Aylardır konuşulan İsrail ve Filistin arasında “ateşkes anlaşması”, Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda 15 Ocak’ta gerçekleşti. Tam da ABD’nin eski Başkanı Biden’ın son günlerinde; yeni başkan Trump’ın görevi devralmasına 5 gün kala… Adeta Trump’a “barış içinde bir Ortadoğu” sunar gibi… Zamanlama öylesine ince ayarlanmıştı.
İsrail Siyonistleri, Gazze’yi yerle bir ettikten ve onbinlerce kişiyi katlettikten sonra ateşkese razı oldular. 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırılarında 50 bine yakın Filistinlinin öldüğü tahmin ediliyor.
Netanyahu başta olmak üzere İsrailli yetkililer bu durumu “geçici ateşkes” olarak tanımlıyor. Zaten İsrail hükümeti, ateşkes kararını 17 Ocak günü geç saatlerde onayladı. Karşı oy veren “İç güvenlik bakanı” protesto amacıyla hükümetten ayrıldığını duyurdu. Ateşkese karşı olan Maliye Bakanı ise, savaş yeniden başlamazsa istifa edeceğini söyledi.
Ateşkes, 19 Ocak Pazar sabahı başlayacakken İsrail, Hamas’ın serbest bırakılacak rehinelerin isimlerini kendilerine vermediğini bahane ederek hava saldırısı düzenledi ve 10 kişiyi daha katletti. Hamas, İsrail’i yalanladı, rehinelerin isimlerinin iletildiğini bildirdi.
Sonuçta ateşkes, İsrail’in saldırısından sonra üç saatlik bir gecikmeyle başladı. Ateşkesin ardından rehinelerin takas işlemine geçildi. Takas sırasında da İsrail, çıkan her sorunu ateşkesi askıya alma tehdidi ile karşıladı. Yaşanan gerginliklere rağmen şimdilik ateşkes devam ediyor.
Ateşkes neleri içeriyor
Ateşkes anlaşması altı haftalık olarak planlanmıştı. İlk aşamada Hamas’ın ellinde bulunan rehinelerden kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 33 kişi, İsrail’in elindeki Filistinli tutsaklarla takas edilecekti. İlk takaslar gerçekleşti.
Anlaşma, yerlerinden edinen Filistinliler evlerine dönmesini kapsıyor. Yardım kamyonlarının girişine, İsrail’in engel çıkarmaması gerekiyor.
İsrail birlikleri Gazze’den doğuya doğru çekilecek. Hamas, elinde kalan diğer rehineleri serbest bırakmak için, İsrail askerlerinin tamamen çekilmesini istiyor. “Sürdürülebilir sükunet”e geri dönülmesi beklenecek. Ateşkesin 16. gününde bunların çözüme bağlanması gerekiyor.
Son aşamada ise, rehinelerin cesetlerinin iadesi sözkonusu olacak. Hamas, 7 Ekim 2023’teki saldırısı sonrasında 251 İsrailliyi rehin almıştı. 34’ünün öldüğü tahmin ediliyor. İsrail, Hamas’ın elinde 94 rehinenin olduğunu açıkladı.
İsrail her sivil rehineye karşılık 30, her İsrailli kadın askere karşılık 50 Filistinli tutsağı serbest bırakacak. Bu şekilde yaklaşık 2000 Filistinli tutsağın serbest kalması bekleniyor.
Bunlar kağıt üzerinde anlaşma sağlanan maddeler. Fakat daha ilk pürüzde ateşkesin sona ermesi, İsrail’in verdiği sözleri bir bahaneyle geçersiz kılması mümkün. Son gelişmeler bunu gösteriyor. İsrail, ateşkesi ikinci aşamada durduracağını söyledi bile.
Savaş sonrası Gazze
Gazze’ye dönen Filistinliler, evlerini ve kamplarını yıkılmış halde buldular. O yıkıntılarda kaybettiklerini yeniden andılar. Yakınlarını, sevdiklerini kaybeden bir Filistinli, “savaş, içimizde güzel olan her şeyi öldürdü” diyor. Şehrini yıkıntılar içinde bulan başka bir Filistinli ise, “ateşkesi kutlamaya değil, ağlamaya geldik” diyerek yaşadıkları acıyı ifade ediyor.
Enkazların içinde iskeletler, insan kalıntıları hala duruyor. Su ve kanalizasyon sistemlerinin neredeyse hepsi çökmüş. Kampların ve sığınakların yanları ise çöp yığınlarıyla dolu. BM Çevre Programı (UNEP) yıkımın sonucunda 50 milyon ton enkaz oluştuğunu bildirdi. Gazze’nin yeniden inşasının onlarca yıl alacağı söyleniyor. Sadece enkazın ve patlayıcıların temizlenmesinin 21 yıl süreceği belirtiliyor.
15 aydır süren çatışmaların Filistin topraklarında nasıl büyük bir yıkım yarattığı, ateşkes sonrasında net biçimde görüldü. Binaların yaklaşık yüzde 60’ı yıkılmış, yüzde 90’dan fazlası hasarlı hale gelmişti. Bazı semtler tamamen yok olmuştu.
