CarrefourSA Depo işçileri direniyor: Taleplerimiz karşılanana kadar buradayız!

Esenyurt’ta direnen CarrefourSA Depo işçileri, 26 Ağustos günü polis saldırısına maruz kaldı. “Sabancı’nın selamını getirdik” diye saldıran, işçilerin başlarına basarak kaldırıma sürten, biber gazı sıkan polis, işçileri ters kelepçe ile gözaltına aldı. Devletin kolluk güçleri, bir kere daha patronların hizmetinde olduklarını gösterdiler. İşçiler, gözaltındaki arkadaşlarını beklerken, direnişi sürdüreceklerini duyurdular.

* * *

CarrefourSA Esenyurt Depo’da çalışan ve DGD-SEN’de örgütlü olan işçilerin direnişinin 13. gününde (24 Ağustos 2024) yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.

PDD: Merhaba, öncelikle direnişi selamlıyoruz. Sizi tanıyabilir miyiz?

Onur Koçer: Ben DGD-SEN Örgütlenme Uzmanı Onur Koçer. Ben de geldiğiniz için ve dayanışmanız için teşekkür ediyorum.

 

Direnişi nasıl başladı ve hangi taleplerle devam ediyor?

Biz burada yaklaşık 4 yıldır örgütlenme çalışması yürütüyoruz. Birkaç ay önce hem üyelerimiz hem de üye olmayan arkadaşlar bize ulaştılar, işyerinde yaşanan kimi sorunlar için. Bunlar çoğunlukla iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ile ilgili. Burası bir depo ve yükseklerden tonlarca ağırlıkta paletler istifleniyor. Bu paletleri bir kısmı yere sabit değil, bir kısmı dayanıklı değil. İşçi arkadaşlar bu paletlerin arasında yaya olarak dolaşmak zorundalar. Bunlara önlemlerin alınmasına dair talepleri vardı. 300 kişinin çalıştığı bir yerde bir İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği) uzmanı var. Onun da ne yaptığı belli değil. Temel taleplerden biri önlemlerin alınmasıydı. Diğerleri mobbing, baskı, hakaret konusu. “Hadi, hadicilik” dediğimiz bu yoğun tempo. Bir de 5 bin liralık bir zam talebimiz vardı. Arkadaşlarımız bunlarla ilgili şikayetleri yönetime ilettiklerinde, karşılığında baskı ve hakaret gördüklerini söylediler. Bu talepler etrafında birkaç toplantı yaptık ve bir araya geldik. Üyelik çalışmamız burada hızlanmıştı. Burada depodaki işi durdurmadan önce neredeyse depoda çalışanların tamamı üyemiz olmuştu. Görüşmelerde talepler karşılanmadı. Üstüne üstlük buradaki taşeron firmalar DGR ve Onur, sendika temsilcisi dört arkadaşımızı işten attı. Böyle olunca biz direnişe geçtik. Bugün 13. gün. 250 işçi arkadaşımız burada. 50 kişi ise kadrolu işçiler. Depodaki çalışmayı böylece durdurmuş olduk. Taleplerimiz İSG önlemlerinin alınması, 5 bin lira zam ve atılan işçi arkadaşlarımızın geri alınması.

 

Görüşmeler nasıl geçti?

Görüşmeler yaklaşık ilk dört gün sürdü. Biz işçi arkadaşların içinden bir Temsilciler Kurulu belirledik. Şirket yönetimiyle masaya oturdular ve talepleri ilettiler. Bu talepler karşılanmadığı sürece içeride işbaşı yapmayacaklarını dile getirdiler. Bir ara çözüleceğini umduğumuz bir anda, şirket yönetimi masayı dağıttı. 5. günden sonra şirket depoyu kapattı, kadrolu çalışanlarına da idari izin verdi. Fiilen tamamıyla durdu. İşçi arkadaşlar işbaşı yapmayacaklarını her defasında dillendiriyorlar. Çünkü şirket işçi arkadaşları arıyor, “İşbaşı yapın, yaptığınız yasal değil, suç işliyorsunuz” diye. Buradaki bütün arkadaşlar hakları nedir biliyorlar. Konuştuk uzun uzun. Direnmenin yasal-meşru olduğunu da biliyorlar. Şirketin Ali-Cengiz oyunlarıyla baş etmeyi de biliyorlar. O yüzden talepler karşılanmadığı sürece işbaşı yapmacaklarıyla ilgili kafa berraklığına sahipler.

 

CarrefourSa, Fransız sermayesi ve Sabancı ortaklığında. Bu size ne tür güçlükler getiriyor?

Sabancı Holding memleketin en büyük sermaye gruplarından biri. Bu çeşitli ilişki ağlarını da beraberinde getiriyor. Siyasette, sarı sendikada, buraya soktuğu taşeronlarda, yani yerel ve genel bütün ilişki ağlarıyla birlikte düşünmek gerekiyor. Buradaki 300 arkadaş sadece iki taşeron firmayla değil, büyük bir holdingle, Fransa-Sabancı ortaklığıyla dövüşüyor. Sarı sendika Tez Koop-İş’e karşı dövüşüyor. Ve bunları sarmalayan siyasi ilişkiler ağıyla dövüşüyor. Bunların hepsine rağmen bu kavgayı kazanacaklarına dair inançları var. Ne kadar zor ve yıldırıcı da olsa kararlılık devam ediyor. Biz de onlarla birlikte direnişi sürdürmeye devam ediyoruz.

 

Marketlerde yapılan eylem ve boykotların, burada direnen arkadaşlara nasıl etkisi oluyor?

İşçilerle birlikte market eylemlerini organize edip kalabalık gruplarla marketlere giriyoruz. Tercihlerimiz daha büyük ve merkezi olan, kar oranının yüksek olduğu marketler oluyor. İşçi arkadaşlar marketlerde konuşmalar yaparken çoğunlukla kendi yaşadıklarını anlatıyor, müşterileri boykota çağırıyorlar. Eylem yaptığımız her markette müşterilerin neredeyse tamamı alışveriş yapmayı bırakıp, işçilerle aynı duygularla hareket ediyorlar. Bu da arkadaşlarımızın motivasyonunu arttırıyor. Burası en büyük depo. Gittiğimiz marketlerde reyonların boş olduğunu görüyoruz; market çalışanları da oraya giden mallarda direniş nedeniyle aksaklık yaşandığını anlatıyorlar. Carrefour’un çektiği zahmetler diye özetleyecek olursak, bütün bunlar daha çok motive sağlıyor. Çünkü kendilerini zafere yakın hissediyorlar. Bir yandan da oradaki müşterilerden bir dayanışma görmek ve doğrudan onları muhatap alarak seslendiklerinde boykot talebinin karşılığını görmek iyi oluyor.

 

Direnişle dayanışma ne durumda? Buraya ziyaretler devam ediyor mu?

İlk dört-beş gün dayanışma ziyaretleri açısından daha canlıydı. Gelen herkese de teşekkür ediyoruz. Beşinci günden sonra neredeyse hiç ziyaret olmadı. Ama ziyaret edemese de bizim çağrımıza karşılık vererek mağaza-market eylemleri yapan siyasetler ve dernekler var. Onlara teşekkür ediyoruz.

 

CarrefourSa’nın burası dışında başka yerlerde de depoları var. Örneğin geçenlerde Gebze Depo’da da eylem oldu. İşçiler üzerinde nasıl bir etki yarattı bu?

Gebze’de, İzmir Torbalı’da da örgütlüyüz. Bu depolarda çalışan işçilerle sürekli iletişim halindeyiz. Ziyaretler yapıyoruz ve telefonlarla görüşüyoruz. O depolardaki arkadaşlar da buradaki talepler etrafında kenetlenmiş durumda. Çünkü buradaki durumu çözebilmek için, yönetim oradaki arkadaşlara da Esenyurt Depo’da yaşanan çalışma koşullarının geçerli olduğunu söyleyip duruyor. Ama bunun nasıl çözüleceğine dair bir dayanak sunulmadığını biliyoruz. Şirketin yaptığı her hamleden haberdarız. Buraya dair problem şu; Esenyurt’u çözmeden diğer depoları çözmesi mümkün değil. Burası çözülmediği takdirde Gebze’de de Torbalı’da da işi bırakacak örgütlülüğümüz var. Henüz bunu yapmadık, bu işin çözüleceğini düşünerek. Ancak süreç düşündüğümüzden fazla uzadı. Böyle giderse direnişi büyütür, oralarda da iş bırakma yapabiliriz.

 

Sendikanızın geçmişte direniş deneyimleri oldu. Migros, Trendyol gibi. Buralardaki deneyimlerin işçiler üzerindeki etkisi nasıl

Burası Akçaburgaz depolar bölgesi. Buradaki her depo çalışanı da patron da DGD-SEN’i tanıyor. Geçmiş direnişlerden deneyimleri sordunuz. Trendyol direnişçisi olan bir arkadaşımız şimdi burada da direnişçi. Arkadaşlar genelde yakın bölgelerde yaşadıkları için sendikayla tanışıklıkları önceden var. Geçmiş direnişlerde bulunan arkadaşlar aktarıyorlar deneyimlerini. Biz de öğreniyoruz. Hangi hamleyi yaparsak ne karşılık alacağımıza dair. İşçi arkadaşlarla kafa yorarak taktikler geliştiriyoruz. Burada geçmiş deneyimlerin tabi ki katkısı büyük. O direnişlerden arkadaşların burada olması tabi ki kolaylıklar sağlıyor bize. Bu sadece dar bir etki değil, bütün işçiler üzerinde kendini gösteriyor. Öğrenerek, öğreterek bölgenin tamamına yayıyoruz.

 

Birçok yerde direnişler devam ediyor. Hem onlara hem de işçi ve emekçilere mesajınız nedir?

Memleketin dört bir yanında süren işçi direnişleri var. Akcanlar Tekstil’de Birtek-Sen üyesi 50 arkadaşımız işten atıldı. Onların da talepleri bir ara zam yapılmasıydı. Temmuz’da ara zam yapılmayınca temel talep “ara zam” oldu. Burada bir sendikal ayrımcılık da var tabi ki. İşten atılma sebebi zam olsa da, asıl saldırı bağımsız sendikalara. Özel bir baskı ve saldırı var burada. Aslında biz de bunun bir yansımasını yaşıyoruz. Polonez Gıda işçilei, belediye işçileri, Analgold’da işçiler var. Daha bu senenin başında 9 işçi katledildi. Bağımsız Maden-İş üyesi işçiler eylem yapıyorlar. 87 işçi işten atıldı ve binin üzerinde işçinin atılacağına dair şirket mail atmış. Böylesi bir sermaye, devletin işçileri cendereye aldığı bir durum var. İşçiler memleketin dört bir yanında direnişteler. Bu direnişlere dair söyleyeceğim şey bir çağrı niteliği taşıyacak. İşçi arkadaşlar nerede direniyor olurlarsa olsunlar, temel talep “ara zam talebi”. Çünkü geçim gittikçe zorlaşıyor ve Mehmet Şimşek’in Orta Vadeli Programı var. Muhalefet ve iktidar bunun etrafında kümelenmiş ve uzlaşmış durumdalar. İşçi direnişlerini daha da zorlaştıran bir etki yapıyor bu durum. Aslında hem kendi şirketlerine hem de bir yandan da OVP’ye karşı yürütüldüğünü unutmamak gerek. Böyle bir biçim maalesef direnişlerin kazanılmasını zorlaştırıyor. Fakat yeterli kamuoyu desteği ve dayanışmayla, bunları birleştirdiğimizde kazanımın hiç de uzak olmadığını biliyoruz. Herkesi bu direnişlerle dayanışmaya ve desteğe çağırıyoruz.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …