1 Mayıs’ı geride bıraktık. Ama yankıları sürmeye devam ediyor.
Komünist Enternasyonal’in 1889 yılında “işçi sınıfının birlik, dayanışma mücadele günü” ilan ettiği günden bu yana, 1 Mayıs tüm dünyada kutlanıyor. Dünya halkları, işçi ve emekçiler, ulusal, dinsel, mezhepsel farklılıkları bir yana bırakarak alanlara çıkıyor, ortak taleplerini haykırıyor.
Birbirinin tekrarıymış gibi görünse de, bu kutlamaların hiçbiri önceki ile aynı değildir. Her 1 Mayıs’ın ayrı bir dinamiği, ruhu vardır. İçinde bulunduğu dönemi, koşulları yansıttığı gibi, geleceğe dair önemli mesajlar verir.
2025 1 Mayısı da öyle oldu. Düşük ücretler işçi ve emekçilerin en temel sorunuydu. Onun için ücret talebi öne çıktı. Bu durum, dünyanın dört bir yanında çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaştığını gösteriyordu.
Siyasal yönden ise, ABD emperyalizmine ve İsrail Siyonizmine tepki öne çıktı. Filistin bayraklarıyla alanları dolduranlar, Filistin’le dayanışma mesajlarını ilettiler. Bu aynı zamanda emperyalist paylaşım savaşına tepkinin ifadesiydi. Kitleler ABD başta olmak üzere emperyalistlere ve savaşa karşı olduklarını belirttiler.
* * *
Ülkemizdeki 1 Mayıs gösterilerinde de gerek Filistin, gerekse savaş karşıtı slogan ve simgeler öne çıktı. Ama daha baskın olanı, AKP-MHP gerici-faşist yönetimine duyulan tepkiydi. Dünyada olduğu gibi düşük ücretler ve çalışma koşulları, keza emeklilerin “ölüm sınırı”ndaki aylıkları öne çıkan sorunlardı. Ama her yerde ve her alanda görülen adaletsizlik, ekonomik sorunların bile önüne geçebildi.
Bu 1 Mayıs, 19 Mart’ta açığa çıkan öfke patlamasının devamı; aynı zamanda onu ileriye taşıyan bir gün oldu. 19 Mart direnişinin sadece talepler bakımından değil, mücadele ruhu bakımından da 2025 1 Mayısı’nı belirlediğini söyleyebiliriz.
Bunu en açık haliyle yıllardır 1 Mayıslara kapatılan Taksim Meydanı’nı zaptetme isteminde ve çabasında gördük. Ayrıca hemen her yerde 1 Mayıs gösterileri daha kitlesel ve coşkulu geçti.
1 Mayıs’tan iki gün önce yapılan baskınlara, kitlesel gözaltılara, 1 Mayıs günü Taksim çevresinin geniş bir şekilde bariyerlerle çevrilmesine, onbinlerce polis yığınağına rağmen, binlerce insan Taksim’e çıkmak için yollara çıktı. Özellikle Mecidiyeköy’ün sokakları ve meydanı “1 Mayıs Alanı Taksim Meydanı”, “Meydanlar Halka Kapatılamaz” sloganlarıyla inledi. Polis nereye koşacağını, kimi durduracağını şaşırdı.
Taksim’e çıkma iradesini ve cüretini ortaya koyanlar, haklı olmanın verdiği yüksek bir morale sahiptiler. Polis çemberi altında saatlerce direndiler, slogan attılar. Hem meydanlarda, hem de gözaltında ve mahkemede Taksim’i ve 1 Mayıs’ı savundular.
Taksim çevresinde son yılların en kitlesel ve coşkulu 1 Mayısı yaşandı. Buna karşın Kadıköy ve Kartal’da yapılan yasal mitingler beklenen kitleselliğe ulaşmadığı gibi, coşkusuz ve sönük geçti.
Yıllardır “kitlesellik” gerekçesiyle icazetli alanlara gidenler, yine 30-40 bin kişiyi ancak toplayabildiler. Kitleler, bir tarafta Taksim için direnenler varken, icazetli alanlara gitmedi, götürülemedi.
İstanbul’da 1 Mayıs’ın tek alanının Taksim olduğu, 2025 1 Mayısı ile yeniden tescillendi. Ve Taksim’in önü açıldı.
Diğer yandan 19 Mart’la başlayan direniş ateşinin sönmediğini gösterdi. 19 Mart’tan farklı olarak 1 Mayıs’a damgasını vuran, komünist ve devrimcilerdi. 19 Mart’ı ileriye taşıyacak olan da, komünist ve devrimcilerin yeni güçlerle buluşmasıydı. 2025 1 Mayısı, bu yönde atılan büyük bir adım oldu.
* * *
2025, egemen sınıflar için de çok önemli bir yıldır.
Ekonomik ve siyasi kriz dünya çapında giderek derinleşiyor. Emperyalistlerin yaşadığı sıkışmayı en son ABD-Çin gümrük tarifeleri geriliminde, Hindistan ile Pakistan’ın savaşın eşiğine gelmelerinde, Suriye’nin devletsizleştirilmesinde, Filistin’in yokedilme çabasında görebiliyoruz.
ABD’de burjuvazi bizzat devlet yönetimine geliyor, eski tip sömürgecilik hortlatılıyor, kendi kurallarını çiğneyen bir keyfilikle halkı yönetmeye çalışıyorlar, başta Avrupa olmak üzere faşizm güç kazanıyor.
Bu koşullarda 2025 1 Mayısı’nın nasıl geçeceği çok önemliydi. Hem ülkemizde hem dünyada, işçi ve emekçiler, ezilen halklar emperyalizme ve faşizme karşı her yerde, her biçimde direneceklerini ortaya koydular. 2025 1 Mayısı, burjuvaziye iyi bir yanıt oldu.
İki sınıf bir kez daha en keskin haliyle karşı karşıya. Bu amansız kavgada zaferi yakınlaştırmak, örgütlü bir güç olmaktan geçiyor. 1 Mayıs’ta direnişçi bir güç olduğumuzu bir kez daha ortaya koyduk. Şimdi bunu örgütlülükle birleştirme zamanı…
1 Mayıs’ta yine gördük ki, örgütlü bir halkın karşısında hiç bir güç duramaz!… Doğada gelişen her patlama gibi toplumsal patlamalar da önündeki tüm engelleri yıka yıka ilerler… Yasaları, polisleri, mahkemeleri, halkın coşkun seli karşısında çaresiz bırakır…
2025 1 Mayısı, bize bu tabloyu resmetti. Önümüzdeki dönemin yükseliş yılları olacağının muştusunu verdi. Aynı zamanda büyük bir görev ve sorumluluk yükledi. Bunu üstleneceğiz ve başaracağız!..