Gazze şimdi devasa bir çadırkent durumunda. Birçok Filistinli, evlerinin önüne çadır kurup kendi mahallesinde yaşamayı tercih ediyor. Savaştan önce de binlerce kişi BM mülteci kamplarında yaşıyordu zaten. Fakat hastane, okul ve işyerleri vardı, şimdi bunlardan da yoksunlar. Dünya Sağlık Örgütü, Gazze’deki 36 hastaneden yalnız 18’inin kısmen işlediğini bildirdi.
Dahası, Gazze halkı şu anda ciddi bir açlık sorunu ile karşı karşıya. Dünya Bankası’na göre savaş öncesi Gazze’deki nüfusun yüzde 64’ü yoksul iken, şimdi yüzde 100’ü yoksul halde. Bir Filistinli “bankada param var, ama ekmek alamıyorum” diyerek durumun çarpıcılığını ortaya koydu. BM yetkilileri, ateşkes kararına rağmen İsrail’in gıda kamyonlarını engellediğini duyurdu.
Amerika’nın sevinci
Ateşkes kararının ardından ABD’nin eski başkanı Biden ile yeni başkanı Trump, arka arkaya açıklamalar yaptılar. Biden, anlaşmanın başarıya ulaşmasında Mısır ve Katar kadar ABD’li diplomatların da büyük rol oynadığını söyledi. İsrail’in bu süre içinde Hamas, Hizbullah ve İran’a vurduğu darbelerden övgüyle söz ettikten sonra, “bu anlaşma, Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapısını aralayabilir” dedi.
Trump ise anlaşmanın, kazandığı “tarihi zaferin bir sonucu” olduğunu söyledi. “Gazze’nin bir daha teröristler için güvenli bir sığınak haline gelmemesi” için, İsrail ve diğer müttefikleriyle yakın ilişkiye devam edeceklerini belirtti. “Bu, Amerika ve dünya için gerçekleşecek harika şeylerin başlangıcı” diyen Trump, “Beyaz Saray’a gelmeden neleri başardığı”na vurgu yaparak, geldikten sonra daha neleri başaracağının göstergesi olduğunu söyledi. Yazının başında da belirttiğimiz gibi ateşkesin zamanlaması, tam da bu söylevlerin çekilebilmesine uygun şekilde ayarlanmıştı.
Trump’ın Beyaz Saray’a geldikten sonraki ilk açıklamalarından biri de, Filistinlileri Gazze’den göndermek üzerine oldu. “Gazze’nin temizlenmesi için” Ürdün, Mısır ve diğer Arap ülkelerinin daha fazla Filistinli mülteciyi kabul etmesini istedi. Bu ülkeler ve Arap Birliği, Trump’ın teklifini reddettiklerini açıkladılar. Buna karşın Trump, Gazzelilerin komşu ülkelere gönderilmesi istemini tekrarladı. Telaffuz edilmese de bunların arasında Türkiye’nin de adı geçiyor.
Türkiye’de ise Erdoğan ve diğer yetkililer, ateşkes kararı sonrası, bundan duydukları memnuniyetleri bildiren açıklamalar yapmıştı. Trump’ın “Filistinlileri Gazze’den gönderme”ye dönük açıklamalarının ardından, 29 Ocak günü Hamas Şura Meclis Başkanı Muhammed Derviş başkanlığında bir heyet Türkiye’ye gelerek Erdoğan’la görüştüler. Toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Müsteşarı İbrahim Kalın da katılmıştı. Görüşme sonrası bir açıklama yapılmadı ama böylesi güncel bir konunun konuşulmamış olması mümkün değil.
Suriyelilerden sonra Filistinlilerin de Türkiye’ye gelmesi, şaşırtıcı olmayacaktır. Erdoğan, yaşadığı ekonomik ve siyasi sıkışmışlığı aşmak, yerini sağlamlaştırmak için, Trump’ın bu isteğini kabul edebilir.
Emperyalistler Ortadoğu’dan defolun!
Trump başkanlık koltuğuna oturduktan sonra, Beyaz Saray’da karşılayacağı ilk liderin, İsrail başbakanı Netanyahu olacağı kesinleşti. O Netahyahu ki, Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) “savaş suçu” işlediğinden dolayı hakkında tutuklama emri çıkartılan kişidir.
İşbaşına gelir gelmez sağlık, çevre gibi uluslararası kurumlardan çekileceğini açıklayan Trump için, anlaşılan ICC’nin kararının da bir hükmü yok!
Günümüzün devlet başkanları ne iç hukuku ne de uluslararası hukuku tanıyor! İnsanlığın bin yıllarca süren mücadelesinin ürünü olan temel kazanımları pervasızca çiğneyebiliyorlar. Ezilen halklara, işçi ve emekçilere isyan, direniş ve devrim dışında bir yol bırakmıyorlar.
Filistin halkı da yıllardır direniyor. İsrail’in katliamlarına olduğu gibi, şimdi de “tehcir” adı verilen sürgüne direnecektir. Türkiye gibi bölgeye ilişkin farklı hesapları olan devletlere karşı da uyanık olmalı, hiçbir biçimde ülkelerini terketmeye yanaşmamalıdır. O topraklarda binyıllardır Filistinliler yaşıyor. Gidecek olanlar, emperyalistler, siyonistler ve onların çanak yalayıcılarıdır.