Özgür Özel’e saldırının amacı ne olursa olsun TOPLUMSAL DİRENİŞ SÜRECEK!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder’in AKM’de yapılan anma töreninden çıkarken saldırıya uğradı. Kalabalığın içine karışan saldırgan, tören çıkışı Özgür Özel’in yüzüne şiddetli bir tokat atmayı başardı.

Bu durum, “güvenlik zaafiyeti” üzerine daha fazla durulmasına yol açtı. Özel’in korumalarına “halkla arama girmeyin” dediği için önüne geçmedikleri söylendi. Daha önemlisi, Özel’in makam arabasının AKM’nin garajına alınmadığı, polislerin buna izin vermediği öğrenildi. Özel, arabasına doğru yürürken saldırıya uğrayınca, bu işte bir kasıt olup olmadığına dair soru işaretleri doğdu. Emniyet Müdürlüğü ise, “otoparkın yeterli olmadığı” şeklinde bir açıklama yapmakla yetindi.

Saldırganın daha önce iki çocuğunu vahşice öldürdüğü, farklı suçlardan 3 sabıkası olduğu, buna rağmen “şartlı salıverilme”den yararlanıp serbest bırakıldığı anlaşıldı. Bir kez daha “hukuk” ve “adalet” kavramları tartışıldı.

4 Mayıs günü gerçekleşen saldırının ardından, saldırının amacı, saldırganın kimler tarafından yönlendirildiği, neyi hedefledikleri üzerine tartışmalar sürüyor.

 

“Toplumsal barış” mı?

Sırrı Süreyya Önder’in cenazesinin kaldırıldığı bir günde böyle bir saldırının gerçekleşmesi, birçok siyasetçi tarafından “toplumsal barışa saldırı” olarak nitelendirildi. Çünkü cenaze töreninde en çok vurgu yapılan konu “toplumsal barış” olmuştu. Hatta Pervin Buldan konuşmasında, Sırrı Süreyya Önder’in her kesim tarafından sahiplenmesine atıfta bulunarak, ölümüyle “toplumsal barışı” sağladığını iddia etti.

Bu sözlerden yaklaşık bir saat sonra AKM önünde yapılan saldırı, “toplumsal barış” diyenlere sıcağı sıcağına bir tekzip gibiydi. Saldırıyı düzenleyenler seçtikleri yer ve zamanla, belki de gerçekten bu süreci baltalamayı hedeflemiş olabilirlerdi.

Özgür Özel de saldırı sonrası yaptığı ilk açıklamasında, saldırının öne çıkartılıp Önder’in ve “toplumsal barış” atmosferinin gölgede kalmasına izin vermeyeceklerini, önceden planladıkları gibi cenazeye de katılacağını belirtti. Ardından Levent Barbaros Camisi’nde kılınan cenaze namazına katıldı. Özel’in saldırıdan hemen sonra cenaze törenine gitmesi, oradakiler tarafından alkışlarla karşılandı.

Aynı gün İstanbul CHP il merkezinde ve akşam saatlerinde Ankara’da CHP Genel Merkezi’nde kitleler toplandı. Özel buradaki konuşmalarında saldırının kendilerini yıldıramayacağını ifade etti. Ayrıca bu saldırının İmamoğlu ve İBB yöneticilerinin hapse atılmasından bağımsız olmadığını söyledi. İlk açıklamasından farklı olarak, CHP’ye yönelik saldırıların bir parçası olduğunu belirtti.

 

Resmi kınamalar ve “hukuk”

Saldırının ardından başta Erdoğan ve Bahçeli olmak üzere birçok parti başkanı ve bakanlardan geçmiş olsun ve kınama açıklamaları yapıldı. Özgür Özel ve bazı CHP’li yetkililer de bu kişilere teşekkür ettiler. Hatta Erdoğan’ın saldırıyı kınamasını öne çıkararak memnuniyetlerini bildirdiler.

Oysa Erdoğan saldırıdan birkaç gün önce, “bakalım daha kaç CHP’li cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda telef olup gidecek” demişti ve buna büyük bir tepki gösterilmişti. Erdoğan’ın bu sözlerini hatırlatarak, saldırının zeminini onun hazırlandığını söyleyenler de oldu.

Her zamanki gibi resmi ağızlardan, saldırgan hakkında “hukuk önünde cezasını çekecektir”, “adalet yerine getirilecektir” gibi kimsenin inanmadığı sözler sarfedildi. Adalet Bakanı, saldırganın serbest bırakılmasını “önceki infaz yasasından yararlanmış” diyerek, sanki 23 yıldır AKP yönetmiyormuş gibi, hiç üzerlerine almadı.

