İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi.
O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumaya başladı. O yıllarda TİKB önceli grup yapısı saflarında devrimci mücadeleye atıldı. Mehmet Fatih Öktülmüş’ün yetiştirdiği seçkin devrimcilerden biri oldu.
1974 yılında okulu bıraktı, “profesyonel devrimci” olarak mücadelesini sürdürdü. İşçi sınıfını örgütlemek için Fatih’le birlikte Çukurova’ya gitti. Manteks direnişinin örgütlenmesi dahil olmak üzere bir dizi faaliyeti birlikte yürüttüler. Gökhan Edge, grubun THKO ile birleşmesinden sonra da Çukurova bölgesinde kalmaya, faaliyetleri sürdürmeye devam etti.
Bir kuryelik görevi sırasında Diyarbakır’da faşist cellatların eline düştü. Vahşice işkenceler yaptılar ve 24 Kasım 1976 günü, onu katlettiler. Sonra da Diyarbakır Numune Hastanesi’ne götürerek ölümünün hastanede gerçekleştiğine dair bir rapor düzenlemek istediler. Nöbetçi doktorun bunu reddetmesi üzerine Dr. Nuriye Toker imzasıyla yeni bir rapor hazırladılar. Gökhan’ın ölümünden iki gün sonra 26 Kasım 1976 tarihli bu raporda “tüberküloz ve nefrit tedavisinde kullanılan ilaçlar reçete edildi” diye yazıyordu. Ve “İsmail Gökhan Edge’nin seyahat edebileceği” belirtilmişti.
Ama mızrak çuvala sığmıyordu. Bu rapordan bir gün önce, savcı İhsan Kaya, “sokakta bulunan, hüviyeti meçhul ve sahipsiz cesedin gerekli adli ve tıbbi muayenesi yapılmış olduğundan usulüne göre defnini” istemişti. Ailesine haber verilmeden, otopsi yapılmadan apar-topar kimsesizler mezarlığına gömülmüştü.
Demirel’in başbakan olduğu 1. MC (Birinci Milliyetçi Cephe) hükümeti işbaşındaydı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne de bizzat Demirel’in isteği üzerine Vahdet Erdal atanmıştı. Gökhan’ın ölümünün açığa çıkması üzerine Vahdet Erdal, “Adanalı öğrencinin THKO mensubu olduğu gerekçesi ile gözaltına alındığını, ancak olayın emniyet müdürlüğünde gerçekleşmediğini” söyleyecekti.
Bunun üzerine Gökhan’ın ailesi Diyarbakır’a gitti. Büyük mücadeleler sonucu 8 Aralık 1976 tarihinde mezarı açıldı ve otopsi yapıldı. Otopside ölüm sebebinin boğazına elektrik verilmesi sonucu meydana geldiği anlaşıldı. Tüm vücudu yanıklarla ve morluklarla doluydu. Ailenin cenazeyi aldığı gün Diyarbakır’da binlerce kişi sokağa çıkıp protesto etti. Diyarbakır Tıp Fakültesi’nde boykot yapıldı. Aynı gün “olay çıkacağı” gerekçesiyle Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi iki gün kapatıldı. Ankara’da protesto gösterileri düzenlendi.
Gökhan’ın cenazesi 10 Aralık 1976 tarihinde İzmir’e getirildi ve orada büyük gösterilerle toprağa verildi.
İsmail Gökhan Edge, işkencede ser verip sır vermeme geleneğinin seçkin örneklerinden biri olarak ölümsüzleşti…
İ.Gökhan Edge için Nihat Behram’ın kaleme aldığı dizeler…
Senin alnındaki yaralar
halkın yaralarıdır
seni kırbaçlayan el
halkı da kırbaçladı…
Boynuna vurulan zincir
halkı boğmak istiyor,
beynini sarsan elektrik
halkı da örseledi…
Toroslar, ah Toroslar
Hozat, Silvan, Tunceli…
Açlık, esaret, keder…
Kavga sizin içindir;
elinde katillerin
yoldaş, sizin için can verdi
Kim bilir ne kadar vahşice sana
vurdular, dağladılar;
direnen bakışların
nasıl zalimce katledildi…?
Alnındaki yaradan
boşaldı belki bütün kanın
fakat nehirlerin akıyor, dağların rüzgârlıdır,
bak, yine çarpıyor kalbin
ortasında kavganın…
1977