1 Mayıs’a bu yıl her zamankinden daha farklı hazırlanıyorduk. Genelde 19 Mart darbesi ile başlayan süreç özelde bölgemizde aldığımız darbe… Buna verilecek en iyi yanıt “Kavga Bayrağı Daha Daha Yukarı!” olabilirdi ancak…
Baskında devlet tarafından el koyulan pankart ve flamalarımızı yeniden tedarik ettik ve sayısını artırdık. Yanı sıra temel ve güncel sloganlarımızı içeren dövizler hazırladık. Görsel açıdan daha donanımlı; bileşim olarak öğrencisinden çiftçisine, işçisinden memuruna tüm emekçileri kapsayan bir kortej olmalıydık.
Bu yılki içeriğin zenginleşmesinde bazı yoldaşlarımızın önerilerinin belirleyici olduğunu söylemezsek olmaz. Tam da olması gerektiği gibi…
Kitlelerle kurduğumuz bağ en başta güven içeriyor. Bu kuşkusuz samimiyet ve emekle tuğla tuğla örülen bir güven. Şimdi sıra bunu alanlara yansıtabilmek…Geçen yıl olduğu gibi planımız, Artvin’deki eyleme katılıp oradan Rize-Fındıklı’dan yoldaşlarımızla ve dostlarımızla Hopa’da buluşmaktı.
Hazırlıklarımızı yaptık. Flama ve pankartımız, dövizlerimiz, sloganlarımız… Ayrıca hem Artvin de hem Hopa da alanda dergi dağıtımı yapacağız. Bunlar, yoldaşlarımızdan gelen öneriler doğrultusunda yaptığımız ve kitleden karşılığını aldığımız şeyler oldu.
Sabah erkenden kalkıp köylerden gelecek arkadaşları almaya koyuluyoruz. Acele etmemiz lazım. Ama 12 Eylül’de işkencede katledilen Ensar Karahan’ın önünden öylece geçmek olmaz. “Ensar abi; sen kavgamızın en dövüşken neferlerinden birisin. Senin ruhunu kuşanmadan kavgalara düşülür mü hiç…”
Daha önce herkes kendi imkanlarıyla geliyordu. Bu defa artan sayıyla da beraber bir minibüs tuttuk. Toplu ulaşım işin ruhuna daha uygun. Giderken, gelirken günün anlamına uygun konuşmalar yapmak, şiirler okumak, marşlar söylemek mümkün oluyor ve bunlar kitlenin moralini, coşkusunu arttırıyor.
Alana “Her Yer Taksim Her Yer Direniş’” sloganıyla giriyoruz. Daha kortejler oluşmamış. Bir yandan kortej düzenini oluştururken diğer taraftan diğer kurumların temsilcileriyle ayak üstü sohbetler ediyoruz.
Yürüyüş başlıyor. Bir yandan önümüzdeki ve ardımızdaki kortejlerden gelen ortak sloganlara eşlik ederken, diğer yandan kendi sloganlarımızı hep bir ağızdan haykırıyoruz; “KAHROLSUN ÜCRETLİ KÖLELİK DÜZENİ!”, “YAŞASIN DEVRİM VE SOSYALİZM!”, “FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA!”, “YAŞASIN DEVRİMCİ DAYANIŞMA!”, “BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ!”, “YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!” “HES’LERE, GES’LERE, RES’LERE, MADENE GEÇİT YOK”
Alana girerken sahneden şu sözlerle selamlanıyoruz: “Önümüze tek umut diye seçimlerin sunulduğu günümüzde, biz biliyoruz ki; işçi sınıfı ve emekçiler üretimden gelen gücünü ortaya koymadıkça hiçbir kazanım elde edinemez. O yüzden diyoruz ki; SANDIKTA DEĞİL, SOKAKTA KAZANACAĞIZ! diyen Proleter Devrimci Duruş, hoş geldiniz” Biz de onlara “Kurtuluş Devrimde, Sosyalizmde!” sloganımızla karşılık veriyoruz.
Hopa’da eyleme de katılacağımız için erken ayrılıyoruz alandan. Cankurtaran Geçidi’nden gidiyoruz Hopa’ya. Yoldaşlara Reşit Kibar’ın vurulduğu yeri gösteriyorum…
Biz Hopa’ya vardığımızda Fındıklı’dan gelen yoldaşlar yürüyüşün başladığını bildirince, güzergah üzerinde pankartımızı ve flamaları açıp gelen kortejleri selamladık. Kortejler de sloganlarla bizi selamladılar. Fındıklı’dan gelen yoldaşlarla buluşarak kortejdeki yerimizi aldık. Geçen yıla göre hem biz, hem Fındıklı’dan gelen dost ve yoldaşlarımız daha kalabalık ve görkemli bir kortejle dikkat çektik.
Yine burada da ortak ve birleştirici sloganları öne çıkarmaya özen gösterdik. Birbirimize seneye daha da kalabalık olma sözünü vererek alandan ayrıldık. Dönüş yolunda minik bir piknik yaparak günü değerlendik. Kulağımız ve yüreğimiz İstanbul-Taksim’deydi!
Artvin PDD