“Beraber savunduk beraber inşa ediyoruz” sloganıyla SGDF’nin başlattığı kampanya kapsamında Kobane’ye gitmek için yola çıkan gruba, 20 Temmuz’da Suruç’ta canlı bomba saldırısı yapıldı. Saldırı sırasında 31 kişi öldü, onlarcası yaralandı. Ağır yaralanan iki genç, daha sonra şehit düşünce, Suruç’ta katledilenlerin sayısı 33’e yükseldi.
Urfa Suruç’taki Amara Kültür Merkezi’nde açıklama yapılırken yaşandı bu korkunç patlama. Saldırı, Kürt halkının Rojava’da savaşarak elde ettiği kazanımlarına, halkların dayanışmayı büyütmesine yönelikti. Devlet erkanı, tıpkı Reyhanlı patlamasında olduğu gibi “sorumlulardan hesap soracağız” diyerek sorumluluklarını gizlemeye çalıştılar. Oysa kendini patlatan canlı bomba, birkaç hafta önce gözaltına alınmış ve serbest bırakılmış bir IŞİD’çiydi. Urfa Valisi, henüz birkaç hafta önce “Urfa’da IŞİD var mı?” diye soran gazetecileri gözaltına aldırmıştı. Türkiye’nin IŞİD’i desteklediği, Türk sınırlarından istedikleri gibi girip çıktıkları, tırlarda IŞİD’e silah gönderildiği kanıtlarıyla ortaya çıkmıştı. Buna rağmen yalan söylemeye devam ettiler.
Suruç’taki patlamanın ardından devlet, yaralıları hastaneye yetiştirmek yerine, yardıma gelen kitleye saldırdı, ambulansların gelmesini geciktirdi. Adeta ölümlerin artması için çaba sarfetti.
Suruç katliamının ardından kitleler sokaklara döküldü. İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Adana, Hatay, Mersin, Eskişehir, Samsun, Kocaeli, Dersim başta olmak üzere birçok yerde gösteriler ve eylemler örgütlendi. Eylemlerin birçoğuna polis saldırdı, onlarca kişi gözaltına alındı. Devlet kitlelerin hesap sormasına da tahammül edemedi. Eylem yapanları “provokasyon”la suçladı.
İstanbul’daki eylem saat 19.00’da Taksim Tünel’de başladı. Birçok kurumun çağrısıyla yapılan eylemde PDD okurlarının da içinde yer aldığı onbinler, sloganlarla Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Galatasaray’da yapılan basın açıklamasında, IŞİD’in örgütlenmesinde Türk devletinin rolünün büyük olduğu ve bu katliamdan sorumlu oldukları belirtildi. Sorumlular yargılanıncaya kadar sokaklarda olunacağı söylendi.
Basın açıklamasının bitmesinin ardından, polis kitleye gaz bombaları ve plastik mermiyle saldırdı. Kitle de taş ve havai fişeklerle karşılık verdi ve ara sokaklara dağıldı. Aynı gün İzmir’deki eyleme de saldırı gerçekleşti. İstanbul’da Gazi Mahallesi, Nurteye, Okmeydanı, Sarıgazi, 1 Mayıs, Gülsuyu ve İkitelli mahallelerinde yürüyüşler ve eylemler yapıldı. Gazi, Okmeydanı ve Nurtepe’de eylemlere polis saldırdı. Kitle sokaklara barikatlar kurarak saatlerce direndi.
Katliamda ölenlerin cenazeleri, kitlesel bir katılımla defnedildi. Kürdistan illerindeki törenlere onbinlerce kişi katıldı. Cenazelerin ardından çatışmalar yaşandı. İstanbul, Bursa, Ordu, Dersim, Trabzon’da cenazeler 22 Temmuz’da kaldırıldı. İstanbul’da Gülsuyu, Ümraniye, Kadıköy ve Gazi’de törenler yapıldı. Törenlere devrimci yapılar ve partiler de katıldılar.