Asgari ücret belirlendi: SEFALETE DEVAM

2023’ün ikinci yarısından itibaren geçerli olacak asgari ücret zammı belirlendi. Yüzde 34’lük bir artışla 11 bin 402 TL oldu. Ardından Türk-İş, açlık ve yoksulluk sınırlarını açıkladı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı, Haziran ayında 10 bin 373 TL’ye, yoksulluk sınırı 33 bin 788 TL’ye yükseldi.

Belirlenen asgari ücret, şimdilik açlık sınırının üzerinde gözükse de bir-iki ay içerisinde altına düşeceği belli. Yükselen döviz kuru ve enflasyon bunu gösteriyor zaten. 20 Haziran’da belirlenen asgari ücret 483 dolara denk gelirken, sadece on gün sonra 452 dolara düştü.

Asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin asgari geçimi demek. Fakat bırakalım 4 kişilik bir aileyi bir kişi dahi geçinemez. Milyonlarca işçi ve ailesi, hayatta kalma mücadelesi veriyor.

 

Asgari ücret ortalama ücret oldu

Asgari ücret işçi sınıfının bedeller ödeyerek kazandığı bir alt taban ücretidir. Sendikası ve sosyal hakları olmayan işçilerin, patronların keyfine göre ücret belirlemesinin veya bedava çalıştırmasının önünü almanın ölçüsüdür. Toplu iş sözleşmesinden yoksun işçiler asgari ücrette tabi tutulur. Bu yönüyle kazanılan haklardan biridir.

İşçi sınıfının devrimci mücadelesinin gerilemesiyle, diğer haklar gibi asgari ücret de sürekli geriledi. Dahası ülkemizde kalifiye işçilerin ve TİS hakkından yaralanan işçilerin ücretlerinin düşürülmesi, sosyal haklardan yoksun bırakılması sonucunda, asgari ücret “ortalama ücret” haline geldi. AB ülkelerinde yüzde 4 civarında asgari ücretli varken, ülkemizde bu oran yüzde 50’ye ulaştı.

Bir ülkede asgari ücretlinin çok olması o ülkede ücretlerin çok düşük olduğunu gösterir. İkincisi örgütsüz oluşunu; sendikalı ve TİS hakkından yaralanan işçilerin ne denli az olduğunu…

 

Tespit komisyonu aldatmacası

Asgari ücret sözde tarafsız “tespit komisyonu” tarafından belirleniyor. Beş patron, beş hükümet, beş işçi sınıfı temsilcisinde oluşan “tespit komisyonu” gerçekte tamamen patronların çıkarını koruyor. Patron ve hükümet temsilcilerinin tarafı açık zaten. İşçileri temsilen masaya oturan Türk-İş’in de işçiden çok patronlara hizmet ettiği sır değil. Sendika ağaları işçileri temsil edemez ve sınıfın çıkarını savunamazlar.

Komisyon toplantıları, tiyatrodan farksız. İşçilere “görüşüyoruz, pazarlık yapıyoruz” görüntüsü vermek için toplanıyor. Ne oranda zam yapılacağı önceden belli olduğu halde göstermelik turlar yapılıyor.

 

Patronlara hazineden kıyak

Açlık sınırının altında asgari ücret zammı bile patronlara çok göründü. Azami karlarından bir gıdım bile düşüş istemiyorlar. Devlet de patronlara teşviki sürdürüyor. Daha önce bir asgari ücretli için verilen 400 liralık teşviki, 500 liraya çıkardı. İŞKUR üzerinden yapılan işçi alımlarında işçi maliyetleri işsizlik fonudan karşılanıyor. Sigorta primlerinin bir kısmı hazineden karşılanıyor. Hazineden ve işsizlik fonundan karşılanması, işçinin bir cebine koyup diğerinden alınması demek. Çünkü hazine, işçi ve emekçinin vergilerinden oluşuyor. Patronlara sık sık getirilen vergi afları da cabası…

Bütün bu kıyaklara ve teşviklere rağmen patronlar, “maliyetlerimiz arttı” diyerek, daha düşük ücret verilmesini istiyorlar, daha fazla hazine yardımı bekliyorlar.

 

İnsanca yaşanacak ücret

örgütlü mücadeleyle gerçekleşir

“İşçi sınıfı örgütlüyse herşeydir, örgütsüzse bir hiçbir şey” demiş ustalar.

Türkiye işçi sınıfı da örgülü olduğu dönemlerde birçok kazanıma sahipti. Komünist ve devrimcilerle bağı daha güçlü ve ezici çoğunluğu sendikalarda örgütlüyken, ücretlerini de militan eylemleriyle belirliyordu. Önemli haklara sahiptiler ve ücretleri yüksekti, asgari ücret de ortalama ücret değildi. Asgari ücret hiçbir zaman açlık sınırının altına düşmemişti.

Asgari ücretin en azından “yoksulluk sınırında” olması, işçi sınıfının örgütlü bir güçle sokaklara inmesiyle olacaktır. Keza ortalama ücret olmaktan çıkması da, sendikalarda örgütlenmesiyle, sendikaların işçi haklarına sahip çıkmasıyla mümkündür. TİS hakkından yaralanan işçilerinin sayısının artması, asgari ücretli sayısının azalması anlamına gelir.

Asgari ücretteki yükseliş, emekli ve işsizlik maaşlarının, 65 yaş maaş alanların, staj görenlerin ücretlerinin yükselmesini beraberinde getirir. Yanı sıra sendikalı işçi ve kamu emekçisinin maaşlarının yükselmesini de etkiler.

O zaman işçi sınıfı bu sefalet ücretine razı olmamalı, vergiden muaf insanca yaşanılabilecek bir asgari ücret için örgütlenmeli ve mücadele etmelidir.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …