Adnan Yücel devrimin şairidir!

Faşist MHP’nin başkanı Devlet Bahçeli, Sivas’taki mitingde Adnan Yücel’in şiirini okumuş. Üstelik okuduğu dizelerin Pir Sultan Abdal’a ait olduğunu zannederek…

Faşizm insana, insani değerlerin üretimine düşmandır. Buna rağmen kendilerini kitlelere iyi göstermek, kitle desteğini almak istedikleri zamanlarda, devrimci kültür ve sanatın ürünlerini kullanmaktan çekinmez, utanmazlar. Geçmişte de 12 Eylül faşizminin katlettiği Erdal Eren’in mektubunu, “sevdalınız komünisttir” diyen Nazım’ın şiirlerini okumaya, bunlardan faydalanmaya çalışan karşı-devrimin sözcüleri olmuştu. İnsanlık düşmanı bu faşistler, okudukları şiirlerle, kendilerini aklayacaklarını düşünmüşlerdi.

Şimdi de Bahçeli aynı yola girmeye çalışıyor. Üstelik devrimci-demokratlara, aydın ve sanatçılara dönük katliamları gerçekleştirdikleri Sivas’ta… Daha Madımak’ın külleri halen tütüyorken… Katilleri koruyup kollamaya, hatta katliamı meşru göstermeye devam ederken…

Utanmadan Pir Sultan Abdal’ın adını ağzına almaya kalkıyor faşist Bahçeli. O Pir Sultan ki, ne padişahtan ne Hızır Paşa’dan korkmuş; “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyerek halkın sesi, direnişin sözü olmuş…

Bahçeli bununla da yetinmemiş bir de Adnan Yücel’in şiirini okumuş! “Bin kez budadılar körpe dallarımızı” bölümünü okurken, kendi partisindeki iç mücadelede aldığı yenilgileri, İyi Parti karşısında kaybettiği mevzileri anlatmaya çalışmış. Oysa o şiir, 12 Eylül faşizminin en vahşi saldırılarına karşı komünist ve devrimcilerin direniş destanlarını anlatır.

“bin kez budadılar körpe dallarımızı

bin kez kırdılar.

yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz

bin kez korkuya boğdular zamanı

bin kez ölümlediler

yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

sözleri, 12 Eylül yıllarının en vahşi saldırılarına, işkencelerine, katliamlarına rağmen, inançlarından asla vazgeçmeyenleri anlatır.

 

“Saraylar saltanatlar çöker

kan susar birgün

zulüm biter.

menekşeler de açılır üstümüzde

leylaklar da güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler…”

sözleri hiçbir koşul altında boyun eğmemeyi, ölümü göze alan bir direnmeyi; ancak böyle bir direnişin sarayların saltanatından daha güçlü ve daha kalıcı olacağını söyler.

“ey her şey bitti diyenler

korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.

ne kırlarda direnen çiçekler

ne kentlerde devleşen öfkeler

henüz elveda demediler.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”

sözleri, sınıf mücadelesinin zaferinden umudu kesmemeyi anlatır. Yenilgi ne kadar büyük olursa olsun teslim olmamak gerektiğini, 12 Eylül’ün en vahşi saldırılarına karşı direnişin devam ettiğini söyler.

“Bir bir çekilirken teslim bayrakları

Ve kaçmalarla uzarken

Göçmelerle tozarken Avrupa yolları

Durdu bir avuç yiğit

Bir tutam kır çiçeği

Ölüm dediğiniz de ne ki

Gözümüzde hainler kadar küçük

Ve zafere inancımız

Ölümsüzleşen ölümler kadar büyük

Onlar ki bir ayrıkotu tarlasında

Bir tutam çiçektiler

Binlerce ihanet çirkinliğinde

Bir avuç direnci güzellediler

Hiç bir şey bitmemişti daha

Gülerek girdiler zulüm tufanına

Ölerek girdiler

Ve en dayanılmazında tufanların

Adlarını bile söylemediler”

Bir bütün olarak Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiiri, 12 Eylül faşizmine karşı direnen ‘İhtilalci Komünistler’in anlatısıdır. Onların militan mücadele hattı, işkencede direnişleri; birileri akın akın yurtdışına kaçarken ülkede kalıp mülteciliğe meydan okuyuşları, cezaevlerinde teslim olmayışları, mahkemelerde “yargılayan savunma”ları, tasfiyeciliğe karşı devrimci duruşları üzerinedir bu şiirler. En karanlık dönemde bile mücadele etmenin, tek başına kalınsa bile boyun eğmemenin tanımıdır İhtilalciler’in yaşamöyküsü; Adnan Yücel, bu öyküyü destansı bir şiire çevirmiştir. “Gelenek tohumu” adlı şiirinde 12 Eylül’e sıkılan “ilk kurşun” Osman Yaşar Yoldaşcan’ı, “Kutup Yıldızı” şiirinde ’84 Ölüm Orucu’nda şehit düşen M. Fatih Öktülmüş’ü, “Direnç Çiçeği”nde aynı eylemde bilincini yitiren Aysel Zehir’i, “Çukurova Çeşitlemesi”nde, Çukurova’da şehit düşen komünist ve devrimcileri anlatır. Onun içindir ki, “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiirinin çok güzel olduğunu söyleyenlere, “yazana değil, yazdırana bakacaksın” demiştir.

Adnan Yücel kavganın, devrimin şairidir; devrim ve sosyalizm için dövüşenlerin, bu uğurda şehit düşenlerin şairidir.

Onu çok erken bir vakitte, 24 Temmuz 2002’de kaybettik. Yazdığı şiirler ise ölümsüzleşti, devrimci edebiyatın en önemli eserleri arasında hakettiği yeri aldı.

Hiçbir faşist, hiçbir eli kanlı katil, bu şiirleri de, bu şairleri de ağzına alarak kirletemez; bu şiirlerin devrimci özünü unutturamaz.

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …