“Taksim’i zorlayan binlerce yürek…”

“ve cellat uyandı yatağında bir gece

tanrım dedi bu ne zor bilmece

öldükçe çoğalıyor adamlar

ben tükenmekteyim öldürdükçe” (Ataol Behramoğlu)

Bazı yollar vardır. Yürüdükçe anlaşılır kıymeti harbiyesi. Gördükleriniz sizi çoğaltır. Gördükleriniz sizi büyütür. Gördükleriniz sizi hüzünlendirir ya da coşkulandırır. Ve yolun sonuna geldiğinizde, başladığınız kişiden farklı bir kişisinizdir artık.

1 Mayıs 2025 birlik mücadele ve dayanışma gününün, takvimsel bir yolculukta, oldukça kritik bir noktaya denk gelmiş olması tam da bundandır işte. 2025 1 Mayısı bence, çok uzun bir süreden sonra işçilerin, emekçilerin, öğrencilerin, sokakları, meydanları, okulları, kampüsleri, fabrikaları arşınlamakta hız kazandığı bir tarih aralığına denk geldi. 

Ve 2013’ten itibaren “Taksim meydanı halkındır” diyerek verilen mücadelede, bu yıl “halkın”, yani emekçilerin, öğrencilerin, kadınların, devrimcilerin, demokratların meydanı oldu. Halka yasaklanan, kapatılan bir Taksim bugün değilse ne zaman adımlanacaktı?

Bu anlamıyla benim için 1 Mayıs günü, sabah 8.00’da metrobüse bindiğim andan itibaren, hiç tanımadığım ama birbirimize gülümseyerek baktığımız onlarca göz, günün sonunda çok daha anlam kazanacaktı.

Hepimizin bildiği, ortak bir aidiyet duygusuyla, birazdan -hiç tanışmasak da- tam da birazdan kolkola girmeye, birlikte gaz ya da tazyikli su yemeye, belki bir cop saldırısını birlikte karşılamaya hazır olduğumuzu söyleyen onlarca göz….

Mecidiyeköy’e vardığımızda, meydanda tek bir slogan sesini bekleyen yüzlerce insan vardı. Bir slogan atıldığında bir araya gelerek, pankartların arkasında barikata doğru yürüyen yüzlerce insan… Ve her saldırıda yeniden yeniden toplanarak yürüyüşe geçen yüzlerce adım… Toplamda yayana gelemese de o gün o barikatı zorlayan binlerce dirençli, iradeli ve bilinçli yürek…

1 Mayıs “birlik mücadele ve dayanışma” günü ilan edilen bir gün, tanımını daha iyi nasıl bulabilirdi ki başka? “O gün ben de oradaydım” demenin daha haklı, daha gururlu bir karşılığı nasıl olabilir ki başka?

Her bir pankart açıldığında, slogan seslerine doğru yürüyen ve arkasına siper olan o coşkun ve dirençli kalabalık, yine o sloganlar patladığında bir polis müdahalesini kadrajına yakalamak için koşuşturan onlarca gazeteci, yine o sloganı duyup, pankartı gören yüzlerce polisin öfkeli, saldırgan koşuşturması. Taksim 1 Mayıs iradesinin fotoğrafı olsa bu olurdu sanırım.

O gün oraya emek veren, o iradeyi gösteren, barikatı zorlayan ve tüm gözaltılarla beraber yine adliye önünde sloganlarla buluşan devrimci irade, bugün değilse de yarın, Taksim meydanını halkıyla buluşturacaktır elbet. 

Ve o gün geldiğinde, hep birlikte yılları bulan direnişlerin haklı gururuyla halaya duracağız.

Bunlara da bakabilirsiniz

1 Mayıs’ı ve Taksim’i kazandık! DİRENİŞİ ÖRGÜTLEME, BÜYÜTME ZAMANI!

1 Mayıs’ı geride bıraktık. Ama yankıları sürmeye devam ediyor. Komünist Enternasyonal’in 1889 yılında “işçi sınıfının …

2025 1 Mayısı: Reformizmin su yüzüne vurması

1 Mayıslar uzun süredir ülkemizde bir saflaşma süreci olarak cereyan ediyor. Bir başka ifadeyle varolan …

9 Mayıs 1945- Berlin’e kızıl bayrak çekildi

9 Mayıs 1945, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın resmen bittiği gündür. Birinci emperyalist savaştan yenik çıkan …