Soma ve Ermenek davaları sürerken MADENCİLER ÖLMEYE DEVAM EDİYOR

soma

Geçtiğimiz ay, Soma ve Ermenek katliamlarının davaları görüldü. 15 Haziran’da Soma’nın ikinci, Ermenek katliamının ilk duruşması yapıldı. Ama madendeki cinayetler sürmeye devam ediyordu. 2015 yılının ilk altı ayında 18 madenci daha yaşamını yitirdi.

 

Soma’da sağ kalan

madenciler cezalandırılıyor

Resmi rakamlara göre 301 madencinin katledildiği Soma’da, ilk duruşma 13 Nisan’da yapılmıştı. Davada tutuklu yargılanan 8 sanığın video konferans ile dinlenmesi ve mahkemeye getirilmemesi yönündeki karara aileler isyan edince, iki gün sonraya ertelenmişti. 15 Nisan’da görülen duruşmaya gelen sanıklar, ağız birliği etmişcesine katliamda ölmüş olan maden mühendisi Mehmet Efe’nin üzerine suçu atmıştı. Bu duruma madenci aileleri büyük bir tepki gösterdiler.

Diğer yandan 8’i tutuklu 45 sanığın içinde müfettişler de dahil hiçbir kamu görevlisi bulunmuyordu. Bir madenci eşinin söylediği gibi “mahkeme küçüklerle uğraşıyordu.” Ama diyorlardı “sıra gerçek sorumlulara da gelecek, gerekirse devlet yargılansın!”

15 Haziran’a ertelenen duruşmaya da aileler ve kitle örgütleri kitlesel biçimde katıldılar. Adliyeye doğru yürüyüşe geçen kitle, “Hırsız katil AKP”, “Soma’nın hesabı sorulacak” sloganlarıyla yürüdüler, “301 burada” diye bağırdılar.

Mahkemede, önceki duruşmada alınamayan sanık ifadeleri alındı. Ardından sanıklar arasında menfaat çatışması gerekçesiyle herbirine ayrı avukat atanması talebi kabul edildi ve sanıkların avukatlarını seçmesi için duruşma, bir gün sonraya ertelendi. İkinci oturumda ise, sanık avukatlarından bazıları istifa etti, sanıklar yeni avukat tutmak için süre istedi. Bunun üzerine duruşma 18 Ağustos’a ertelendi.

İkinci duruşmadan hemen önce katliamdan sağ kurtulan işçiler hakkında dava açıldığı öğrenildi. 10 işçi 6’şar yıl hapis istemiyle 1 Eylül tarihinde, hakim karşısına çıkacaktı. Gerekçe de, katliamdan 4 gün sonra kaybettikleri yakınlarının cenazelerini alamadıkları için, yol kapatarak eylem yapmaları… “Gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etmek” ve “mala kasten zarar vermek” suçlamasıyla yargılanacaklar.

Bunun dava başlamadan önce işçilere ve Soma halkına gözdağı vermek için yapıldığı açıktır. Katliam sonrası yükselen tepkiler üzerine 8 kişiyi tutuklamak zorunda kaldılar. Fakat ne İçişleri ne Enerji Bakanlığı ve müfettişlerinin yargılanmaları sözkonusu. Buna karşın katliamdan sağ kurtulanlar, cenazeleri için eylem yapmaktan yargılanıyorlar! Ayrıca Soma’da 30 yıldan bu yana öğretmenlik yapan Ayşegül Ersoy da katliam sonrasında protestolara katıldığı için, önce kınama cezasına çarptırılıyor, ardından Kırkağaç’taki bir okula sürülüyor. Burjuva hukukunun her zaman olduğu gibi işçilerden değil, patronlardan ve devletten yana olduğu bir kez daha görüldü.

Öte yandan Soma Kaymakamı Bahattin Atçı, adeta ödüllendirilcesine İstanbul Vali Yardımcılığı görevine atanıyor…

 

Ermenek’te ilk duruşma

Soma’dan sonra Ermenek’te gerçekleşen madenci katliamının ilk duruşması 15 Haziran’da başladı. Bu davada 3’ü tutuklu 16 kişi yargılanıyor. Dava başlamadan önce ölen işçilerin yakınları, “katiller” diye bağırıp tutuklu üç sanığın üzerine yürüdü. Madenci aileleri sanıkların davadan vazgeçmeleri için kendilerine para teklif edildiğini de belirttiler.

Duruşmada, sanıkların gülmesi ve suçu birbirine atması üzerine, madenci yakınları tepki gösterdi. Ailelerin tepkisi sırasında çıkan arbede sonrası bir süre duruşmaya ara verildi.

