Demokrasi ve Barış Güçleri bileşenleri sahneye çıkarak kitleyi selamladı. Ardından Hakkari Belediyesi Eş Genel Başkanı Viyan Tekçe konuşma yaptı. Konuşmasında, kayyum saldırısının Hakkari halkının örgütlülüğüne, birliğine dönük bir saldırı olduğunu söyledi; yapılan seçim hilelerini anlattı; “Hakkari halkı iradesini satmamıştır” dedi; kayyum saldırısının birleşik bir mücadeleyle püskürtüleceğini vurguladı.
Mitingde ayrıca 1 Mayıs’ta tutuklananların, TİP milletvekili seçildiği halde hala hapiste tutuklan Can Atalay’ın ve 8 yılı aşkın süredir hapiste tutulan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın gönderdiği mesajlar okundu. Mesajların ardından “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük”, “1 Mayıs’a, Taksim’e, tutsaklara özgürlük” sloganları atıldı. MKM müzik topluluğu ve Onur Akın’ın söylediği ezgilerle halaylar çekildi ve miting bitti.
Aralarında Proleter Devrimci Duruş’un da bulunduğu çok sayıda kurumun katıldığı miting, kitlesel geçti.
“İradeye saygı” yürüyüşü
DEM Parti 1 Temmuz günü çeşitli kentlerden Hakkari’ye doğru “iradeye saygı yürüyüşü” başlattı. İstanbul yürüyüş ekibi, 10 kişilik bir grupla DEM Parti Kadıköy binasının önünde açıklama yaptıktan sonra yola çıktı. Açıklamaya DEM Parti milletvekilleri de katıldı.
Yürüyüş Marmara Bölgesi’nde İstanbul’dan, Ege Bölgesi’nde ise İzmir’den başlatıldı. İki yürüyüş kolu Ankara’da birleştikten sonra, Adana, Batman ve Diyarbakır üzerinden Van’a ulaştı. Her kentten yeni katılımların eklenmesiyle büyüyerek süren yürüyüş kolu yüzlerce kişiyle Hakkari’ye doğru yola devam ediyor.
* * *
AKP 1 Mayıs’ta, ardından Van’da yaşadığı yenilgilere rağmen, tekrar tekrar saldırmaya devam ediyor. Bir taraftan “normalleşme” söylemleri devam ederken, diğer taraftan eski ve aynı yöntemlerle kitleler üzerinde baskı ve terörünü artırmaya çalışıyor. Kürt halkı ise, Hakkari’de bu saldırıyı püskürtemezse yeniden bütün belediyeleri kaybedeceğini biliyor. 31 Mart seçimlerinin hemen ardından Van’da yaşananlar, kayyuma karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gösterdi.
Geçmişte yaşanan iki kayyum saldırısında kayda değer bir direniş göstermeyen DEM Parti, bu defa çeşitli eylem biçimleri ile kayyuma karşı tepkiyi büyütmeye çalışıyor. Fakat eylemler genel olarak güçlü ve hızlı sonuç alıcı değil; elbette sistemli biçimde sürdürülmesi önemli. Zaten eylemin biçimi geri ve pasif olsa da, eğer kitlesel biçimde yapılabiliyorsa, sonuç almak mümkün olur. Burada ise, özellikle İstanbul’daki eylemlere DEM Parti tabanının yeterince katılamadığını görüyoruz.
Önemli bir nokta da DEM Parti’nin eylemleri ortaklaştırma, devrimci, demokrat, reformist parti ve kurumları eyleme katma, hatta eylemin sahibi yapma konusunda çaba gösteriyor olması. DEM Parti kayyuma karşı mücadeleyi Türkiye Devrimci Hareketi ile birlikte büyütmeye uğraşıyor.
Bu tür durumlarda özellikle şunun altını çiziyoruz: Yaşanan sorunun öznesi harekete geçtiğinde ve kararlılıkla mücadele ettiğinde, destek güçleri hızla büyür, daha etkin hale gelir ve eylemin sonuç alıcı yönü güçlenir. Ama sorunu asıl yaşayan özne, harekete geçmediği sürece, destek güçler için konu, zaten çok yoğun olan gündemdeki başlıklardan biri olarak kalır.
Kürt belediyelerinde yaşanan kayyum saldırısına karşı Kürt halkının harekete geçmesi, destek güçlerini de daha aktif, daha kararlı kılacak; devletin karşısına daha güçlü çıkmayı ve sonuç almayı kolaylaştıracaktır.