Öğretmen atamalarının sınavla yapılması; cezaevlerindeki en büyük katliam olan “Hayata Dönüş Operasyonları”nın baş aktörlerinden Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün başında olduğu personel reformuyla ortaya çıktı. İlk kez 1999 yılında Devlet Memurluğu Sınavı (DMS) adı altında yapıldı. 2001 yılında sınavın adı Kurumlar İçin Merkezi Eleme Sınavı (KMS) oldu; ilk ve son kez uygulandı. 2002 yılından itibaren ise Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) olarak uygulanıyor.
Uygulandığı her yıl, sınav sorularının çalınmasıyla, atamalarda torpil ile gündeme gelen KPSS’ye, 2016 yılında OHAL kapsamında 668 sayılı KHK ile, sözlü mülakat da eklendi; böylece muhalif bir öğretmenin kamuda çalışması imkansız hale getirildi.
Özellikle eğitim alanında kadrolaşma, kendi ideolojisine uygun genç kuşaklar yetiştirme hedefini saklamayan AKP, OHAL sonrasında başlattığı sözlü mülakatlar ile bu alandaki en büyük adımı attı. Muhalif, sendikalı öğretmenlerin ihraç edilmesi ile boşalan kadroları, kendi yandaşları ile doldurdu ve ÇEDES, MESEM, son olarak “Maarif Modeli” gibi dinci-gerici uygulamaların önünü açtı.
Mülakatlarda görevli komisyonların değerlendirmeleri, hiçbir kritere uymadan, illere göre, hatta yan odaya göre bile değişim gösterebiliyor. Üstelik, matematik, Türkçe gibi temel branşlarda yapılacak atamalar, her geçen yıl biraz daha azaltılıyor; kontenjanlar çok sınırlı tutuluyor. Bu yıl da bir kez daha görüldü ki, kamuda öğretmen olabilmek için, AKP’nin kriterlerine uymak gerekiyor.
Mücadelede 220 gün
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 25 Ekim 2024 tarihinde mülakat sonuçlarını açıklamasının ardından, KPSS’de çok yüksek puanlar almasına ve kontenjan içinde yer almasına rağmen mülakatlarda elenen öğretmenler, yeni bir mücadele süreci başlattılar. Mülakat Mağduru Öğretmenler Platformu’nu kurarak, öfkelerini ve direnişlerini birleştirdiler; mücadeleyi daha sistemli hale getirdiler.
Geçen yaklaşık 8 aylık süre içinde, 1611 mülakat mağduru öğretmen arasından 300 öğretmen ek kontenjan ile atandı, geriye kalan 1300 öğretmenden 650’si dava açtı ve davası sonuçlanan 34 öğretmen, mülakatında maddi hata bulunduğu için yürütme durdurma kararı verilerek bakanlık tarafından tekrar mülakata alındı.
Mülakatlarda ciddi usulsüzlükler olduğunu bakanlığın da kabul ettiğini, ancak sorunu çözmek için herhangi bir adım atmadığını belirten öğretmenler, hem hukuki hem filli eylemler yoluyla haklarını arıyor.
Bulundukları illerin milli eğitim müdürlükleri önünde nöbet eylemleri şeklinde başlayan mücadeleleri, eğitim sendikaları ile ortak basın açıklamaları, Milli Eğitim Bakanlığı önünde kitlesel eylemler şeklinde devam ediyor.
Bu süre zarfında gerek basın açıklaması yapmak istedikleri için, gerekse Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile görüşme talep ettiklerinden birçok kez polis şiddetine maruz kaldılar. Buna rağmen mücadelelerinden vazgeçmiyorlar.
Eylemlerinin 188.gününde (11 Mayıs) Bakan Tekin’in de yeraldığı bir programa katıldılar. Mülakat ile hakkı gaspedilen bir öğretmen, 188 gündür beklediklerini, Yusuf Tekin’in öğretmenlerle yüzleşmek yerine algılarla kamuoyunu manipüle ettiğini, mülakat zulmünde acı çektiklerini ve çözüm beklediklerini söyledi. Bunun üzerine görevliler, öğretmeni alelacele salondan çıkardılar. Öğretmen salondan çıkarıldıktan sonra Bakan Tekin öğretmeni “megaloman ve terörle iltisaklı” olmakla itham ederek sabotaj ve ahlaksızlıkla suçladı.
Mağdur öğretmen, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şeref ve haysiyetine saldırı gerekçesiyle TCK 125.madde kapsamında yargılanmasını talep etti.
Mülakat Mağduru Öğretmenler Platformu, eylemlerinin 193. gününde de Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirerek Bakan Tekin’e şöyle seslendi: “Mülakat zulmüne karşı sürdürdüğümüz mücadelemiz 193’üncü gününde. Mahkemeler de bizden taraf olmaya başladı. Bugün Ankara 25. İdare Mahkemesi tarafından açıklanan 2 esas davada da mülakatların ve verilen puanların objektif kriterlere dayanmadığı ortaya çıkmıştır. Bunlar emsal teşkil edecek davalar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu kararları uygulamasını talep ediyoruz.”
Öğretmenler, eylemin 219. gününde (10 Haziran) yine Milli Eğitim Bakanlığı önündeydiler.
Platform adına yapılan açıklamada şunlar söylendi: “Seçimden önce mülakat kalkacak denilerek oy istendi. Seçimden sonra ise Bakan Yusuf Tekin ‘mülakat gibi mülakat yapacağım’ diye bir slogan uydurdu. Bu söylemden anlıyoruz ki, daha önceki mülakatlar düzgün yapılmamış. Ülkenin gençlerini intihara sürükleyen bu sistemin mimarı olarak sizi istifaya davet ediyoruz. Siz istifa etmedikçe öğretmenlerin sorunları çözülmeyecek, çünkü sorunun kaynağı bizzat sizsiniz.”