İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi Yaşlı Hakları Komisyonu ve Emekliler Dayanışma Sendikası Merkez Yönetim Kurulu “1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü” dolayısıyla ortak bir basın açıklaması yaptı.
Yaşlıların yaşadığı sorunlara ve onların beklentilerine, isteklerine yer verilen açıklamada, İHD Adana Şubesi Yaşlı Hakları Komisyonu Üyesi Belgin Işık bir konuşma yaptı. Kısaltarak yayınlıyoruz:
“HERKESİN sağlıklı, aktif ve hayatın içinde, öğrenmeye ve üretmeye devam ederek, diğer kuşaklarla elele, yalnızlaşmadan, yoksullaşmadan ve yoksunlaşmadan, ayrımcılığa ve suistimale uğramadan, bedensel ve zihinsel değişime cevap verecek tıbbi, sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuki ihtiyaçları karşılanarak, yaşam tercihlerine saygı duyularak, onurlu bir şekilde yaşlanmaya hakkı vardır.”
Yaşlılık, fizyolojik ve biyolojik değişiklikler nedeniyle kişinin günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmekte zorluk çektiği ve bu nedenle başkalarına bağımlı olduğu bir dönemdir. Ayrıca yaşlılıkta ekonomik, sosyal, sağlık ve psikolojik yönden yaşadıkları sorunlara bakım sorunu da eklenir.
TÜİK’in Mart 2024 tarihinde açıkladığı verilerine göre, yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2023 yılında %10,2’ye yükseldi… Birleşmiş Milletler tanımına göre; bir ülkedeki 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8 ile 10 arasında olması o ülke nüfusunun “yaşlı”, yüzde 10’un üzerinde olması ise o ülke nüfusunun “çok yaşlı” olarak değerlendirilmesi gerekir. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış göstermiştir…
Bu gerçeği görüp ilgili kurumların yaşlılara yönelik kamusal hizmetin hem niteliksel hem de niceliksel olarak arttırılması gerekmektedir… Ülkemizde toplam 494 huzurevi bulunmaktadır. Devletin sosyal yardımlardan elini çekmesiyle birlikte özel huzurevi sayısı bugün 270’e ulaşmış durumdadır. Bu durum yaşlıların, piyasanın acımasız koşullarına terk edileceği endişesini yaşatmaktadır. Tıpkı sağlıkta, eğitimde olduğu gibi.
Ücretlerde yapılan artışla, zam oranları yüzde 300 ile yüzde 360 arasında değişti. Bu değişiklik sonucunda, 3.500 TL olan tek kişilik oda fiyatı 10.000 TL’yi geçti… İşlemi tamamlanmış, yer olmaması nedeniyle sıraya alınmış yaşlıların sırada beklerken ölüm haberleri alınmaktadır. 40 bin liradan başlayan özel huzurevlerinin ücretlerini ödemeleri mümkün olmayan yaşlılar, bu zamlardan sonra sokağa terk edilme veya istenmedikleri aile, akraba yanında yaşamak zorunda bırakılma riskleri ortaya çıkmıştır. Kısacası yoksulsan eğer yaşlanmaktan kork deniyor.(..)
Bakım emeğinin ilk adımda kurumsal bakım hizmetlerinden aileye geçtiği ve kadınların ucuz emeğine bel bağlayarak yine aile içinde çözüme kavuşturulmaya çalışıldığı görülmektedir… Yaşlıya evde bakım hizmetini kadınlar yerine getirmekte ve sunduğu bakım hizmeti karşılığında aylık 9.007 lira ücret almakta ve sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştırılmaktadır… Dolayısıyla toplum, yoksul, yoksun, kimsesiz, güçsüz kalmış yaşlıların bakımını yapamamakta ve devletin desteğini istemektedir. Yaşlısıyla ne yapacağını bilemez halde sıkışıp kalmak istememektedir. Yetersiz olan hizmet sunumu, yaşamın son evresinin sorunlu bir süreç olarak yaşanmasına neden olmaktadır. Toplum olarak bizler, devleti ve ilgili bakanlıkları, yaşlılara kamusal hizmet sunumu için zorlamalıyız…
Öncelikle yaşlı haklarının korunması ve güçlendirilmesi, yaş ayrımcılığıyla mücadele edilmesi, yaşlı bireylerin adalet hizmetlerine erişiminin güçlendirilmesi, ihmal, istismar, sömürü ve şiddet gibi insan onur ve haysiyetini zedeleyici muamelelerden korunmalarına yönelik tedbirlerin alınması amaçlanmalıdır.
Dünyada ilk kez 1982’de Viyana’da toplanan BM Genel Kurulunda “Dünya Yaşlanma Asamblesi” yapılmıştır. Yaşlanma sorunları özellikle ele alınarak ilkeler benimsenmiş, bağımsızlık, katılım, bakım, kendini gerçekleştirme, itibar başlıkları altında “Uluslararası Yaşlı Hakları” kabul edilmiştir.
Türkiye’de de yaşlıların insan hakları konusunda çalışmalar, eylem planları her ne kadar yapılıyormuş gibi görünse de son durum yaşlı hakları ihlallerinin yaşandığı gerçeğini değiştirmemektedir.
Devlet, 1994 yılında “Toplumsal zenginlik arttıkça, tıbbi teknoloji geliştikçe insanlar daha uzun yaşıyorlar. Sosyal Güvenlik Sistemi değiştirilmeli, yoksa uzun yaşayan nüfusun yükünü mevcut Sosyal Güvenlik Sistemi çekemez” diyen Dünya Bankası’nın yaptırımları doğrultusunda sosyal sorumluluklarını rafa kaldırmış, emeklilerin-yaşlıların-çalışanların aleyhine yaptığı uygulamaları ve değişiklikleri 1 Ekim 2008 tarihinde “Sosyal Güvenlik Reformu” adı ile yasalaştırmıştır. Yaşlılığın güvencesi olan emeklilik piyasa koşullarına terk edilmiş, çalışanların emekli olma hakkı, gelecek güvencesi yok edilmiştir. “Yeniden yapılanma” adı altında Sosyal Güvenlik Sistemi zayıflatılmış ve bu alanda özelleştirme uygulamaları başlatılmıştır. Yanı sıra “Sağlıkta dönüşüm programı” adı altında yapılan değişikliklerle emekliler çalışırken bedelini ödedikleri ücretsiz, güvenli ve erişilebilir sağlık hizmeti hakkını kaybetti. Emekliler sağlık hizmeti alırken 14 kalemde ödeme yapmak zorunda bırakıldı. Emekliliğin yaşlılıkta güvence olma hali zayıflatıldı.
Sosyal güvenlik hakkının ortadan kaldırılması, yaşlıları yoksullaştırdığı gibi, yoksulluğu toplumsallaştırmış ve insanlar en aşağılayıcı şiddet olan yoksullukla yaşamak zorunda bırakılmıştır. Oysa bugüne kadar üretilen tüm değer ve hizmetler, biriken sermaye, emeklilerin, yaşlıların emeğinin ürünüdür. Emeklileri, yaşlıları yaşamdan dışlamak, yok saymak emeğe saygısızlığın ötesinde büyük haksızlıktır.
Her insan gibi ‘onurlu bir yaşam hakkı’ olduğu halde haklarını kullanamayan, yaşlılık nedeniyle aile ve toplum içinde yeterli düzeyde desteklenmeyen, negatif ayrımcılığa tabi tutulan, temel gereksinimlerini karşılamakta zorlanan, bilgi-birikim-beceri-deneyimlerinden yararlanılmayan yaşlıların, evrensel insan haklarına erişimi sağlanmalıdır.
Yaşlıların ve emeklilerin sorunları politiktir… Devleti ve ilgili kurumlar, yaşlı haklarını korumaya ve savunmaya yönelik gerekli çalışmaları yapmalıdır. Ayrıca yaşlılar için hayatın her alanında kolaylaştırıcı uygulamaların yürürlüğe konulması gerekmektedir…
± ± ±
Emekliler Dayanışma Sendikası Merkez Yönetim Kurulu ise, basın açıklamasında şunlara yer verdi:
EMEKLİ ARKADAŞ,
1 Ekim “DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ” bizim için de coşkuyla kutlanacak bir gün olmalı!..
Emeklilik yaşlılığın güvencesi. Emeklilik statüsü, sosyal güvenlik sistemi, işleyişi ve yaşlılık politikaları bizim için önemli…
2024 “Emekliler Yılı” değil “Emeklilere Eziyet Yılı” oldu…Yaşlılara resmi ve toplumsal bakış açısının problemli olması bizi daha çok mağdur etti. (…)
Sistemli bir şekilde yoksullaştırılan bizlerin sorunu sadece aylıklara “yerli milli” enflasyon oranında altı ayda bir yapılan zamlar değildir. Ama bu algı hakim kılınmaya çalışılıyor. Açlık sınırının altındaki aylıklar kadar sağlık hizmetine ulaşamamak da yaşama hakkımızı tehdit ediyor…
Bugün uygulamada olan bütün programlarda; sosyal güvenlikle ilgili değişiklikte yeni bir şey yok! Sistemin finansal yükü yine emeklinin, çalışanın sırtında. Yaşlılıkta güvence olan kamu emekliliği bitiriliyor. Yaşlılık hastalık olarak görülüyor. Yaşlılık bilimi olan gerontolojinin adı bile geçmiyor. Sağlık ve bakım hizmetleri öncelikli olarak ekonomik sosyal statüsü yüksek yaşlılar için düzenleniyor.
Bir şey nasıl bozulduysa öyle düzeltilir. Sosyal Güvenlik Sistemi, şirketlerin çıkarını değil çalışan ve emeklilerin haklarını koruyan toplumun ihtiyaçlarına yanıt veren, yaşlılıkta ekonomik güvence, sağlık hizmeti sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
Yerel idareler, belediyeler barınma, mekânsal, kentsel sorunlar, sağlık ve bakım hizmetine kadar emeklilerin yaşlıların sorunları çözecek programlar uygulamalıdır… Yaşlı nüfusun sorunları sürekli değiştirilen genelge ve yönetmeliklerle çözülemez, yaşlılarla ilgili yasa yapılmalı…
Yaşlılığın güvencesi olan kamu emekliliği hakkımızdan vazgeçmiyoruz! Yaşlılarımız geçmişle gelecek arasındaki köprümüzdür, köprülerimizi yıkmayalım!
‘Ben’ değil ‘biz’ diyen, bireysel değil toplumsal düşünen, bugüne kadar üretilen tüm değer ve hizmetlerde biriken sermayede emeği olan dünün çalışanı-bugünün emeklisi, yaşlısı olarak toplumumuzun bugünü ve geleceği için önemli gördüğümüz sosyal güvenlik sisteminin yeniden düzenlenmesi istiyoruz. Taleplerimizin takipçisiyiz.