2025 1 Mayısı’nın öne çıkan yönleri

Tüm dünyada ortak kutlanan tek gündür 1 Mayıs! Dünyanın bütün ülkelerinde her ırktan, her renkten insanların aynı duygu ve retoriklerle kutladığı 1 Mayıs’tan başka bir gün yoktur. Çünkü 1 Mayıs, tüm ulusların, dinlerin, mezheplerin üzerinde, onların hepsini birleştiren bir gündür. İşçi sınıfın enternasyonal dayanışma ve mücadele günüdür. Öylesine özgün ve farklı…

Vahşi kapitalizmin azgın sömürüsü altında çalışan işçilerin, yılda bir gün aileleriyle birlikte tatil yapma istemiyle başlayıp 8 saatlik işgünü mücadelesiyle büyüyen tarihsel bir arka planı vardır 1 Mayıs’ın. Ve 1989 yılında Komünist Enternasyonal’in işçi sınıfının “birlik, dayanışma mücadele günü” ilan ettiği bir gün olmuştur.

O günden bu yana; yaklaşık 140 yıldır kutlanıyor. Her 1 Mayıs günü, başta işçiler olmak üzere tüm emekçi kesimler ve onların davasını savunanlar, meydanlara çıkıyor, taleplerini haykırıyor.

Birbirinin tekrarıymış gibi görünse de aslında hiçbiri bir öncekine benzemeyen gösterilerdir bunlar. Her 1 Mayıs’ın ayrı bir dinamiği, ruhu vardır. İçinde bulunduğu dönemi, koşulları yansıttığı gibi, geleceğe dair de önemli ipuçları sunar. O açıdan 1 Mayıslar’ın nasıl geçtiği çok önemlidir.

***

2025 1 Mayısı da her yıl olduğu gibi dünyanın hemen her yerinde kutlandı. Elbette her ülkede, işçi ve emekçilerin kendilerine özgü sorunları da vardır. Fakat ülkesel, bölgesel farklılıklar ne olursa olsun, işçi-emekçi kesimlerin ortak sorunları her zaman daha baskındır. Hele ki günümüz koşullarında…

1 Mayıs’ta dile getirilen taleplere baktığımızda bunu net biçimde görürüz. Miktarlar değişse de işçiler düşük ücretlerden yakınmaktadır. Keza diğer emekçi kesimlerin ve emeklilerin de maaşları düşmekte, yaşam koşulları aşağıya çekilmektedir. Onun için 2025 1 Mayısı’nda ücret talebi öne çıkmıştır. Bu durum, dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaştığını göstermektedir.

Siyasal yönden ise öne çıkan, ABD emperyalizmine ve İsrail siyonizmine tepki olmuştur. Bunun simgesi de Filistin’dir. İsrail’in son yıllarda arttırdığı katliamlara karşı her ülkede protestolar olmuştu. 2025 1 Mayısı’nda Filistin bayrakları ve Filistin’le dayanışma mesajları baskın olarak görüldü. Bu aynı zamanda emperyalist paylaşım savaşına tepkinin ifadesiydi. 1 Mayıs’ta toplanan kitleler, başta ABD olmak üzere emperyalistlere ve savaşa karşı olduklarını ortaya koydular.

***

Emperyalist savaşı yıllardır en yoğun haliyle yaşayan bölgemizde, bu durum bizi daha yakından ilgilendiriyor. Ülkemizdeki 1 Mayıs gösterilerinde de gerek Filistin, gerekse savaş karşıtı slogan ve simgeler öne çıktı. Ama daha baskın olanı, AKP-MHP gerici-faşist yönetimine duyulan tepkiydi.

19 Mart direnişiyle kendini net biçimde ortaya koyan “ekmek ve adalet” istemi, bu 1 Mayıs’ın da ortak keseniydi. 19 Mart direnişinin, sadece talepler bakımından değil, mücadele ruhu bakımından da 2025 1 Mayısı’nı belirlediğini söyleyebiliriz.

