Öğretmenler ÖMK’ya karşı eylemde

Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) teklifinin Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanması üzerine, eğitim sendikaları eylem yaptılar. Eğitim-Sen MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) önünden TBMM’ye yürümek isterken, Eğitim-İş sendikası Meclis Parkı’ndan Birinci Meclis’e yöneldi.

Yürüyüşler, devletin biber gazlı saldırısı ve gözaltılarla engellendi.

 

Barikatları aşarak

Eğitim-Sen’li öğretmenler, öğlen saatlerinde MEB önünde biraraya geldi. Bakanlıktan Meclis’e yürümek isteyen öğretmenlerin önüne çelik bariyerlerle polis barikatı kuruldu. Öğretmenler barikatın kaldırılması için polis ile müzakereler yürüttü. Polisin kesin engeli üzerine öğretmenler barikatı zorlamaya başladı. Polis ise öğretmenlerin doğrudan yüzüne ve çok yakından biber gazı sıktı. Polisin saldırısı sonucunda 3 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğretmenler sabah saatlerinde serbest bırakıldı.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak saldırıya ilişkin şunları söyledi: “ÖMK eğitime ve öğretmenlere dönük büyük bir saldırıdır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Saatlerdir polis barikatının önündeyiz. Meclise yürümek istiyoruz; ‘o kapı olmaz bu kapı’ diyorlar, ‘önlüğünüzü çıkarın’ diyorlar. Bizi buradan yürütmemek için her türlü atraksiyonu yapıyorlar. Faşizan bir uygulamayla karşı karşıyayız.”

Eğitim-Sen’liler yürüyüşleri engellenince MEB önünde oturma eylemine başladılar. Eylem sırasında şarkılar, türküler söylediler. Bu sırada Eğitim-İş’in Birinci Meclis’e yürüyüşü için izin verildiği haberi gelince, yeniden Meclis’e yürümek istediler. Polis barikatı kaldırılıncaya kadar MEB önünde bekleyeceklerini söylediler.

Eğitim-İş ise aynı saatlerde Meclis Parkı’ndan Birinci Meclis’e yürümek istedi. Ankara Valiliği’nin bunu yasaklamasına tepki gösterdiler. Yürüyüşün polis tarafından engellenmesi üzerine, oturma eylemine başladılar. Ardından Eğitim-İş polis barikatını aşarak Ulus’taki Birinci Meclis’e sloganlarla yürüdü ve burada basın açıklaması düzenledi.

 

ÖMK ne getiriyor

İlk olarak Şubat 2022’de çıkartılarak yürürlüğe sokulan ÖMK, öğretmenlik mesleğinin uluslararası düzeyde temel bildirgesi olarak kabul edilen “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı” ilkelerine aykırı maddeler içeriyordu. Bu maddeler nedeniyle AYM (Anayasa Mahkemesi) tarafından iptal edilmişti. O dönem çıkartılan haliyle ÖMK, öğretmenleri “öğretmen”, “uzman” ve “başöğretmen” gibi kategorilere ayırıyor, “nitelikli öğretmen”, “niteliksiz öğretmen” algısı oluşturuyordu.

Öğretmenlerin çalışma koşullarına ilişkin hiçbir iyileştirme getirmeyen bu yasa, tam tersine öğretmenler arasındaki okul içi ilişkileri darbeleyen, “eşit işe eşit ücret” ilkesini yok sayan bir içerikteydi.

ÖMK’nı 2022’de yasalaşmasının hemen ardından 2022 ve 2023 yıllarında yapılan sınavlara yaklaşık 650 bin öğretmen girdi ve bunlar “uzman öğretmen”, “başöğretmen” sıfatlarını aldılar. Sonrasında AYM bu yasayı iptal etmiş olsa da, sınava giren öğretmenlere farklı maaş ödemesi devam ediyor.

Bugün Meclis’e gelen taslak ise, atama ve görevlendirmelerde liyakattan daha fazla uzaklaşan, bir içerik taşımakta; AKP’nin eğitim tarikatlaştırmasına uyumlu, “yandaş öğretmen” yaratma çabasını somutlamaktadır.

Yeni yasada en çok öne çıkan konu “Milli Eğitim Akademisi”nin kurulmasıdır. Bu kural, eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlerin, KPSS sınavında kazandıkları puana göre Milli Eğitim Akademisi’ne girmesini; burada “öğretmen adayı” olarak 3 ya da 4 dönem (iki yıl) sürecek bir hazırlık eğitim görmesini; akademide geçen süre boyunca asgari ücretten düşük bir ödemeyle geçinmek zorunda kalmasını öngörüyor. Öğretmenler Akademi’ye kayıt yaptırırken ve sonrasında “güvenlik soruşturması”ndan geçecekler ve gerekirse Akademi’den atılabilecekler. Keza Akademi’deki eğitim sırasında yapılan sınavlarda başarılı olamayanlar (AKP’nin tarikat eğitimine uygun bulunmayanlar) Akademi’den atılabilecekler.

Öğretmenler atamalarda mülakatın aldırılmasını beklerken, mülakattan çok daha büyük bir saldırı olan, zorunlu Akademi Eğitimi ile karşı karşıya kalıyor, Eğitim Fakülteleri’nden aldıkları diplomanın çöpe dönüşeceğini görüyorlar.

Üstelik 15 Temmuz darbesinden bu yana kamuya alınan öğretmenlerin tamamı sözleşmeli alınıyordu. Yasa bu durumu da kalıcı hale getiriyor.

Yeni yasa ile müfettişlerin yetkileri artırılıyor. Mesela görevdeki öğretmenler, AKP’li müfettişlerin raporları ile meslekten alınıp geri hizmetlere atanabilecek, çeşitli cezalarla cezalandırılabilecekler. Bu herhangi bir uygulamaya itiraz eden her öğretmenin, mesleki açıdan her an “topun ağzında” olması, hiçbir iş güvencesi olmadan, AKP’li yöneticilerle sürekli uyumlu çalışması anlamına geliyor.

Yasa öğretmenlerin görev tanımına “nöbet tutmak, merkezi-yerel sınavlarda görev almak, tören ve toplantılara katılmak, öğrencilere yönelik düzenlenecek etkinliklerde, kulüp faaliyetlerinde yer almak” gibi işler ekliyor. Bu tanımlama bir taraftan mali kayıp getiriyor; çünkü öğretmenler bu tür görevler için bugüne kadar ek ödeme alıyorlar. Diğer taraftan “öğrencilere dönük etkinlikler” ifadesi, tarikatların çalışmalarına katılma zorunluluğu anlamına da geliyor; oysa bugüne kadar öğretmenler, “öğrencilerin camiye götürülmesi” gibi uygulamalara karşı çıkabiliyorlardı.

Yeni yasada, “rotasyondan muaf tutulması gereken engelli öğretmenler” konusunda net bir düzenleme olmadığı için, engelli öğretmenlerin de rotasyona girmesi ihtimali doğuyor.

Yeni yasa, öğretmenlerin yöneticiler tarafından mobbinge uğramasını da disiplin cezası almasını da kolaylaştırıyor. “Bakanlığın belirlediği amaç ve hedeflere aykırı faaliyet ve uygulamalara” dönük cezalar artırılıyor; AKP’nin eğitime dönük her saldırısının itirazsız kabullenilmesi bekleniyor.

2014 yılından bu yana “taban maaş” hakları ellerinden alınan ve yaklaşık 45 gündür direnen özel sektör öğretmenlerinin talepleri de ÖMK’da yer almıyor.

Öğretmenleri doğrudan ilgilendiren bu yasa hazırlanırken eğitim sendikalarının görüşleri dikkate alınmadı. Komisyon toplantısına ise göstermelik biçimde alınan muhalif sendikacılara sadece 5 dakika söz hakkı verildi. Bu kısacık sürede sendika temsilcileri teklifle öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırıldığını, yasa teklifinin geri çekilmesi gerektiğini ifade ettiler. Elbette bu göstermelik söz hakkının bir hükmü olmadı.

Yasa mecliste görüşülmeye devam ediyor; öğretmenler de bu süre boyunca eylemlerinin süreceğini duyuruyorlar.

Bunlara da bakabilirsiniz

Rojava’ya saldırılar İsviçre’de protesto edildi

Türkiye ordusunun Rojava’ya ve Irak Kürdistanı’na dönük saldırıları, İsviçre-Basel’de kitlesel bir yürüyüşle protesto edildi. Şehrin …

Yeni “çözüm süreci” kimin ihtiyacı?

TBMM’nin 1 Ekim’deki açılışında, Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına gelip tokalaşması, “yeni çözüm süreci”nin başladığının …

Devrim Kartalı Remzi Basalak

Remzi Basalak, 1963 yılında Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Az topraklı çiftçi bir ailenin çocuğuydu. İlkokulu …