Ne çok devrimci Adressiz Sorgular’dan tanıdı onu. Ne çok TİKB’li büyüdü elinde. Doksan günü geçen direnişinle yarattığın destanla anıldın hep. Her şeye örgüt odağından bakan yaşamını komünist davasına adamış, yılların sarsmadığı Sezai Ekinci yoldaşı bir trafik kazası aldı aramızdan. Hem de en verimli çağında. Ona en fazla ihtiyaç duyulan günlerde. Siyasal ideolojik ve örgütsel olarak hızla yol alındığı bir süreçte.
Sezai yoldaş, TİKB’nin kurucularından ve yapı taşlarındandı. Grup dönemi hastalıklarından ve çevre ilişkilerinden hızla arınmış, bu yanıya da bizlere önemli bir miras bırakmıştı. Yeri her zaman en önde olacak… O’nun adı Osman’ın “Hücum Ruhu”yla, Fatih’in “komünist kişiliği” ve mütevaziliğiyle, İsmail’in “Atılım”ıyla anılacak… Gruptan ML örgüte dönüşmede ortaya koyduğu cesaret ve parti tarzına ulaşmanın adı olacak.
Orta Anadolulu bir köy çocuğuydu Sezai. Varlıklı bir ailedendi. Ailesini ve çevresini devrimci düşüncelere yakınlaştırmak, herkese bir taş attırmak onun çok belirgin özelliğiydi. Sınırsız insan sevgisiyle yoğun bir ilgi uyandırdı. Gericisinden ilericisine herkes onunla sohbet etmeye doyamaz, büyük bir saygı duyardı. İnsana verdiği değer, örgüt faaliyetinde bambaşka bir anlam kazanırdı. Ruhunun bütün inceliği görülür, etrafında derin bir güven uyandırırdı. Yoldaşlarına çok değer verir, onlara karşı her zaman çok nazik olurdu. Ama bir o kadar da uzlaşmaz, yalın ve alçakgönüllüydü. Sabırlı ve titizdi. En geri yoldaşlarıyla bile rahatlıkla kendini eşitler, ona tüm değerleri kazandırmaya çalışırdı. Yaşamıyla etkilerdi yoldaşlarını. Onunla kısa bir zaman diliminde birlikte olmak bile yeterliydi. Devrime adanmış koca bir yaşamın deney ve birikimini görür, iliklerine dek işlemiş proleter özelliklerinden mutlaka bir şeyler kapardınız. O’nu tanımanın etkisi insanı sarsar, öyle kolay kolay silinmeyecek izler bırakırdı. Yaşamı örgüt, devrim ve sosyalizm, proletarya ve emekçilere duyulan sarsılmaz inançla tam bir bütünlük ve içiçelik oluştururdu. İnsanı çok derinden sarsması ve etkilemesi bundandı.
Öne çıkan en önemli özelliklerinden biri de düzenli oluşuydu. Lenin, “Düzen mükemmelliktir” der. Bu O’nun yaşamında cisimleşmişti. Çalıştığı ortam temiz ve tertiplidir; dağınık değildir hiçbir zaman. Çok programlı çalışır, işleri önem derecesine göre sıraya sokar ve hiçbirini ihmal etmezdi. Giyiminden oturup kalkışına, komite toplantılarına planlı ve düşünerek gelişine, randevularına verdiği öneme dek, yaşamının her anına yansırdı düzenliliği.
Uzun kavga yıllarında her cephede görev aldı. 1974’lerde öğrenci gençlik içindeydi. İsmail Cüneyt yoldaşla birlikte Hacettepe Üniversitesi’nde sivil faşizme karşı mücadelede sivrildiler. Proletarya içinde çalışmak ise her zaman vazgeçilmezdi Sezai için. Askeri ve teknik işler dahil, hep görev başındaydı. Örgütçülükte de başarılıydı, teorik-siyasal alanda da. 12 Eylül öncesi ve sonrasında birçok başarılı askeri eyleme imza attı. Defalarca kurşun yarası alması boşuna değildi. Ama bu, teorik derinleşmesinin önünde engel teşkil etmedi hiç. Orak-Çekiç, İhtilalci Komünist ve Devrimci Proletarya’nın yazarlarından oldu hep.
Sezai’nin ayırt edici bir yanı da grup alışkanlıklarıyla cepheden mücadelesiydi. İMT’de TİKB’nin örgüt olarak ortaya çıkışında, onun statükolara ve kemikleşmiş anlayışlara karşı açtığı savaşın rolü vardır. Sezai o toplantıda “pelteleşmiş, durağan, akmayan” diye nitelediği kişi ve alışkanlıkların karşısına dikilerek; yeniyi, ileriyi temsil etmiş, devrimci bir rüzgar estirmişti. İsmail Cüneyt yoldaşla birlikte çok genç yaşta MK’da görev alarak, gruptan örgüte geçişte, eski alışkanlıklarla mücadelede önemli bir misyon oynamıştı.
Sezai, bu mücadelesini ölümüne dek sürdüren, yazdığı raporlarla örgütü sürekli uyaran, grup ve çevre alışkanlıklarına dikkat çeken, denetleyici ve yol gösterici bir yoldaş olmuştur.
O, cezaevlerinde koşullar iyileştiğinde, rehavete kaptırmadı kendini. Örgütün ihtiyaçlarına kafa yorar, araştırma yapar, çok okurdu. ’89 Bahar eylemleriyle atağa kalkan işçi sınıfı hareketine önderlik eden reformist sendika ağalarının panzehiri olan “İşyeri Komite ve Meclisleri” broşürünü hazırladı. Bununla, örgütün o dönemdeki politikasının da önünü açmış oldu.
Komünist kişiliğin erdemleri ile donanmış Sezai yoldaşı, III. Konferans’ımız MK onur üyesi olarak seçmiş, yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da, onun adını Osman, Fatih, İsmail’in yanına koymuştur.
* Ekim 1998’de Yediveren Yayınevi tarafından basılan
“Şehitler Albümü” adlı kitaptan alınmıştır.