1 Mayıs öncesinde öngördüğümüz gibi, bu 1 Mayıs, 19 Mart’ta açığa çıkan öfke patlamasının devamı; aynı zamanda onu ileriye taşıyan bir gün oldu. Bunu en açık bir şekilde yıllardır 1 Mayıslara kapatılan Taksim Meydanı’nı özgürleştirme isteminde ve çabasında gördük.

Türkiye’de 1977’den bu yana 1 Mayıs’lar asıl olarak İstanbul ve Taksim üzerinde yoğunlaşmıştır. 2025 1 Mayısı’nda bu daha belirgindi. Elbette her ilde, hatta ilçelerde, köylerde kutlanan 1 Mayıs’ların hepsinin ayrı bir yeri vardır. Bu sene 1 Mayıs’ın her yerde daha kitlesel ve coşkulu geçtiğini söylemek mümkün. Bunun da 19 Mart direnişiyle doğrudan bağı var kuşkusuz.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de düşük ücretler ve çalışma koşulları, keza emeklilerin “ölüm sınırı”ndaki aylıkları öne çıkan sorunlardı. Bunlar 1 Mayıs öncesi de çeşitli eylemlerde ortaya konmuştu. Ama her yerde ve her alanda görülen adaletsizlik, ekonomik sorunların bile önüne geçebildi.

***

1 Mayıs ve Taksim, hemen her yıl üzerine konuşulan konudur. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama istemi belirtilir; fakat sonunda devletin izin verdiği yerde miting yapılır. Buna karşın Taksim’de kutlamakta ısrar edenler, Taksim çevresinde küçük gruplar şeklinde de olsa eylemlerini yaparlar.

Fakat bu yıl 19 Mart direnişinin simgesi haline gelen Saraçhane buluşmalarında Taksim ısrarı coşkulu biçimde dile getirildi. Özellikle üniversiteli gençler “Özgür bizi Taksim’e götür” sloganıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e zor anlar yaşatmış, sözler verdirmişti.

Elbette burjuva politikacılarının verdikleri sözlerin kıymeti harbiyesi yoktur. Kitle basıncını göstermesi açısından bir veridir sadece. CHP kolaylıkla sendikaların kararını öne sürerek bu sözünü çiğneyebildi. Bazı devrimci, demokrat kurumlar da sendikaların kararına uyarak “çoğunluk” hesabıyla Kadıköy’de bulunmayı tercih etti. Her tercih, bir vazgeçişti oysa.

DİSK’in söylediği gibi “ha Kadıköy, ha Taksim, önemli olan 1 Mayıs’ı kutlamak” ya da “her ikisi de aynı şekilde değerlidir” şeklinde eşitleyici bir yaklaşım doğru değildir. “Taksim 1 Mayıs Alanıdır” diyorsak -ki bunu artık Hak İş bile söylüyor- her yıl başka alanlarda 1 Mayıs kutlamaları yaparak Taksim’i kazanamayız! Sınıf mücadelesinin defalarca kanıtladığı gerçekler ortadayken, bu tür demagojilere başvurmak kendini kandırmaktır sadece.

***

1 Mayıs öncesinde, 19 Mart direnişinin de itilimiyle Taksim’e çıkma ihtimali çok yüksekti. Ve 1 Mayıs günü yaşananlar bunu pratik olarak da kanıtladı. Devlet de bunun farkındaydı. Onun için hem bugüne dek yasaklı ilan ettiği Kadıköy’e izin verdi; hem de Taksim ve çevresini diğer yıllardan çok daha geniş kapatarak ve daha fazla polis yığarak önlemler aldı. Buna rağmen Mecidiyeköy’ün neredeyse her sokağından bir grubun sloganlarla çıkışını önleyemedi. Polis nereye koşacağını, kimi engelleyeceğini şaşırdı. “Yaşasın 1 Mayıs, Biji Yek Gulan”, “1 Mayıs Alanı Taksim Meydanı”, “Alanlar Halka Kapatılamaz” sloganlarıyla inledi meydan saatlerce…

1 Mayıs’tan üç gün önceden başlayan gözaltılar, 1 Mayıs günü Taksim’e çıkmak isteyenlerle 500 kişiyi geçti. Eylemlere katılıp da gözaltına alınmayan veya eylem anına yetişemeyenlerle düşündüğümüzde, binlerce kişinin bu 1 Mayıs’ta Taksim için yollara döküldüğünü söyleyebiliriz. Hem de onca engele, yasağa, tehdide ve Kadıköy’ün cazibesine rağmen… Özellikle gençlerin Taksim’e çıkma istemi ve cesareti, gelecek adına umut vericiydi.

***

Sonuç olarak bu 1 Mayıs ülkemizde son yılların en kitlesel ve coşkulu 1 Mayısı oldu. Taksim’in meşruluğu arttı. Taksim’e çıkma iradesini ve cüretini ortaya koyanlar, üzerinde estirilen teröre, baskıya, gözaltılara rağmen çok yüksek bir morale sahiptiler. 1 Mayıs günü polis çemberi altında saatlerce slogan attılar, her çıkan grup polis saldırısına direndi ve her aşamada Taksim savunuldu.

Korku küçüldükçe zafer yakınlaşır! Bu 1 Mayıs, yıllardır işçi ve emekçilere kapatılan Taksim Meydanı’nın önünü büyük oranda açmıştır.

Diğer yandan 19 Mart direnişinin sönmediğini gösterdi. 19 Mart’tan farklı olarak 1 Mayıs’a damgasını vuran, komünist ve devrimcilerdi. 19 Mart’ı ileriye taşımanın da ancak devrimci bir önderlikle mümkün olacağını gösterdi. Komünist ve devrimciler, mücadeleye atılan yeni güçlerle buluştuğu oranda, bunu başarmak o kadar hızlı olacaktır. Bu 1 Mayıs, komünist ve devrimcilere özgüven aşılaması bakımından da fayda sağlamıştır.

***

2025 1 Mayısı, dünyada ve ülkemizde faşist-gerici rejimlere halkın tepkisini ortaya koyduğu bir gün oldu. Başta Filistin olmak üzere ezilen halklarla dayanışma içinde olduğunu ilan etti. Emperyalizme ve emperyalist savaşa karşı öfkesini haykırdı. Burjuvazinin azgın sömürüsü altında yaşamak istemediğini, buna direndiğini ve direneceğini ortaya koydu.

2025, ABD’de en somut haliyle görülen burjuvazinin devlet yönetiminde bizzat yer aldığı, adeta eski tip sömürgeciliğin hortlatıldığı, kendi kurallarını çiğneyen bir keyfilikle halkı yönetmeye kalktıkları bir dönemeç ise, 2025 1 Mayıs da işçi ve emekçilerin, ezilen halkların buna izin vermeyeceklerini, her yerde ve her biçimde direneceklerini haykırdıkları bir gün oldu.

İki sınıf bir kez daha en keskin haliyle karşı karşıyadır. Bu amansız kavgada zaferi yakınlaştırmak, örgütlü bir güç olmaktan geçiyor. 1 Mayıs’ta bir kez daha direnişçi bir güç olduğumuzu ortaya koyduk. Şimdi bunu örgütlülükle birleştirme zamanı…

Bunlara da bakabilirsiniz

Adana’da Mayıs şehitleri anması

Adana’da, Mayıs ayında katledilen devrimcileri anmak, katliamları protesto etmek ve Mayıs ayının aynı zamanda direngenliğini …

İşçi Emekçi Birliği, direnişteki işçileri ziyaret etti

İşçi Emekçi Birliği olarak 22 Mayıs günü Kocaeli-Çayırova ve Dilovası’da direniş ve grevde olan işçileri …

Mülakat mağduru öğretmenlerin direnişi sürüyor

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 25 Ekim 2024 tarihinde mülakat sonuçlarını açıklamasının ardından; eylemlerine başlayan mülakat mağduru …