Bu yıl Antakya’daki 1 Mayıs’ta Suriye’de yaşanan Alevi katliamı öne çıktı. Geçen yıllara göre kitlesel katılımda düşüş vardı, fakat devrimci gruplar coşkulu kortejleriyle alana geldiler.
Yunus Emre Parkı’nda saat 11.00′ de toplanan yürüyüş kolu, gecikmeli bir şekilde saat 12.30 da alana girdi. Son kortej ise, 13.30’da varabildi. En önde yürüyen DİSK ve KESK’in alandan hemen ayrılması ve kendileri dışında kimseye söz hakkı tanımayan tutumları tepki çekti.
Devrimci grupların ve siyasi partilerin pankart ve dövizlerinde 1 Mayıs olsa da, ortaklaşabildikleri en önemli gündem, Suriye’de süren ve dünyanın izlemekle yetindiği Alevi katliamıydı. Hatay’da yaşayan ve Suriye’de yakın akrabaları bulunan insanlar, özellikle deprem bölgesinde OHAL ilan edilerek, 6 Şubat’ta yalnız bırakılmanın, horlamanın, enkaz altından kurtarılabilecek iken kepçelerine, jeneratörlerine, enkaz kaldırmaya yarayacak ne varsa el koyulmasına karşı yaşadığı çaresizliği hatırlayarak; HTŞ ve uzantılarının aleni bir şekilde 37 köyü -kimi iddialara göre Türkiye’nin yardımıyla- yakmasından sonra, üstelik köyden kaçanları da sığındığı dağlarda, dağları ateşe vererek canlı canlı katletmesi, insanları dehşete düşürmüştü. BOP projesinde Suriye haritasında olduğu bilinen Antakya’nın insanının bu durumdan duyduğu endişe devam ediyor. İşte ne kadarının gerçeği yansıttığını bilmediğimiz bu haberlerin tepkisiyle 1 Mayıs’ta önemli bir kitle, sesini duyurmaya çalıştı. Nerdeyse TÖB-SEN’in dışında ana talep olarak kimsenin işlemediği bu konu, sloganlarda ortaklaştı.
Dikkat çeken diğer bir konu ise, depremzede belediye personeli Tahsin Nihadioğlu’nun başına gelenlerdi. Belediyenin çağırması üzerine, şehir dışından evine dönen ve evinden battaniye almak isteyen belediye işçisi Nihadioğlu, hırsızlık şüphesiyle kolluk kuvvetleri tarafından öldüresiye dövülmüştü. OHAL’in kendilerine tanıdığı imtiyazla pervasızca saldıran kolluk kuvvetlerinin elinden, aralarında Barış Atay’ın da olduğu depremzedeler onu kurtarmıştı. Ertesi gün bir televizyon kanalında canlı yayına çıkan Nihadioğlu, kendisine yapılan işkenceleri anlatmış, bunun üzerine Hatay Belediyesi “biz seni izne çıkaralım, burada yapacağın iş yok” diyerek göndermişti.
O da Antakya’dan ayrılmak üzere bir otobüse biniyor, yanlış yere gittiğini farkedince, Topboğazı Jandarma Karakolu’nun bulunduğu noktada iniyor. Karşıdan karşıya geçerken Koç Holdinge ait Otokoç servis aracının çarpması sonucu ağır yaralanıyor ve kaldırıldığı hastanede ölüyor. Bu olay 6 Şubat depreminden kısa bir süre sonra yaşandı. Yakınları dava açtılar, aradan iki yıl geçmesine rağmen “kamera kayıtlarına ulaşılamadı” denilerek dosya kapatıldı. Bunun üzerine Nihadioğlu ailesi, çeşitli eylemlerle sesini duyurmaya çalıştı. Ve 1 Mayıs’a da bu pankartla gelmek istediler. Belki de engellenmek istenen tek pankart bu oldu. Pankarta el koymaya çalışan polis, ailenin diretmesi üzerine vazgeçmek zorunda kaldı.
Nihadioğlu ailesinin öfkeli sesiyle birlikte, deprem döneminde “baraj patladı, kaçın” “sel geliyor, kaçın” naralarıyla, enkazın başında aç-susuz birlerinin hayatını kurtarmaya çalışan insanları panikleterek kaçırmaya çalışanları hatırladık. “Kepçe önce bu apartmanda çalışacak yoksa mazot vermem” diye tehdit edenleri hatırladık.
Devrimci demokrat gruplar 2023 1 Mayısında Dikmece köylülerinin el konulan mülklerine karşı direnişini taşımıştı kürsüye. O dönem PDD temsilcisinin tavrı ve diğer devrimci-demokrat kurumların tutumuyla bu gerçekleşmiş ve Dikmece direnişinde yer alan bir köylü kürsüden nasıl direndiklerini anlatmıştı. Bugün ise, DİSK ve KESK dışında kimseyi konuşturmadılar. Son olarak PDD’nin pankartını soran insanlar da oldu alanda. 1 Mayıs çalışması yaparken de karşılaştık bu sorularla.
Gün kavga günüdür! 1 Mayıs bugün! Öyle bir günde bizi arıyorsa dostlarımız, cevabı bırakalım Adnan Yücel versin:
Yaşanan günde aranmaz her şey / Öyle ezbere değil bu devinme / Gün olur vurulur şarkılar / Gün olur sevinçle dolar ezgiler / Çevrilir geçmişin tozlu yaprakları / Yığılır yıllar yıl üstüne / Devrilir yeniler eski üstüne / Hep aynı yol aynı uçurum serüveni / Her doğum yeni bir ölüm üstüne…/ Solan güllerin kökleri yine toprakta / Yine dimdik ve tomurcuğa durmakta…/ Bitmedi daha sürüyor o kavga / Ve sürecek / Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek…
Antakya’dan PDD okuru