Maden ocağını suyun basması ile 18 işçinin yaşamını yitirdiği Ermenek’teki Has Şekerler’de daimi nezaretçi Cemil Karaca’nın müfettişlerin eski ocakta çalışıldığını görmemesi için çamurdan duvar ördürdüğü açığa çıktı. “Benim eski ocaktan haberim yoktu” diyen Karaca’nın bilgisayarından, eski ocağın adının yazılı olduğu imalat haritası çıktı. Ayrıca katliamdan önceki dört yıl içinde de aynı şekilde iki kez su baskınının gerçekleştiği belirlendi. Maden sahasının mesul müdürü Mehmet Zeybek ise, babasına ait eski ocağın varlığından haberdar olmadığını ileri sürdü.

Duruşmada ilk olarak sanıklardan Ermenek Cenne Linyit Kömür şirketinin sahibi Abdullah Özbey’in savunması alındı. Mahkeme başkanının sorusu üzerine Özbey, aylık gelirinin 100 bin lira olduğunu söyledi. Madencilere ise asgari ücret tutarındaki ücretler üç aydır ödenmiyordu.

Özbey’in ifadesinin ardından Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar, başağlığı dileyerek başlayınca, madenci yakınları sert tepki gösterdi. Uyar kendisinin çalışanları tarafından yanlış yönlendirildiğini iddia etti. Uyar gibi tüm sanıklar birbirlerini yalanlayan ifadeler verdiler ve suçu diğerlerinin üzerine attılar. Bilirkişi raporunda ise, katliama sebep olan su baskınının “kesinlikle doğal afet olmadığı” belirtiliyordu.

Katliamda yaşamını yitiren aileler, yaşadıkları korkunç durumu anlattılar. Oğlunu kaybeden Havva Yaman, “Bir avuç kömür kadar değeri yok muydu?” dedi. Bir diğeri, “3 aydır çocuklarımıza vermedikleri maaş paralarıyla o sondaj makinesini alsalarmış, hepsi yaşarmış” dedi. Madende eşini kaybeden Ayşe İlhan ise, 18 madencinin hayatını kaybettiği sırada yemek yediğini belirterek, hakime “öğlen ara verince bu salonda mı yemek yiyorsunuz hakim bey?” diye sordu. Katliamda oğlunu kaybeden Mustafa Gürses, oğlunun kazanın olacağını farkettiğini belirterek “Oğlumun sezdiği felaketi mühendisler nasıl ön görememiş?” dedi.

Müdahil avukatlar, tutuksuz sanıkların da tutuklanması gerektiğini belirttiler. Tedbir alınmadan maden faaliyetine devam edildiğini belirterek, sanıkların taksir ile değil olası kast ile ölümlerden sorumlu tutulmasını istediler. Mahkeme, tutuklu 3 sanığın tutukluluk halinin devamına, tutuksuz sanık Yavuz Özsoy’un tutuklanmasına karar verdi. Bir sonraki duruşmayı 7 Temmuz’a attı.

 

Katliamlara davetiye çıkarılıyor

Türkiye, işçi cinayetlerinde rekor kırmaya devam ediyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 2015 yılının ilk altı ayında en az 794 kişinin öldüğünü açıkladı. DİSK’e bağlı Dev Maden Sen yaptığı açıklamada, AKP’nin işbaşına geldiğinde çalışma gününe oranla işçi ölüm sayısı günlük ortalama 2.8 iken, 2014 sonu itibariyle 3.8’e ulaştığını bildirdi. İş cinayetinde yılda ölenlerin sayısını da 878’den 1264’e çıktı. Bunlar sigortalı, kayıtlı işçiler. Kayıt dışı olan ve patronlar tarafından üstü örtülen iş cinayetlerinin sayısı ise bilinmiyor.

AKP hükümeti çıkardığı bir yasayla, iş güvenliğini, iş güvenliği eğitimini ve denetimini Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri’ne (OSGB) yani özel şirketlere devretti. Ve geçtiğimiz günlerde madenlerde gıda mühendislerinin çalıştığı ortaya çıktı. Sayıştay Başkanlığı’na bağlı denetçiler, Soma madenlerinin de bağlı olduğu Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü’ne maden ocaklarını denetlemesi için gıda mühendisini görevlendirdiği tespit etti. Müdürlüğün, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili işlerinin tamamını 2013 yılında hükümet yanlısı bir iş güvenliği şirketine verdiği, şirketin de maden mühendisi yerine, bir gıda mühendisini “iş güvenliği uzmanı” olarak gönderdiği anlaşıldı.

Nereden tutulsa elinde kalan bu keşmekeş içinde, işçiler madenlerde, inşaatlarda, yollarda ölmeye devam ediyor. Mahkemeler, katilleri değil, bu katliama tepki gösterenleri tutukluyor, cezalandırıyor. Ancak ciddi bir direniş yaşandığında, en azından bazılarını yargılamak zorunda kalıyorlar. Devrimci-demokrat avukatların çabaları, ailelerin tepkileri, kitle örgütlerinin davaların peşine düşmesi sonucunda, bazı gerçekler ortaya dökülüyor. Herşeye rağmen mahkemelerin üzerinde basınç oluşturmak önem kazanıyor.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …