ABD’nin Los Angeles kentinde göçmenlere yönelik baskılar nedeniyle başlayan eylemler büyüyor. Trump eylemlere müdahale için orduyu da devreye soktu. Yerel kolluk güçlerinin yanısıra, kitleye saldırı için göreve çağrılan askeri personel sayısının 4 bin 800’e çıktığı belirtiliyor. Artan baskı ve saldırganlığa rağmen, Trump’ın göçmen politikalarına tepki büyüyor.
Göçmen düşmanlığının sonuçları
Los Angeles’de protestolar, 6 Haziran günü ICE’nin (ABD’de kaçak göçmenlere dönük operasyonlar düzenleyen kurum) şehir genelinde baskınlar düzenlemesinin ardından başladı. Sadece 6 Haziran günü 44 kişi, Haziran’ın ilk haftasında ise toplam 118 göçmen, bu baskınlarda gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında bir de sendika başkanının olması, ABD’deki sendika ve insan hakları örgütlerini de harekete geçirdi. New York, Washington, Boston gibi birçok eyalette eylemler yapıldı.
Gözaltına alınanların şehir merkezinde bir binada tutulduğu öğrenilince, binanın önünde protesto eylemleri başlatıldı. 7 Haziran günü protestolara katılanların sayısı 50 bini aşmıştı. Los Angeles’in Paramount semti, protestoların merkezi oldu. Göçmenler bu ırkçı politikalara karşı öfkeyle sokakları doldurdu. Ulusal Muhafızlar’ın bölgeye sevkedilmesi ve eylemcilere karşı biber gazı ve plastik mermi kullanması, öfkeyi daha da büyüttü. Yüzlerce gösterici Ulusal Muhafızları bölgelerinde istemediklerini belirterek Los Angeles’in merkezine girişi engelledi, otomobilleri ateşe verdi.
Los Angeles genel olarak göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Eylemlerin büyüdüğü Paramount semtinde oturanların yüzde 80’i Latin Amerika kökenli ve yüzde 36’sı ABD dışında doğmuş. Göçmenlerin kurduğu bu semt, Trump’ın göçmen karşıtı politikalarının da merkezi oldu.
Trump’ın son seçim kampanyasının merkezinde göçmen karşıtı politikalar ve söylemler yer almıştı. Sonrasında yaptığı düzenlemeler ve aldığı kararlarla, göçmen alımını durdurdu, zaten ülkeye giriş yapmış olanların ise sınırdışı koşullarını genişletti. Öyle ki, ABD’de oturum sahibi olan göçmenlerin bile önemli bir kısmı, yeni yasalar nedeniyle hak kaybı ile karşı karşıya kaldılar.
Eylemlerin başlangıç noktasında göçmenlerin uğradıkları baskı ve geleceğe dönük tehditlere duydukları öfke vardı. Ancak Trump’ın saldırganlığı olayları büyüten bir etki yaratıyor. Los Angeles polisi, başlangıçta protestoların “büyük ölçüde barışçıl” olduğunu, yerel kolluk güçlerinin bunu kolaylıkla kontrol altına alabileceğini belirtiyor; Kaliforniya eyalet valisinin itirazına rağmen Trump’ın orduyu devreye soktuğu görülüyor. Eylemlere müdahale konusunda yerel yönetim ile Trump arasındaki gerilim ve görüş ayrılığı öylesine büyüyor ki, Trump gazetecilere “Vali’nin tutuklanmasının harika olacağını” söylüyor. Yaşanan protestolar, ABD’nin kendi içindeki klik çatışmalarını da su yüzüne vuruyor.
Ulusal Muhafızlar, ABD yasasına göre “Birleşik Devletler hükümetine karşı isyan ve isyan tehlikesi” durumunda kullanılıyor. Kaliforniya Valisi ve Los Angeles Belediye Başkanı ilk günden itibaren “eylemlerin yerel olarak kontrol altına alınabileceğini” söylerken, Trump Ulusal Muhafızlar devreye girmezse “Los Angeles’in tamamen yokolacağını” ileri sürüyor. Ve eylemlerin 2. gününden itibaren Ulusal Muhafızları kente gönderiyor. Gönderilen askerlerin uyguladığı şiddet arttıkça, eylemlerin ülke geneline yayılması da hızlanıyor.
Bütün bu tartışmalar Trump’ın, ırkçı ve saldırgan göçmen politikalarına meşruiyet kazandırmak için, her şeyi yapabileceğini gösteriyor.
Trump yasakları artırıyor
ABD eski başkanı Joe Biden döneminde, sadece 2024 yılında 100 binden fazla mülteci ABD’ye kabul edilmişti. 2025 yılında ise, ABD’ye kabul edilmek için şartlı onay almış 120 bin mülteci, neredeyse uçağa binmelerine günler kala, Trump’ın mülteci programını durdurması nedeniyle ortada kaldı. Binden fazla üniversite öğrencisinin vizeleri iptal edildi; okulu bırakarak ülkelerine dönmek zorunda kaldılar. Ülke içindeki mültecilerin yakalanarak El Salvador’daki, işkence ile ünlü, CECOT adlı “mega hapishane”ye gönderildiği ortaya çıktı. Son olarak 5 Haziran günü 12 ülke vatandaşının ABD’ye girişine kesin yasak, 7 ülkenin vatandaşlarına ise kısıtlama getirildi.
Trump seçildiğinden bu yana, “milyonlarca kaçak göçmenin yasadışı biçimde ABD topraklarında yaşadığını” iddia ediyor; ülkedeki terörün ve şiddetin kaynağı olarak göçmenleri gösteriyor ve “ABD’yi daha güvenli hale getirmek” vaadiyle bu göçmenlere karşı politikalarını sertleştiriyor.