Aile Hekimleri eylemde!

Aile hekimleri önce 5-7 Kasım günlerinde, ardından 2-6 Aralık tarihinde iş bırakma eylemi yaptılar. Şimdi de Ocak ayının ilk haftasında, 6-10 Ocak tarihlerinde iş bırakacaklar. 1 Kasım 2024’te yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği, aile hekimlerinin çalışma ve ücret koşullarında çok ağır şartlar getirirken, sağlığın ticarileştirilmesi ve kitlelerin sağlığa erişememesi konusunda da yeni bir saldırı anlamına geliyor.

 

Aile hekimlerinin yükü ağırlaşıyor

Yeni yönetmelik aile hekimlerinin daha çok çalışıp daha az para kazanmasını öngörüyor. Aynı zamanda kitlelerin nitelikli sağlık hizmetine ulaşımını da zorlaştırıyor.

Yönetmeliğe göre, insanlar bağlı oldukları aile hekimine 6 ayda bir gitmezse, doktorun maaşı kesiliyor. Kişinin hasta olmaması, o bölgedeki insanların sağlıklı olması önemli değil; 6 ayda bir doktora gitmek zorunda. Ve aile hekimine, iş yoğunluğu azmış gibi, bir de hastaların kendisine geliş tarihlerini sürekli takip etme görevi yükleniyor. Hangisinin 6 ayı doldu, hangisi kaç aydır gelmiyor diye günlük-haftalık takipler yapmak; gelmeyenleri arayarak ASM’ye (Aile Sağlığı Merkezi) çağırmak zorunda. Hekimler “derse gelmeyen öğrenci nedeniyle öğretmenin maaşı kesiliyor mu; ya da camiye giden olmayınca, imamın maaşı verilmiyor mu” diye soruyorlar haklı olarak.

Diğer taraftan, bir hasta yılda 7 defadan fazla başka bir sağlık kurumuna (yani hastaneye) gidiyorsa, yine aile hekimi zarar görüyor, teşvikten yararlanamıyor. Oysa gebeler, kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü kişiler, sıkça ve farklı nedenlerle hastaneye gidiyorlar.

Yönetmelik, kronik hastaları izleme görevini de aile hekimine devrediyor. Şeker, tansiyon, obezite, yaşlılık gibi durumların, yanısıra gebelik, lohusalık koşullarının takibini yapmayan hekim, hem teşvik alamayacak, hem de sözleşme feshiyle karşı karşıya kalacak.

Hekime, hasta olmayan kişileri bile telefonla arayarak ASM’ye çağırmaktan, çok geniş bir nüfusun takibini yapmaya kadar çok fazla görev yükleyen yönetmelik, üstüne bir de günlük muayene kotası belirliyor. Yeni yönetmeliğe göre, günlük hedef muayene sayısı 75 olarak belirlenmiş. Mesai saati 8 olan bir hekimin, yemek molası hariç, hiç ara vermeden 6 dakikada bir hastaya bakması isteniyor. Hekimin ve hastanın en büyük düşmanı olan “performans sistemi” bu şekilde ASM’lere de taşınıyor ve hekimin maaşı, hastanın sağlığı riske atılıyor.

Yönetmelik, yazılan ilaçların parasını da aile hekiminden kesiyor. Mide koruyucu, antibiyotik, ağrı kesici yazmak artık doktor için çok büyük sorun. Çünkü bu ilaçlara ilişkin kriter belirsiz. Tamamen yasaklansa, hekim en azından ne yapamayacağını bilir. Ya da sayı belirtilse, buna uygun davranabilir. Yönetmelikte kriter, “il ortalaması” olarak belirlenmiş. O ildeki ortalama, geçen ay mesela 100 adet olarak çıkıp, sonraki ay hekim kendisini 100’e göre ayarladığında, ama bu defa da ortalama 80’e düştüğünde ne olacak? Yine maaşı kesilecek.

Üstelik bu kriter, hasta ile hekimi karşı karşıya getirecek, hekime yönelik şiddet artacak. “Geçen ay yazmıştın, şimdi niye yazmadın”, “komşuma yazmışsın bana neden yazmadın” gibi sorular-sıkıştırmalar, hastanın hekime saldırmasına, en azından öfkelenmesine yol açacak.

Aile hekimlerinin tavan maaşı, eski sistemde 4 bin kayıtlı hasta nüfusu üzerinden belirleniyor. Yeni yönetmelik ise bu sayıyı 3 bin 500 hastaya indiriyor. Hasta sayısının azaltılması, hekimin maaşını düşürüyor. Diğer taraftan, yeni hekim alınmadığı, yeni ASM açılmadığı için, hekim bu fazladan 500 kişiye bakmaya devam ediyor, ama parasını alamıyor. Bakanlık bu fazla hastaların başka ASM’ye kaydırılacağını söylüyor. Bu defa da hastanın, kendisine çok uzak mahallelere gitmesi gündeme geliyor. Yaşlı, okuma-yazması olmayan, kendi başına bir yere gidemeyecek düzeyde bakıma muhtaç olan insanlar, bakanlığın keyfi değerlendirmesiyle mahallelerinden uzakta, arabaya binmesi gereken ASM’lere kaydırılacaklar. Sadece İstanbul’da bu durumda olan 1 milyon 200 kişinin bulunduğunu belirtiyor aile hekimleri. İstanbul’daki 4 bin 400 aile hekiminden 2 bin 703’ü, 3 bin 500’den fazla hastaya bakmakla karşı karşıya.

 

ASM’ler sorunlar yumağı

Haziran 2003’te başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık ocakları kapatıldı; yerine Aile Hekimliği sistemi getirildi. Bu program ile, birinci basamak sağlık hizmetlerinin tamamı aile hekimliğine devredildi.

2022 sonu itibariyle Türkiye genelinde 8 bin 172 ASM bulunuyor. Bunların yönetimi, bir kamu kuruluşu şeklinde değil, adeta bir özel işletme gibi. ASM’lerin tüm idari ve finansal sorumlulukları, orada çalışan aile hekimlerine yüklenmiş durumda.

Bakanlık aile hekimlerine, hem bakmakla yükümlü oldukları nüfusa dayalı “maaş ödemesi”, hem de merkezin çalışabilmesi için gerekli giderlere dönük bir “cari gider ödemesi” yapıyor. Bu cari gider ödemesi, bina kirasından personel maaşlarına, faturalardan tıbbi malzemeye, ASM’nin temizliğinden tadilatına, hekimlerin içtikleri çaydan kullandıkları peçeteye kadar her tür gideri kapsıyor. Ancak bu sistem, çok büyük sıkıntıları beraberinde getiriyor. En başta, artan maliyetlere denk bir cari gider ödemesi yapılmıyor. Mesela son bir yılda pamuk yüzde 110, alkol yüzde 115, gazlı bez yüzde 82, personel maaşları yüzde 35, kiralar yüzde 110 civarında zamlanmışken, ASM’nin cari gider ödeneğine yapılan zam sadece yüzde 17,5.

Kira konusu zaten başlı başına büyük bir sorun. Türkiye genelinde ASM’lerin yüzde 30’u, kamuya ait olmayan, özelden kiralanmış binalarda bulunuyor. Bunlar, bina sahibinin her türlü mali baskısına da maruz kalıyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın binalarında kalanlar da kira ödüyor. Üstelik bunlar bile “rayiç bedel” üzerinden kira artışı yaşıyorlar. Mesela bu yıl bakanlık, kendi kiracısı olan ASM’lere yüzde 70 oranında kira zammı yaptı.

Giderler bu kadar artmasına rağmen, cari ödenek çok az kalınca, hekimler büyük bir sorunla karşı karşıya kalıyorlar. Ya merkezin en temel sağlık giderlerinden kısacaklar, ya da bunları kendi maaşlarından ödeyecekler. Son yıllarda giderek artan biçimde, enjektör gibi temel ürünlerin hastadan istendiğini biliyoruz. Keza ASM’nin temizliği bile, personel ya da malzeme kısıtlaması nedeniyle bir soruna dönüşmüş durumda.

Varolan sorunlar, yeni yönetmelikle daha da derinleşeceği için, ASM’lerden istifalarda artış olacağı bekleniyor.

 

Aile hekimleri ne istiyor

Geliri azaltan, çalışma yükünü artıran, kamusal sağlık hizmetini daha da erişilmez hale getiren uygulamalar yerine, aile hekimleri kendi taleplerini ileri sürüyorlar. Buna göre;

Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbi donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalı

Nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmek için yeterli zaman ve olanak sağlanmalı

Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar ASM sayısı hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalı

Kadrolu ve güvenceli istihdam modeli ile yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmeli. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler kadroya geçirilmeli.

Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine, emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmeli.

Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmeli.

* * *

Aile hekimleri, çalışma ve yaşam koşullarına büyük bir saldırı anlamına gelen yeni yönetmeliğe karşı Kasım ayından bu yana eylemlerdeler. Bu eylemler TTB dahil 14 meslek örgütü tarafından da ortak örgütleniyor.

Ocak ayına yine eylemle başlayacak olan aile hekimleri, bu saldırıyı püskürtünceye kadar direneceklerini ifade ediyorlar. Tüm halkın Aile hekimlerinin eylemlerine destek vermesi, taleplerine sahip çıkması gerekiyor.

Bunlara da bakabilirsiniz

Öcalan’ın son mesajları ve Yeni “çözüm süreci”

Bir süredir beklenen Öcalan’la DEM Parti milletvekillerinin görüşmesi, yılın son günlerinde gerçekleşti. 28 Aralık’ta yapılan …

Yeni GAP planı, Suriye ve “çözüm süreci”

Yılın son günlerinde GAP’ın yeniden gündeme getirilişine tanık olduk bir kez daha… 29 Aralık 2024 …

Güney Kore’de halk darbeyi püskürttü

Güney Kore, Aralık ayının ilk günlerinde çok hızlı siyasi çalkantılar yaşadı. Etkileri halen sürüyor. Cumhurbaşkanı …