Devrimci-demokrat bir sanatçı olan Edip Akbayram, 2 Mart günü 75 yaşında yaşamını yitirdi. 4 Ocak’tan itibaren, yaklaşık iki aydır tedavi görüyordu. 4 Mart günü Cemil Reşit Rey Konser Salonu’nda cenaze töreni düzenlendi. Birçok sanatçı ve siyasetçinin katıldığı törende Zülfi Livaneli ve kızı Türkü Akbayram konuşma yaptılar. Ardından Teşvikiye Camisi’ne götürüldü. Orada da büyük bir kitle tarafından karşılandı. Ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Edip Akbayram, 1950 yılında Antep’te doğdu. Dokuz aylıkken çocuk felci geçirdi. Ayağındaki sakatlık çocukluğunda geçirdiği bu hastalıktan kaldı. Lise yıllarında Adana’ya geldi. “Beyaz Saray” gazinosunda kendi kurduğu orkestra ile sahne aldı. İstanbul’da Diş Hekimliği’ni kazandı; fakat müziği tercih ettiğinden okulu bitirmedi. 1971’de Altın Mikrofon yarışmasında, ilk bestesiyle birinci oldu. 1974’te Dostlar Orkestrası’nı kurdu. Anadolu pop müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu. Sözlerini Sabahattin Ali’nin yazdığı “Aldırma Gönül” ve “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” şarkıları satış rekorları kırdı. Altın Plak dahil 250 ödül kazandı.
Son yıllara damgasını vuran ise Vedat Türkali’nin sözlerini yazdığı “İstanbul” ile Nazım Hikmet’in “Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar” şarkıları oldu.
Edip Akbayram mücadeleci, aydın bir kimliğe sahipti. 12 Eylül başta gelmek üzere baskıcı dönemlerde türküleri yasaklandı. 1981-88 arasında bestelerinin TRT’de çalınmasına yasak getirildi. 2000 yılında, Fethullah Gülen’in kurucusu olduğu bir vakıf tarafından verilen ödülü reddetti. Kemal Sunal, Tarık Akan, Semiha Berksoy, Erol Günaydın, Ferhan Şensoy’un da aralarında olduğu 11 sanatçı da bu ödülü doğrudan reddetmişlerdi.
Müziğe başladığı andan itibaren hedefini şöyle açıklıyordu:
“Kalıcı bir şeyler yapmak istiyordum. Fikret Kızılok ve Cem Karaca’nın Anadolu ezgilerini pop çizgisinde söylemelerini örnek aldım. Toplumcu müzik yapmak istedim. Müziğimde geniş halk kitlelerinin yaşamı, sorunları olmalıydı. İnançlarımdan, düşüncelerimden, politikamdan taviz vermeden müzik tekniğinden yararlanarak yoksul geniş halk kitlelerine ulaşmak, daha çağdaş bir şeyler yapmak istiyordum.”
Söylediği gibi yaptı. Her şarkısında özgürlüğü, sevgiyi ve insan onurunu savunan bir sanatçı olarak yaşadı. Türküleriyle ve onurlu duruşuyla hep yaşayacak…