17 bin 2 TL olan asgari ücrete yapılacak zam, günümüzde en temel gündem maddelerinden birisi. Sözcük anlamı asgari ücret, en düşük ücret tutarını ifade ediyor. Ancak… 2000 yılından bu yana “en düşük ücret” anlamını terk ederek hızlı bir şekilde ülke genelinde ortalama ücreti ifade eder hale getirildi. 2018’de adı konan CB Hükümet Sistemi ile daha da hızlandırılan işçilerin, emekçilerin, emeklilerin yoksullaştırılma sürecinde asgari ücret; işçinin emeği karşılığı alacağı en düşük ücreti değil, bunun yanısıra asgari ücrete yakın tutarlarda aylık alan bütün çalışanların ücretlerinde, emekli aylıklarının artışlarında da belirleyici olmaya başladı. Emekli aylık artış oranlarında tek belirleyici hale getirilen yıllık enflasyon oranları, asgari ücrette de belirleyici olacak.
Daha önceleri de güdümlü hareket eden Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, 2018 yılında hukuksal durumu ve profilinde yapılan değişiklikle CB Hükümet Başkanına bağlı idari bir yapı haline getirildiğini hatırlayalım. Artık asgari ücretin, işçi-işveren-hükümet görüşmesi ve uzlaşması sonucunda belirleneceğini zannetmekten vazgeçelim. 1 no’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (10 Temmuz 2018) ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, İş Kanunu kapsamından çıkarıldı. Bu Kararnamenin madde 522 ve f bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı Teşkilat yapısı içine alınarak doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı hale getirildi.
(…)
IMF ve DB direktifleriyle uygulamadan kaldırılan kamu emekliliği yerine ikame edilen sosyal yardım ve sosyal hizmet uygulamaları, rejimin muhtaç duruma düşürdüğü bireylere devlet bütçesinden asgari bir geçim düzeyi sağlamaya dayalıdır. Bu anlamda 2022 sayılı kanuna göre muhtaç yaşlı ve engellilere aylık bağlanırken 2828 sayılı kanun kapsamında bakıma muhtaç engellilerin bakımını üstlenenlere evde bakım hizmeti ödenmektedir. Muhtaçlık durumunun kriteri de asgari ücrettir. Şöyle ki; “Hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3 ünden fazla olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez ve kendilerine aylık bağlanamaz” denilerek, muhtaçlığın sınırı belirlenmiş. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2023 Faaliyet Raporu’na göre (17.03.2024) sosyal yardımların tutarı, 2023’te 305.9 milyar TL! 4 milyon 989 bin 456 hane, 19 milyon 957 bin 824 kişiye sosyal yardım yapılmış! Nüfusun 4’te 1’i sosyal yardımla ayakta duruyor. Yaşlı bakım hizmeti ücretinin belirlenmesinde asgari ücret baz alınır. Asgari ücretin anlamı, toplumsal yaşam için sadece çalışana ödenen en düşük ücret değildir.
Sosyal Güvenlik Sistemi özelleştirildi, ticarileştirildi, daraltıldı. Emekliler sistemli bir şekilde yoksullaştırıldı. Kamu emekliliği yerine ikame edilen sosyal yardım ve sosyal hizmet uygulamaları, AKP iktidarının devamı ve ideolojik hegemonyası için kullanıldı. Emeklilik, esnek-kuralsız-güvencesiz hale getirilirken, primler sürekli artırılırdı. İşçi ücretleri, emekli aylıkları düşürüldü. Asgari ücret ve emekli aylıkları açlık sınırının altında eşitlemek isteniyor. Esneklik, kuralsızlık, güvencesizlik, çalışma yaşamına emeklilik uygulamalarına, toplumsal yaşamın bütün alanlarına ve insan ilişkilerine hâkim kılınmaya çalışılıyor.
“En düşük emekli aylığı asgari ücret kadar olsun” diyenler, emeklilere ihanet içindedir. Emekli aylığı hesabı prim+hizmet+eğitim esas alınarak yapılırken, bu kazanılmış hak Sosyal Güvenlik Reformu adı altında hukuk geriye doğru işletilerek yok sayıldı. Aynı yöntemle aylık bağlama oranları da değiştirildi. Emekli aylıkları altı ayda bir enflasyon oranına bağlandı. Milli gelirden ve büyüme oranından pay verilmeyerek aylıkların güncellenmesinden vazgeçildi. Enflasyon oranı hesabı ile de yüzde yetmişlere varan değer kaybı olan emekli aylıkları, kök aylık ve benzeri kuralsız tanımlamalarla esnetildi, güvencesiz hale getirildi. Emeklilerin yaşamı birilerinin belirleyeceği rakama bağlandı. Bu, emeklilerinin çalışma yaşamında kazandığı bütün haklarına el koyarak köleleştirmekten başka bir şey değildir. Bu, emeklilerin EYT lilerin ve emekli olmaları geç ve güç hale getirilen çalışanların hakikatleridir. Bunları yok sayarak “çözüm üretiyorum sorun çözüyorum” diyenler, emeklilere ihanet içindedir. Emekli olduktan sonra emeklilerin mecburen çalışmasına itiraz etmeyenler ve bunu çeşitli girişimlerle meşrulaştırmaya çalışanlar, emeklileri yok ve yük sayanların köle gibi görenlerin emeği inkâr edenlerin yanında saf tutmuş demektir. Hakikatleri saptıran tartışmalar yoğun bir şekilde sürdürülüyor. Genel ücret haline getirilmiş asgari ücret kavramı hiç tartışılmıyor. Yoksulluk sınırı 80 bin TL ye tırmanırken asgari ücret ve emekli aylıkları konusunda telaffuz edilen rakamlar, işçi ve emekli olarak söz hakkı tanınmayan köle gibi görülenler için düşünülen rakamlardır.
Haklarımıza sahip çıkma, koruma, geliştirme aracımız olan sendika ve toplu sözleşme hakkımızın neden engellendiğinin, Anayasa ve uluslararası yasaların askıya alınarak bunun yapıldığının farkındayız. Bizlere hukuksuzluk dayatılıyor. İşçiler köleleştirilirken emeklilere de kölece bir yaşam dayatılıyor. Biz emekliler, dünün çalışanı bugünün emeklileri olarak, işçi sınıfının bir parçası olduğumuz hakikatini daha çok bilince çıkarmak zorundayız. Sorunların nedeni aynı, çözüme de ancak birlikte ulaşabiliriz. Sınıf bakış açısıyla hakikatler üzerinden yürüyerek örgütlenmek gerektiğinin, yok sayanlara karşı siyasi bir güç olmak zorunda olduğumuzun daha çok farkında olmak zorundayız. Sağdan soldan yanıltarak aldatarak korkutarak irademizi sakatlayanlara karşı çıkmalıyız. Her gün yaşamımızı dünden daha çok zorlaştırmalarını durdurmak için, bilgi dayanışma ve cesaretle mücadelemizi yaygınlaştırarak sürdürmek zorundayız.
Geleceğimizi bugün ne yaptığımız belirleyecektir.
Emekliler Dayanışma Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu