Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapılacağını duyurdu. AKP yönetimi, kendisi için olağan olan usulsüzlüklerine yeni bir halka daha ekledi.
Seçimden önce mülakatların kaldırılacağını söyleyen AKP, 2023 yılında açıklanan karar kapsamında “KPSS sonucu yüzde 50, sözlü mülakat sonuçları yüzde 50” oranında atamalarda etkili olacak şekilde mülakatları gerçekleştirdi.
Sadece bu sene 23 bin öğretmen emekliye ayrılmışken ve genel öğretmen açığı yüz binlerle ifade edilirken; yaklaşık iki senedir öğretmen ataması yapılmamaktadır; atanacak öğretmen sayısı da 20 bin olarak belirlenmiştir. Mülakatlar sayesinde atanacak 20 bin öğretmen, tabi ki AKP’nin istediği gibi öğretmenler olacaktır!
Yapılacak atama, emekli olan öğretmenlerin açığını bile kapatmıyor. Sayıları 1 milyona yaklaşan öğretmen adayı mağdur ediliyor ve eğitimde nitelik sorunu, çocukların nitelikli eğitime ulaşamaması her geçen gün derinleşiyor.
Mülakat mağdurları eylemde
Yıllardır atama yapılmaması ve nitelikli eğitime ulaşamama bir sorun olarak dururken; yapılacak olan 20 bin sözleşmeli öğretmen atamasının mülakat sonuçları da şaibelidir.
25 Ekim’de mülakat sonuçlarının açıklanmasının ardından, öğretmenler tepki göstererek eylemler gerçekleştirdi. Çeşitli illerde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde nöbet eylemine başlayan, Beyazıt Meydanı’nda eğitim sendikaları ile birlikte basın açıklaması yapan ve son olarak eylemlerini Milli Eğitim Bakanlığı önüne taşıyan mülakat mağduru öğretmenlerin KPSS puanları ve mülakat sonuçları arasında ciddi tutarsızlıklar vardır.
KPSS puanına göre kontenjan içerisinde gözüken ve girdiği sözlü mülakatta görevli komisyon tarafından “Aramıza Hoş Geldiniz” denilen öğretmenler; verilen düşük mülakat puanları sonucunda kontenjan dışına atılmış ve atanmaları engellenmiştir.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, mülakatlar sonucunda sıralamadaki yeri değişen ve kontenjan dışında kalan öğretmen sayısının 1100 olduğunu açıklıyor; CHP’nin açıkladığı rakam ise 5 bin. KPSS’yi geçen ve kontenjan listesine alınan 60 bin öğretmen sözkonusu. Bakan Tekin’in açıklamasını doğru kabul etsek bile, 1100 öğretmenin “kaderi”, mülakatı yapan ekibin inisiyatifi ile yokedilmiş durumda.
Zaten, mülakatlarda görevli komisyonların değerlendirmeleri, hiçbir kritere uymadan, illere göre, hatta yan odaya göre bile değişim gösterebiliyor. Bir kez daha görülüyor ki, mülakattan geçebilmek için, AKP’nin istediği gibi bir öğretmen olmak gerekiyor.
Mülakat, eğitimde kadrolaşmadır
Öğretmen atamalarının sınavla yapılması; cezaevlerindeki en büyük katliam olan “Hayata Dönüş Operasyonları”nın baş aktörlerinden Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün başında olduğu personel reformuyla ortaya çıktı. İlk kez 1999 yılında Devlet Memurluğu Sınavı (DMS) adı altında yapıldı. 2001 yılında sınavın adı Kurumlar İçin Merkezi Eleme Sınavı (KMS) oldu ve ilk ve son kez uygulandı. 2002 yılından itibaren ise Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) olarak uygulanıyor. Uygulandığı her yıl, sınav sorularının çalınmasıyla, atamalarda torpil ile gündeme gelen KPSS’ye, 2016 yılında OHAL kapsamında 668 sayılı KHK ile sözlü mülakatın da eklenmesiyle, muhalif bir öğretmenin kamuda çalışması imkansız hale getirildi.
Göreve getirildiği günden beri özellikle eğitim alanında kendi kadrosunu yaratmaya çalışan AKP; OHAL sonrasında başlattığı sözlü mülakatlar ile bu alandaki en büyük adımı attı. Muhalif öğretmenlerin ihraç edilmesi ile boşalan kadroları kendi kadroları ile doldurdu ve ÇEDES, MESEM, son olarak “Maarif Modeli” gibi dinci-gerici uygulamaların önünü açtı.
AKP hükümetinin yeterli atamayı yapmamasının bir sebebi de, özel sektörün önünü açmaktır. Sayıları bir milyona yaklaşan atama bekleyen öğretmeni, özel sektör patronlarının ve sermayenin sömürü çarklarına itmektir.
Özel okullar ilk kurulmaya başlandığında, öğretmenleri bu alana çekebilmek için maaşlar yüksek tutulmuş ve bu durum Taban Maaş Yasası ile güvence altına alınmıştı. Alanda belli bir doygunluk oluştuktan sonra, kamudaki atamaların azaltılması, özel sektördeki ücretlerin düşmesi gibi çok yönlü saldırı dalgaları başlatıldı.
Taban Maaş Yasası kaldırıldığından beri AKP ve temsil ettiği sermaye çok daha pervasız bir şekilde; kamu öğretmen atamalarını kısıyor, kamuya kendi kadrolarını dolduruyor, dinci-gerici uygulamalarını hayata geçiriyor ve her sene yüz binlerce öğretmeni özel sektörde asgari ücret düzeyinde maaşlara mecbur bırakıyor.