İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır!

Saldırıların ardı arkası kesilmiyor. AKP işbaşına geldiği günden bu yana kendine mutlaka bir “düşman” yarattı ve saldırıya geçti. Şimdi de CHP’ye saldırıyor. CHP’li belediyelere operasyon üzerine operasyon düzenliyor, gözaltına alıyor, tutukluyor; CHP kurultayına dava açıyor…

Böylece kendine rakip olacak bir adayı ve partiyi zayıflatmayı, gözden düşürmeyi hedefliyor. Halkın “seçme ve seçilme özgürlüğünü” gaspetme pahasına her tür saldırıyı mübah görüyor. Yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık en fazla AKP’li belediyelerde olmasına rağmen, rakiplerini bu şekilde suçlayarak itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu arada tutuklanan belediye başkanlarının yerine kayyum atıyor ya da AKP’li birini getiriyor.

Tüm bu saldırılar kitlelerin biriken öfkesini patlattı; 19 Mart-1 Mayıs eylemlilik sürecini yükseltti.

Halkın ayaklanması, AKP-MHP bloku kadar CHP gibi düzen partilerini de korkutuyor. CHP halkı arkasına almak için önce bu patlamadan yararlanmak istedi, fakat hep bir sınırda tutmaya, Saraçhane’nin dışına taşırmamaya çalıştı. Ardından haftalık mitinglerle rutin bir eylem hattı belirledi ve kitle hareketini geriye çekti. Böyle olunca AKP’nin saldırıları arttıkça arttı…

* * *

AKP’nin saldırıları tabi ki, CHP ile sınırlı değil. Her zaman olduğu gibi işçi ve emekçilere saldırıya devam ediyor. En büyük şiddet, halkı açlığa mahkum etmektir. Çalışanların ezici çoğunluğu asgari ücret ve civarında bir parayla geçinme savaşı veriyor. TÜİK bile, asgari ücretin yılbaşından Mayıs ayına kadar, yani 4 ay içinde 3 bin TL eridiğini açıkladı. Mayıs ayı itibarıyla asgari ücret 17 bine düşmüş durumda. Buna karşın Temmuz ayında “ara zam” istemine kulak tıkıyorlar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, “ara zammı konuşmak için erken” diyerek geçiştiriyor.

Aynı durum kamu işçilerinin TİS süreci için de geçerli. Türk-İş gibi sarı bir sendika bile bu gecikmeye tepki göstermek zorunda kaldı. Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, taleplerini 27 Şubat’ta hükümete sunduklarını, ama onlardan herhangi bir zam teklifi gelmediğini söyledi. Birçok işyerinde grev sürecine yaklaşıldığını hatırlattıktan sonra, Mayıs sonuna kadar süre verdi. Fakat Bakanlık Haziran ortasına kadar bir açıklama yapmış değil.

600 bin kamu işçisi, aileleriyle birlikte yaklaşık 3 milyon insan, bu sözleşmeyi bekliyor. Türk-İş ve Hak İş ortak taslak hazırlayıp sunmuşlar. Günlük en düşük ücretin 1800 TL’ye yükseltilmesini, ardından 2025’in ilk altı ayı için yüzde 50, diğer altı ay için yüzde 25 zam talep ediyorlar. Üzerine yüzde 10 refah payı verilmesini istiyorlar.

Sendikaların bu talepleri, kamu işçisinin son 20 yılda eriyen ücretlerini telafi etmekten çok uzak. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre, kamu işçilerinin ortalama ücretleri, 2002 yılında net asgari ücretin 5.49 katıydı. Son imzalanan 9 Mayıs 2023 tarihli protokol ile asgari ücretin 1.8 katına kadar geriledi. 2024 yılında ise yüksek enflasyon ve artan vergi yüküyle asgari ücretin 1.6 seviyesine düştü. Sendika yöneticileri kamuda ücretlerin 35 ila 40 bin TL arasında olduğunu söylüyor.

Oysa yine resmi rakamlara göre “yoksulluk sınırı” 80 bin TL’nin üzerinde. İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) yayımladığı son araştırmaya göre, İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, Mayıs ayında 91 bin 722 liraya yükseldi. Bu durumda işçiler yüzde 100 zam aldıkları koşullarda bile enflasyonun, vergilerin hızına yetişemiyor.

Onun için TİS’lerde sadece ücretlerin değil, çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek taleplerin ileri sürülmesi gerekiyor. Fakat sendikaların çoğu günümüzde “ücret sendikacılığı” bile yapmıyorlar. Patronlarla ve hükümetle işbirliği içinde asıl olarak kendi koltuklarını düşünüyorlar. Bunun son örneğini İzmir Belediye işçilerinin grevinde yaşadık, gördük.

* * *

İzmir Belediye grevi, birçok açıdan ibret vericidir. CHP’li belediye başkanı “grev kırıcı”lığını üstlenmekle kalmadı, “grev evde yapılır” diyerek grevden, işçi haklarından ne anladığını da ortaya koydu. Diğer yandan kendi mücadeleleriyle değil, belediye başkanlarının icazetiyle yetki alan sendikaların nasıl geri adım attığını, gerçekte işçinin patronu olan belediye başkanları karşısında nasıl süklüm-püklüm olduklarını, tehditlere boyun eğdiklerini gördük.

CHP, AKP, MHP vb… Sözkonusu işçi hakları olunca, düzen partileri arasında bir fark kalmıyor. Aynı şekilde işbirlikçi-uzlaşmacı sendikaların hepsi, sınıfın haklarını değil, kendi çıkarlarını düşünüyorlar ve öyle davranıyorlar.

Bu tablo, işçi sınıfının ne düzen partilerine ne de işbirlikçi-uzlaşmacı sendikalara bel bağlamaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. En başta “taban örgütleri”ni kurmaları ve sendika yönetimlerine devrimci-öncü işçileri getirmeleri gerekiyor.

* * *

Haziran ve Temmuz ayları işçi ve emekçiler açsından önemli kararların alınacağı aylar olacak. Asgari ücrete “ara zam”dan kamudaki TİS’lere kadar, kendilerini doğrudan etkileyecek bir süreç yaşanacak. Kamu TİS’leri “Çerçeve Protokolü” sadece 600 bin kamu işçisini ilgilendirmiyor. 4 milyon memur ve memur emeklisini, ardından metal sektöründe 160 bin işçi adına MESS ile yapılacak genel görüşmeyi belirliyor.

İşçi sınıfı, kaderini düzen partilerine, hükümete ve işbirlikçi sendikalara terkedemez. Üretimden gelen gücünü ortaya koymalı ve kendini dosta-düşmana hatırlatmalıdır.

15-16 Haziran’ları, Tariş, Tekel direnişlerini, Metal Fırtınası’nı yaratan Türkiye işçi sınıfı, tarihinden gelen birikimle bunu yapacak güçtedir. Yeter ki, kendine güvensin ve kendi örgütlerini kurarak harekete geçsin! Sadece ekmek için değil özgürlükler için de savaşsın!

Sınıfın ustalarının söylediği gibi, işçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır! Üstelik kendisiyle birlikte ezilen-sömürülen tüm kesimleri kurtaracaktır!

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmenlerin yürüyüşü başladı

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası; 25 Haziran’da İstanbul’dan Ankara’ya “Büyük Öğretmen Yürüyüşü”nü başlattı. Yürüyüş 1 Temmuz’da …

İEB, emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı eylem yaptı

İşçi Emekçi Birliği “Emperyalizmin ve siyonizmin saldırılarına geçit vermeyelim” şiarıyla, 24 Haziran günü Kadıköy’de eylem …

CHP Buca Belediyesi’nde grev kırıcılığına devam ediyor

Buca Belediyesi’nde Genel-İş 5 No’lu Şube’de örgütlü 1763 işçi; aylardır ödenmeyen ücretleri için 18 Haziran’da …