Saldırganın açığa çıkan kimliği, bu sözleri yalanlıyordu oysa. Saldırgan 2004 yılında, yani AKP döneminde iki çocuğunu vahşice katletmiş, 2020 yılında -yine AKP döneminde- “pandemi” bahanesiyle serbest bırakılmıştı. Üstelik iki kez müebbet cezasına çarpıtılmış olduğu halde…

Bu katiller, tecavüzcüler, uyuşturucu baronları serbest bırakılırken, siyasi suçlardan 30 yıldır yatanların tahliyeleri, “idare ve gözlem kurulu” tarafından sürekli ertelendi, erteleniyor. Devrimci tutsaklar “kuyu tipi” cezaevlerinde çürümeye terk ediliyor. Gezi’ye katılanlar, Demirtaş gibi siyasiler, yıllardır hapis tutuluyor. Kısa sürede serbest bırakılan katiller ise bu “cezasızlık” ortamında yeni suçlar işlemeye devam ediyorlar. Yanı sıra istihbarat örgütleri tarafından kullanılan ihbarcılar, “tetikçiler” haline geliyorlar…

Özel’e saldıran katilin de Hrant Dink’in katili Yasin Hayal ile cezaevi arkadaşı olduğu, yıllardır işsiz gezmesine rağmen bankada 380 bin parası olduğu ve Beyoğlu’nda bir otelde kaldığı ortaya çıktı. Her sabah saat 10’da otelden çıkıp gece yarısı döndüğü, aylardır telefonla aranmadığı veya aramaların silinmiş olabileceği söyleniyor. Bütün veriler, saldırganın devlet tarafından kullanılan bir piyon olduğunu gösteriyor. Buna rağmen (belki tam da bu nedenle) hiç araştırma yapılmadan iki gün içinde tutuklandı.

Hatırlanacaktır, 2019 yılında dönemin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na da Ankara-Çubuk’ta linç girişimi yapılmıştı. Oradaki saldırgan ise, “inek hırsızı” çıkmıştı. Saldırgana 1 yıl 5 ay gibi komik bir ceza verdiler, o ceza da “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararıyla işleme koyulmadı. Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde “yakın o evi” diye bağıran, arabasına büyük bir taş fırlatan kadına da aynı işlem yapıldı. Böylece hiçbiri hapis bile yatmadı. Hatta bazı MHP’li yetkililer, “inek hırsızı”nın elini öpmek için sıraya girmişlerdi.

Özgür Özel’e saldıran katilin durumu da farklı olmayacaktır. Zaten “gençleri sokağa çağırdığı için vurdum”, “önceden planlamadım, karşımda görünce öfkelendim” gibi – ezberletildiği belli olan- ifadelerle, mahkemenin vereceği cezayı şimdiden belirlemiştir. Bunu değiştirecek tek şey, sadece ve sadece kitlelerin tepkisi olacaktır.

 

Saldırının amacı

Asıl önemli olan soru; saldırıyı kimlerin organize ettiği ve bununla neyi amaçladıklarıdır. Yoksa bu tür olaylarda “tetikçi” olarak kullanılanlar, çoğunlukla adli suçlardan sabıkalı, psikopat kişiler çıkarlar. Daha doğru ifadeyle devletin “kirli” işleri için bu kişiler kullanılır.

O yüzden “tetikçi”nin kimliğinden ziyade arkasında kimlerin durduğu, kimlerin azmettirdiği önemlidir. Saldırı sırasında saldırganın “ben Osmanlı torunuyum” diye bağırması, bir mesaj olacağı gibi, dikkatleri farklı yöne çekme girişimi de olabilir.

AKP-MHP yönetiminin “Terörsüz Türkiye” adını verdikleri yeni “çözüm süreci”ne egemen kesimler içinde karşı olanların bulunduğu sır değil. Farklı emperyalist güçler ve işbirlikçileri arasındaki çıkar kavgası böyle zamanlarda daha da keskinleşir. Ümit Özdağ’ın tutuklanması da bununla bağlantılıdır. Ayrıca tam da Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreni sırasında saldırılması, “süreç”e karşı olan kesimler tarafından yaptırılmış olma ihtimalini arttırmaktadır.

Bununla birlikte, 19 Mart sonrası CHP’nin dozunu arttırdığı muhalefet tarzından AKP-MHP yönetiminin duyduğu rahatsızlık ortadadır. Erdoğan’ın “telef” sözü de bunun göstergelerinden biriydi. Keza Bahçeli, bu dönem DEM Parti ile ilişkilerini sıcak tutarken, CHP’yi hedefe çakmış durumda. Dolayısıyla bizzat AKP ya da MHP tarafından organize edilmesi de mümkündür. CHP’ye “ayar vermek”, yeniden ılımlı bir muhalefete çekmek için yaptırmış olabilirler.

Şu ya da bu burjuva kliğin farklı amaçlar güderek saldırıyı gerçekleştirmesi bir yana, bizi asıl ilgilendiren; bu tür saldırıların artan toplumsal muhalefeti demoralize etme, sindirme amacı taşımasıdır. 19 Mart’tan itibaren başta gençlik olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden yükselen eylemler, 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkma iradesiyle daha büyük bir direniş dalgasının gelmekte olduğunu gösterdi. Hangi klikten olursa olsun, egemenlerin en büyük korkusu yükselen bu toplumsal muhalefettir.

CHP ise yükselen muhalefeti bir yandan arkasına almaya çalışırken, bir yandan yatıştırmaya, kendi çizgisinde tutmaya çabalamaktadır. Mesela Özgür Özel, Saraçhane’de gençlere 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkacağı sözü vermişken, sendikaların kararını bahane ederek vazgeçmiş, CHP izinli Kadıköy 1 Mayısı’na sınırlı bir katılımla yetinmişti. Keza her hafta İstanbul’un bir ilçesinde, hafta sonu bir ilde yapılan mitingler, ülke genelinde yükselen ivmeyi düşürmek içindir. 19 Mart ve sonrası günlerde ülkenin dört bir yanında kitleler her gün sokağa çıkarken, şimdi yerellere sıkışmıştır.

 

Direniş büyüyerek sürecek

AKP-MHP yönetimi halka yönelik saldırılarını arttırarak, CHP ve düzen partileri ise, toplumsal muhalefeti sınırlamaya çalışarak yükselen direnişi durduramaz. Başta ekonomik koşullar olmak üzere işçi ve emekçilerin yaşadığı devasa sorunlar, bu direnişin durmak bir yana giderek yükseleceğini ortaya koydu. 2025 1 Mayısı bunun en açık göstergesi oldu.

Gerek 19 Mart, gerekse 1 Mayıs, yaşanan sorunlardan kurtuluşun, sandıktan değil sokaktan geçtiğini ve kitleler tarafından bunun giderek daha fazla kavrandığını, dillendirildiğini ortaya koydu. Kitleler her iki olayda da yasal sınırları aştı; yasaklara-engellere rağmen kendi belirlediği yerde ve biçimlerde eylem yapacağını gösterdi.

Sonuç olarak; Özgür Özel’e kimler hangi saiklerle saldırmış olursa olsun, yükselen muhalefeti durdurmayı başaramayacaklar! Çünkü günümüz koşulları Kılıçdaroğlu’na linç girişimindeki gibi değil. Özel’in başlangıçta olayı yatıştırmaya çalışmasına rağmen, tepkiler üzerine İstanbul’da ve Ankara’da toplanan kalabalıklar karşısında konuşmanın içeriğindeki değişiklik bile bunun göstergesi…

İçinde bulunulan koşullar düzen muhalefetini dahi daha radikal olmaya zorluyor. Devrimci hareketlerin içine düştüğü parlamentarizmden ve yasalcılıktan hızla çıkması gerekiyor. Yükselen halk hareketinin bastırılmasına veya CHP üzerinden ehlileştirilmesine olanak tanımamak, bu nesnel değişimi kavrayıp devrimci tarzda müdahaleyi zorunlu kılıyor.

Bunlara da bakabilirsiniz

1 Mayıs’ı ve Taksim’i kazandık! DİRENİŞİ ÖRGÜTLEME, BÜYÜTME ZAMANI!

1 Mayıs’ı geride bıraktık. Ama yankıları sürmeye devam ediyor. Komünist Enternasyonal’in 1889 yılında “işçi sınıfının …

2025 1 Mayısı: Reformizmin su yüzüne vurması

1 Mayıslar uzun süredir ülkemizde bir saflaşma süreci olarak cereyan ediyor. Bir başka ifadeyle varolan …

9 Mayıs 1945- Berlin’e kızıl bayrak çekildi

9 Mayıs 1945, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın resmen bittiği gündür. Birinci emperyalist savaştan yenik çıkan …