Şimdi sıra liseli gençlikte!

Liseli gençlik de mücadeledeki yerini alıyor. 19 Mart direnişinde üniversiteli gençlik uzun yıllardan sonra toplumsal mücadelenin önemli bir parçası olduğunu ortaya koymuş ve kendinden söz ettirmeye başlamıştı. Halen üniversitelerde boykotlar, eylemler sürüyor.

Liseliler de 19 Mart direnişinin parçası oldular, fakat sınırlı bir katılımdı bu. Şimdi liseliler eylemleriyle önplana geçiyorlar. Adeta “sıra bizde” diyorlar…

Bunu tetikleyen olaylar zinciri, “proje okulları”nda yaşanan son gelişmeler üzerine gerçekleşti. Yeni yönetmelikle öğretmenleri değiştirilen bu okullarda, hem öğretmenler hem de öğrenciler ve veliler ayaklandı.

 

Proje okullarında sorun bitmiyor

AKP hükümetlerinin bakan ve müfredat değişikliğiyle en fazla tahrip ettiği alanlardan biri eğitimdir. “Dindar ve kindar bir gençlik” yetiştirmek için, eğitimin içeriğini sürekli gericileştirdiler. Önce İmam Hatip Liseleri çoğaldı, sonra tüm okullar İmam Hatip’leşti. İşçi-emekçi çocukları bu okullara mahkum edildi.

Ardından sınavla öğrencilerin alındığı, dolayısıyla başarılı öğrencilerin okuduğu Fen ve Anadolu Liselerine göz dikildi. İstanbul Erkek, Kabataş, Kadıköy Anadolu, Vefa gibi Türkiye’nin en başarılı okulları “proje okul” kapsamına alındı. 2015 yılında başlatılan “proje okul” uygulaması önce 150 okulu kapsıyordu; 2024 yılına gelindiğinde 2300 okula ulaştı. Bu okullarda 5 binin üzerinde yönetici, 79 bin 268 öğretmen bulunuyor.

İlk olarak bu okulların yöneticileri görevden alınmıştı. Sonra öğretmenler yasal olmayan bir şekilde atıldılar. Öğretmenlerin birçoğu açtıkları davaları kazandı ve okullarına geri döndüler. Bunun üzerine MEB, proje okulları için “öğretmen atama ve yönetici görevlendirme yönetmeliği” çıkardı ve yönetmelik sıkça değişti. Son güncelleme 2023 yılında yapıldı. Daha önce bu okullardaki öğretmenlerin görev süresi 15 yılın üzerindeyken, 4+4 olmak üzere toplam 8 yıl ile sınırlandırıldı.

Son yapılan değişiklikle buralarda görev yapacak yönetici ve öğretmenlerde aranan tüm kriterler ortadan kaldırıldı ve her şey Bakan’ın onayına bağlı hale getirildi. Bu durum büyük bir kaosa yol açtı. 20 binden fazla öğretmen “norm fazlası” gösterilerek kadro dışı bırakıldı, başka okulları tercih etmeye zorlandı. Üstelik atıldıklarına dair yasal bir tebliğ yapılmadığı gibi, hangi okulu tercih edecekleri de belirsizleşince, birçok öğretmen işsiz kaldı. Diğer yandan atanan öğretmenlerin hangi kriterlere göre atandığı bilinmiyor. Tamamen keyfi bir uygulama sözkonusu. AKP-MHP yandaşı öğretmenleri atayarak bu liseleri de tamamen kendilerine bağlamayı amaçladıkları belli oldu. Çünkü “norm fazlası” denilerek atılan öğretmenlerin muhalif sendikaların üyesi, devrimci, demokrat, laik görüşte oldukları ortaya çıktı.

 

Tepkiler isyana dönüştü

Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları eylemler yaparak, bu duruma ilk tepkilerini ortaya koydu. Yaptıkları açıklamalarda, proje okullarında atama borsası kurulduğunu, yandaş sendikalar için üye devşirme aracı olarak kullanıldığını söylediler.

Sendikaların eylemlerinden sonra, öğrenciler de okullarda eylemlere başladı. “Öğretmenime Dokunma” diye başlayan eylemler giderek yayılıyor. Mezun derneklerinin, velilerin de desteklediği eylemler, okullardan meydanlara taşmaya başladı.

Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrinde liseliler oturma eylemleriyle bu uygulamayı protesto etti. “Susma, sustukça sıra sana gelecek”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!”, “Ders yok direniş var” sloganlarıyla eylemler yapan liseliler, okul boykotlarına başladılar.

Liseli gençler il milli eğitim müdürlüklerinin önünde protesto eylemi yapmak için bazı meydanlarda toplanma kararı aldı. 14 Nisan günü İstanbul-Beşiktaş’ta toplanıp Sultanahmet’e yürümek isteyen öğrencilerin önü polis tarafından kesildi. Liseli gençliğe, üniversiteliler de destek verdi.

Öğretmenler yaşanan durumu “sürgün” olarak niteliyor. Eğitim Sen’li bir öğretmen, “bizim isteğimiz liyakata dayalı atamaların yapılması. Kapalı kapılar ardında listeler belirlenmesi değil. Bu atamanın sebebi yandaş sendikadır. Bu bir sürgündür” dedi. Öğrenciler ise, öğretmenlerinin gerekçesiz bir şekilde görevden alınmasını kabul etmiyor. “Taleplerimiz; tayinlerin şeffaf, adil ve liyakata dayalı olarak yapılmasıdır” dediler.

Eyleme katılan öğrenciler, okul yönetimi tarafından disipline verilmekle tehdit ediliyor. Buna rağmen liseli gençler artan sayıda eylemlere katılıyor.

 

Bilimsel demokratik eğitim

AKP-MHP gerici-faşist yönetimin eğitimi gericileştirme faaliyeti, ilk kez bu kadar kitlesel ve yaygın eylemlerle protesto ediliyor. Başta liseli gençlik olmak üzere öğretmenler ve velilerin birleşik biçimde başlattıkları bu eylemler sürdürülmeli; ilerici, devrimci tüm güçler buna destek vermelidir. Eğitim alanında yaşanan büyük gerilemeyi durduracak olan budur.

Elbette eğitim AKP öncesi de çok iyi değildi. Fakat AKP döneminde daha da gericileştiği gibi, eğitimin içi boşaltıldı, cehalete övgüler dizildi.

Liseliler buna karşı çıkarak toplumsal muhalefetin bir parçası olduğunu gösterdiler. Şimdi “bilimsel, demokratik, laik eğitim” talebiyle direnişi büyütme zamanıdır.

Bunlara da bakabilirsiniz

Proleter Devrimci Gençlik 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyor

“Direnişin gücüyle 1 Mayıs’ta Taksim’e!” yazılı ve Proleter Devrimci Gençlik imzalı afişler, okul önlerine ve …

19 Mart’ın 1. ayında, üniversiteliler yeniden Beyazıt’ta

Bugün 19 Nisan, eylemlerin başlamasının üzerinden 1 ay geçti. Üniversiteliler 19 Mart günü yaptıkları gibi …

Devrimci avukat Erhan Erel’i kaybettik

Devrimci sendikacı ve avukat Erhan Erel, 17 Nisan günü kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.  Cenazesi …