İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi, her altı ayda bir açıkladığı hapishaneler raporunu, 5 Ağustos 2024 günü, İHD binasında kamuoyuna sundu. Açıklamayı İHD Adana Şube Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Aziz Sarı okudu. Açıklamaya çok sayıda dernek, parti, dergi temsilcileri, tutsak yakınları ve izleyiciler katıldı. Avukat Sarı, raporu, Adana Kürkçüler 1 ve 2 Nolu F Tipi Hapishaneleri, Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Hapishaneleri ve Suluca 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishane’de tutulan siyasi tutsakların avukatları aracılığıyla yaptıkları görüşmelerden; tutsaklarla görüşen aile ve yakınlarından; tutsakların dışarıya yazdıkları mektup ve faxlardan edindikleri bilgiler üzerine hazırladıklarını dile getirdi. Hapishanelerdeki insanlık dışı uygulamaların, fiziki ve psikolojik işkencelerin ne kadar arttığını gösteren bu açıklamalar, tutsakların 12 Eylül uygulamalarıyla karşılaştıklarını göstermesi bakımından da önemli
Tutsaklarla görüşmeleri sonrasında İHD Avukatlar Heyeti’nin talepleri incelendiğinde bu durum açıkça görülebilmektedir. Örneğin, tutsaklar ailelerinin yaşadığı bölgelere çok uzak olan hapishanelere sürgün edilmekte, bu uygulama tutsak ailelerini ekonomik ve sağlık olarak zor duruma sokmakta ve derin üzüntüler yaşatmaktadır. Bu nedenle avukatlar heyeti, bu uygulamanın kaldırılması gerektiğini, yanısıra tutsaklarla telefonla görüşme hakkının genişletilmesini istemektedir. Çok sayıda ağır hasta tutsağın derhal serbest bırakılmalarını talep etmektedirler. Hapsedilen tutsaklar ölüme terk edilmiştir. Avukatların sağlıkla ilgili dile getirdiği “Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalı, hapishanelerde sağlık personeli sayısı artırılmalı, hastaların havasız, kışın soğuk yazın sıcak ringler ile hastaneye sevk edilmesi, hastane önlerinde ringlerde saatlerce bekletilmesi uygulamalarına son verilmeli, tek kişilik ringler kaldırılmalı ve ağır hastalar ambulansla hastanelere getirilmelidir” şeklindeki talepler dikkate alınmalı ve uygulamaya sokulmalıdır.
Siyasi tutsaklar her çeşit harfle ifade edilen hapishanelerde ağır tecrit altındadır. Sözde Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri aracılığıyla her tutsak neredeyse müebbet hapse mahkûm edilmektedir. Artık zaten hak-hukuk tanımayan mahkemelerin kararları bile yok sayılmakta, günü dolup tahliye edilmesi gereken tutsakların yattığı günler hiçe sayılıp tutsağın pişmanlık duyması istenmekte, onur kırıcı uygulamalara uyması emredilmekte, iyi hal mülakatları yapılarak keyfi bir şekilde ‘dışarı çıkamaz’ denilebilmektedir. Raporda açıklandığı üzere tutsakların dergi ve kitap okuma, haberleşme hakları yok sayılmakta, mektupları ya verilmemekte ya da zamanında okumalarına engel olunmaktadır. İnsanlık dışı bir uygulama olan ağız içi aramalar bütün hızıyla sürmekte, bu uygulamayı kabul etmeyenler üzerinde her tür baskı ve işkence uygulanmaktadır.
Açıklamada son olarak “Tüm cezaevlerinde yaşananlara, hak ihlallerine, sağlığa erişim engellerine karşı, Adalet Bakanlığı’nı, ilgili tüm kurum ve kuruluşları göreve davet ediyoruz” denildi.