1 Mayıs’la ilgili ilk toplantılar “İşçi-emekçi birliği”nde yapıldı. Bizim de oluşmasında katkı verdiğimiz bu birlik, Mart ayında 1 Mayıs’ı gündemine aldı ve diğer kurumlara da çağrı yaptı. Sendikalardan önce Birlik adına çağrı yapılması ve 1 Mayıs politikasının belirlenmesi önemliydi. Fakat ilk toplantılardan itibaren birlik bileşenlerinin ezici çoğunluğu “kitlesellik” vurgusuyla yasal miting yapılması gerektiğini söylediler. Açıkça “önceliğimiz kitlesellik, Taksim değil” diyenler oldu.
PDD olarak kitlesellikle militanlığın karşı karşıya konulmasını yanlış bulduğumuzu belirttik ve bugüne dek en kitlesel 1 Mayısların Taksim’de geçtiğini hatırlattık. Başlangıçta herhangi bir yer belirtilmeden 1 Mayıs faaliyetlerine başlanması gerektiğinde hemfikir olundu. Ardından yeni katılan kurumlarla birlikte “İstanbul 1 Mayıs Platformu” oluşturuldu ve 29 Mart’ta bir deklarasyon yayınlandı. Deklarasyonda kitleler “Tarihsel ve sınıfsal özüne uygun, kitlesel, coşkulu 1 Mayıs’ı örgütlemeye” çağrıldı. Bizim de katkılarımızla metinde Taksim yer aldı. “Sadece memleketin değil, tüm dünyanın en kitlesel 1 Mayıs gösterilerinin adresi olan Taksim 1 Mayıs Alanı’dır. Taksim üzerindeki her türlü yasak keyfi ve gayrimeşrudur, derhal kaldırılmalıdır” dendi.
DİSK’in Başkanlar Kurulu toplantısında “1 Mayıs Taksim’de kutlansın” kararı çıkınca (30 Mart), bunun değerlendirmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini söyledik. Genel eğilim DİSK’in Taksim kararının göstermelik olduğu şeklindeydi. DİSK göstermelik yapabilirdi ama devrimci kurumların Taksim’de ısrar etmediği koşullarda bundan vazgeçmesi çok daha kolay olacaktı. Nitekim DİSK’in çağrısıyla Nisan’ın ilk haftasında yapılan geniş toplantıda, önceki yılların tam tersi bir tablo oluştu. Bir çok kurum “bir an önce Taksim dışında miting -Maltepe veya Yenikapı- yeri belirlenmeli” diyerek DİSK üzerinde baskı kuruyordu. Geçtik Taksim’i, başka bir miting alanının (Kadıköy, Saraçhane vb.) adını bile duymak istemiyorlar, Maltepe’ye hangi koldan nasıl girileceğini tartışıyorlardı. Taksim’de olmasını isteyenler bir elin parmaklarını geçmiyordu. Orada bir kez daha neden Taksim’de olmak gerektiğini anlattık.
DİSK, Taksim için vali ile görüştüklerini en azından onun sonucunu beklemek gerektiğini söyleyerek, o toplantıda “Maltepe” kararının çıkmasını öteledi. Ama iki gün sonra yaptıkları açıklamada “her yerde olacağız” gibi yuvarlak sözlerle Taksim’den vazgeçtiklerini duyurdular. Maltepe’de olacaklarını da KESK açıkladı. (8 Nisan) İşçi-Emekçi Biriliği’nin görüşü de bu doğrultudaydı zaten. Sözlü yazılı açıklamalarda, bildirilerde Taksim’in adı bile geçmiyordu artık.
Bu tablo üzerine 1 Mayıs politikası konusunda ayrıştığımızı, 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağımızı, dolayısıyla “Birlik”in 1 Mayıs faaliyetlerine katılmayacağımızı bildirdik. Elbette bu, “Birlik”ten ayrılmak anlamına gelmiyordu, ancak 1 Mayıs’ta yollarımız ayrılmıştı. Maltepe’de olacakları kesinleştiği ve bu doğrultuda açıklamaların yapıldığı tarihten itibaren, “Birlik”in faaliyetlerine katılmadık ve kendi bağımsız faaliyetlerimize odaklandık. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenlerle birlikte hareket etmenin zeminini de aradık, bu da gerçekleşmeyince, 1 Mayıs günü Taksim civarında üç ayrı noktaya pankart astık, sloganlarımızı haykırdık.
Taksim’in “1 Mayıs Alanı” olduğu gerçeği unutturulmuyorsa, bunu yarım ağız söyleyenlerin değil, tüm engellere rağmen 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenlerin, o doğrultuda çaba gösterenlerin sayesindedir. 2022 1 Mayısı’na da damgasını vuran, icazetli Maltepe mitingi değil, Taksim’e yönelen grupların ısrarı ve direnişi olmuştur.