Gazi’de 30. yıldönümü yürüyüş ve anması yapıldı

Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliam ve buna karşı yükselen anti faşist direnişin 30. yılında Gazi Mahallesi’nde gün boyu süren etkinlikler yapıldı.

12 Mart Platformu ve Gazi Cemevleri, sabah toplanma yeri olarak Cemevi’nin önünü belirlemiş, kitleye bu şekilde çağrı yapmışlardı. Saat 10’dan itibaren kitle toplanmaya başladı. Gazi ve Ümraniye şehitlerinin aileleri de oradaydı.

Saat 12’de Cemevi önünde kurulan platformda çalınan türkülerle etkinlikler başladı. Ardından Cemevi yönetimi, Gazi Direnişi Anıtı’nın açılışını yaptı. Aslında son birkaç yıldır bu anıtın nasıl yapılacağı, nereye konulacağı gibi tartışmalar yaşanıyor, sürekli olarak erteleniyordu. Gazi 12 Mart Platformu, 30. yılda bu anıtın mutlaka yetiştirilmesi gerektiği konusunda ısrarlı oldu. Ve 12 Mart gününe anıt yetiştirildi, Gazi Cemevi’nin önüne kuruldu, açılışı yapıldı.

Anıtın açılış konuşmasının ardından, bitmek tükenmek bilmez bir “konuşmalar” dizisi peşpeşe geldi. Gazi direnişiyle ve sonrasındaki süreçle alakası olmayan partilerin milletvekilleri, kendilerini göstermek için sıraya girdiler. Ama Gazi direnişinin gerçek sahiplerine, devrimcilere kürsüde söz hakkı verilmiyordu. Gazi 12 Mart Platformu, anıtın açılışı sırasında söz hakkı istediğini, ön hazırlık toplantılarında da söylemiş; ancak Cemevi yönetimi bunu yok sayan bir tutum izlemişti. Açılış sırasında da aynı biçimde yok saymaya çalıştı. Ancak platform bu konuda ısrarlı olduğunu, gerekirse fiili durum yaratacağını gösterince, Cemevi yöneticileri kendilerince bir “ara çözüm” bulmaya çalıştılar. O ana kadar dışlamaya çalıştıkları devrimci kurumların isimlerini kürsüden tek tek sayarak, alanda oldukları için teşekkür ettiler.

Elbette bu tutum, platform için yeterli değildi. Cemevi etkinliği bitirip yürüyüşü başlatma kararını duyurunca, 12 Mart Platformu kendi megafonu ile korteje ve genel olarak oradaki kitleye gür bir sesle konuşma yaptı. Bu konuşma, kitle üzerinde güçlü bir motivasyon yarattı.

Yürüyüş kortejinde, platform da kendi pankartıyla yer aldı. Önce eski karakola yüründü; Gazi Direnişi’nin en önemli odak noktalarından biri olan ve çok sayıda şehit verilen bu noktada anma yapıldı. Ardından kortej geri dönerek mezarlığa kadar yürüdü. Yürüyüş boyunca “Gazi’de düşene dövüşene bin selam”, “Gazi şehitleri ölümsüzdür”, “Gazi’nin hesabı sorulacak”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları atıldı. Ayrıca Suriye’de HTŞ’nin yaptığı Alevi katliamı, “Katil HTŞ işbirlikçi AKP”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganlarıyla protesto edildi.

Mezarlıkta Cemevlerinin ardından 12 Mart Platformu kendi anma programlarını yaptı. PDD okurları Zeynep Poyraz’ın mezarında kısa bir anma gerçekleştirirken, ESP’liler de Hasan Ocak’ın mezarında ayrıca anma yaptılar.

12 Mart Platformu kendi kararlarını hayata geçirmek için çalışmalarına yaklaşık bir ay önce başlamıştı. Kitleleri eyleme çağırmak için yaygın bildiri dağıtımları yaptı; Gazi’nin ana caddelerine afişler, pankartlar astı. Pankartlar polis tarafından kısa sürede indirildi.

12 Mart Platformu meşruluğundan ve örgütlülüğünden aldığı güçle, bu yıldan da ders çıkartarak yıldönümlerinde daha belirleyici olacaktır.

* * *

12 Mart Platformu’nun hazırladığı açıklamayı yayınlıyoruz:

Basına ve Kamuoyuna

Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 Pazar akşamı saat 20.30 sıralarında, 4 kahvehane ile bir pastane, kontrgerilla tarafından tarandı. Saldırıda Halil Kaya yaşamını yitirdi, çok sayıda insan yaralandı. Saldırının ardından sokaklara dökülen kitle, 3 gün süren çok büyük bir direniş başlattı. Bu direnişte, Gazi ve Ümraniye’de toplam 23 kişi yaşamını yitirdi. Eylemler İstanbul’un semtlerinin yanısıra, başka illere de sıçradı. 3. günün sonunda, 15 Mart sabahı, Gazi halkının bütün taleplerinin kabul edilmesi üzerine direniş bitirildi.

Gazi Mahallesi, Kürt-Alevi mahallesi olarak bilinir. Nüfusun çoğunluğunu böyledir de. Ama Gazi halkını asıl belirleyen unsur, işçi ve emekçilerin mahallesi olmasıdır. Ve 90’lı yıllarda devrimci faaliyetlerin en yoğun sürdüğü mahallelerden biridir.

Gazi’nin hedef haline getirilmesinin asıl nedeni de budur. Gazi Mahallesi’ne yapılan saldırı, ’92 Konsepti’nin bir parçasıydı. 90’lı yıllarda katledilenlerin sayısı 2000’e yakındır. Yüzbinlerce kişi, gözaltına alınmış, işkence görmüştür.

Gazi’ye yapılan saldırının amacı da, Alevi-Sünni çatışması yaratarak Gazi’nin demografik ve siyasi yapısını değiştirmektir. Gazi’nin devrimci odak olmasını engellemek, başka emekçi semtlere korku yaymaktır. Fakat yükselen direniş, bu provokasyonu bozmuştur; hatta “92 Konsepti”nin sonunu hazırlamıştır.

12 Mart günü kahvehanelerin tarandığını, ölü ve yaralılar olduğunu duyan Gazi halkı, sokağa akın etti. “Katiller karakolda” sloganıyla karakola yöneldi. Her tür saldırının ve provokasyonun arkasında karakolun olduğunu biliyorlardı. Kitle içinden “camiye saldıralım” diyen provokatörleri susturdular. Ne camilere saldırdılar, ne de herhangi bir yeri talan ettiler. Devrimci ve komünistlerin önderliğinde doğru hedeflere yöneldiler; barikatlar kurup mahallelerini savundular.

Gazi Direnişi’nin farkı; protesto ile yetinmeyip taleplerini oluşturan ve talepleri kabul edilene kadar sürdürülen bir direniş olmasıdır. Kendiliğinden bir öfke patlamasıyla başlayan direnişin, örgütlü bir güce çevrilmesidir.

Bir diğer özelliği, müthiş bir kitle kahramanlığı göstermesidir. Kitlelerin gözünde ölüm küçülmüştür. Kurşun yağmurunun üzerine yürüyen genç-yaşlı binlerce insan, bunun kanıtıdır. Şehitlerin arasında ev kadınları da vardır, devrimci ve komünistler de… Şehitlerin çoğu, nişan alınarak, öldürme amacıyla vurulmuşlardır. Bu, devletin büyük korkusunun; aynı zamanda karşısındaki kitlenin kararlılığının göstergesidir.

Gazi direnişi, aynı zamanda Madımak katliamının rövanşıdır. Beklemek yerine direnişe geçilmiş; hükümete, şu ya da bu partiye değil, kendi gücüne güvenmiştir. Direnişçilerin dört talebi vardır: Sokağa çıkma yasağı kaldırılsın! Gözaltılar serbest bırakılsın! Asker-polis mahalleden çekilsin! Cenazeler teslim edilsin! Ve bu talepler, direnişin gücüyle kabul ettirilmiştir.

Gazi, kısa zamanda bir semtin direnişi olmaktan çıkmış, başta İstanbul olmak üzere pek çok kente yayılmıştır. İstanbul’un birçok semtinden insanlar Gazi’ye koşmuş, direnişe omuz vermiştir. Korku gibi cesaret de bulaşıcıdır. Gazi direnişi, kitlelere moral ve cesaret aşılamıştır.

Gazi direnişi aynı zamanda katliamın aydınlatılması, sorumlularının ve faillerinin yargı önüne çıkarılması ve hesap sorulması mücadelesi olarak da 30 yıldır sürüyor ve sürecek. Gazi’yi unutturmayacak, hesabını soracağız!

Sonuç olarak Gazi; yiğitçe toprağa düşen şehitleriyle, ölümün üzerine yürüyen kitle kahramanlarıyla, barikat çocukları ve başeğmez kadınlarıyla, Türkiye devriminin en önemli direnişlerinden birini yaratmıştır. Ve tarihin şanlı sayfalarından birini oluşturmuştur.

Onun için yıldönümleri de, sadece şehitlerimizi andığımız bir gün olamaz. O, faşizme karşı bir halkın topyekün direnişidir. Bir halkın direnerek, neleri başardığının göstergesidir.  Her yıldönümünde bu direnişin önemini, görkemini bir kez daha anlamalı-anlatmalıyız; onun gururunu, coşkusunu yaşamalı, yaşatmalıyız! Şehitlerimizin bize bıraktığı miras da bunu gerektirir.

Egemenler, bizleri parçalayarak, ulusal-mezhepsel çatışmalar yaratarak sömürü ve zorbalıklarına devam ediyorlar. Emperyalistler ve işbirlikçileri “böl-parçala-yönet” politikasıyla halkları birbirine kırdırıyor.  Her yanımız savaş ve kan gölüne çevrilmiş durumda. Suriye’de radikal dinci gruplar, Alevileri katlediyor, Kürtlerin özerk yönetimini yok etmeye çalışıyor. Türk egemen sınıfları, başından itibaren işçi ve emekçilere, ezilen halklara ve mezheplere saldırı içinde oldu. AKP-MHP yönetimi, Suriye’deki çetelerin katliamını “Esad’ın artıkları” diyerek destekliyor. Dün Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da, Dersim’de yaptıkları gibi bugün de Lazkiye’de Alevilere saldırıyorlar. Radikal dinci çetelere, “öfkeli çocuklar” diyerek, yaptıklarını destekleyenlerden mutlaka hesap soracağız.

Gazi direnişi bize ışık tutuyor: Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin oyununu bozacağız! Provokasyonlara gelmeyeceğiz! Örgütleneceğiz, birleşeceğiz, direneceğiz!  Kendi gücümüze güveneceğiz! Faşizme ve gericiliğe karşı, halkların kardeşçe yaşadığı bir dünya kuracağız… Biz kazanacağız!…

Direnişin 30. yılında Gazi ve Ümraniye şehitlerini bir kez daha saygıyla anıyor, bu büyük anti-faşist direnişi coşkuyla selamlıyoruz!

Gazi şehitleri ölümsüzdür!

Yaşasın Gazi direnişimiz!

Kahrolsun emperyalizm, faşizm ve her türden gericilik!

Yaşasın Birleşik Mücadelemiz!

 

12 MART PLATFORMU

Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Halkevleri, Kaldıraç, Kılavuz, Mücadele Birliği, Proleter Devrimci Duruş, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi

Bunlara da bakabilirsiniz

Suriye’de Alevi katliamı ve direniş

Suriye’de Lazkiye ve Tartus kentlerinde HTŞ’lilerin Alevi bölgelere saldırdığı ve katliam gerçekleştirdiği yönünde haberler geliyor. …

Fransa’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü yürüyüşü

1857’de NewYork’lu çoğu kadın 40 bin dokuma işçisi, kapitalist sömürü sisteminin işçilere uyguladığı düşük ücret …

İsviçre’de 8 Mart coşkusu

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, İsviçre’de coşkuyla kutlandı. Zürih’te ve Basel’de yapılan etkinlikler, polisin …