Yasakçı tutumlar birleşik mücadeleye zarar verir

Sol Parti, 19 Ağustos Cumartesi günü Artvin-Şavşat’ta “zamlar ve hayat pahalılığı” temalı bir miting yapacağını duyurdu. PDD okurları olarak, partinin hem ileri gelenleri, hem de bizzat ilçe başkanı tarafından “hem bireysel, hem de kurumsal” ibareleri kullanılarak davet edildik. Biz de katılıp destek vereceğimizi bildirdik. “Şavşat’ın devrimci demokrat güçleri tarafından birlikte örgütlenseydi daha iyi olurdu” şeklinde görüşümüzü de ifade ettik.

Bölgedeki arkadaşlar, birlikte yapmanın tüm güçleri katma fikrinin doğru olduğunu, ancak bu mitingin kendileri açısından bölgesel bir mitinge dönüştüğünü bildirdiler. Önümüzdeki süreçte olabilecek eylem ve kampanyaları birlikte yapabileceğimizi söyleyerek davetlerini yinelediler. Ayrıca mitingi bildirmekte geç kaldıklarından dolayı özür dilediler.

Biz bu görüşme öncesinde de mitinge destek vermeyi düşünüyorduk, ilişkilerimizi bu yönde bilgilendirmiş ve mitinge katılım doğrultusunda çağrılar yapmıştık. Görüşme sonrasında ilişkilerimize mitinge davetli olduğumuzu söyleyerek çağrımızı yineledik. Miting günü de alanda olduğumuzu, desteğimizi ifade etmek için, platformun karşısına uygun gördüğümüz bir yere pankartımızı asmaya gittik.

Kitlenin büyük bir bölümü yürüyüşün başlayacağı farklı bir noktada toplanmıştı. Sol Parti yetkilileri de bu esnada önce kürsüden mikrofonla, sonra bizzat yanımıza gelerek pankart asmamıza müdahale ettiler. Biz kurumsal olarak mitinge davet edildiğimizi, desteğimizi ve katılımımızı ifade etmek için pankart astığımızı belirttik. Böyle bir müdahalenin “siyaset yasakçısı” bir tutum olduğunu, birleşik mücadeleye, devrimci dostluk ve dayanışmaya zarar vereceğini ifade ettik.

Yasakçılık yetmezmiş gibi bir de bizi “emek hırsızlığı” ile suçlamaya kalktılar. Biz bu mitinge insanları davet ettik, mitingin kitlesel ve coşkulu geçmesi için çaba harcadık. Gerçekte bizim sarfettiğimiz bu emeği yok saymak, bizim emeğimize saygısızlık sözkonusudur.

Tam o sırada alanda asılı olan Erdoğan’ın afişine gözümüze takıldı. “Şurada asılı olan afişten rahatsız olun, Devrimci Duruş’tan ne diye rahatsız oluyorsunuz?” diyerek tepkimizi ortaya koyduk.

Fiilen pankartı indirme yönünde girişimlerine karşı da kendilerini “kesinlikle dokunamazsınız” diye kararlı bir biçimde uyardık. Kendi pankartımızı ancak kendi irademizle biz indirirdik, herhangi bir siyasal yapının indirmesine izin vermemiz sözkonusu olamazdı. Sonra orada toplananlara, bu tavrı teşhir eden bir konuşma yaptık. Kendilerine devrimci, sosyalist diyen kesimlerin burjuva rekabetçi bir anlayışla hareket etmemesi gerektiğini, geçmişin “sol çocukluk” hastalığından kurtulmanın şart olduğunu, ortak mücadeleyi büyütmenin siyasi kimliklerden soyunmak değil, aksine biraraya gelmekten geçtiğini anlattık. Ve son olarak, mitinge zarar verecek bir tartışmanın tarafı olarak algılanmamak için, pankartı asmaktan vazgeçtiğimizi, ama devrimci dostluk ve dayanışmaya, birleşik mücadeleye zarar veren bu tutumu kınadığımızı belirterek ayrıldık.

“Zamlar, hayat pahalılığı” gibi bir konu, tüm işçi ve emekçilerin yakıcı sorunudur. Böyle bir mitinge herkesin gelmesi istenir ve beklenir. Böyle düşündüğümüz için de tüm ilişkilerimizi, yakın çevremizi harekete geçirdik. Bunun için herhangi bir davet gelmesi gerekmiyordu zaten. Elbette tüm miting ve gösterilerde olduğu gibi siyasi kimliğimizi ifade edecek pankart, döviz, flama vb. materyallerimizle katılacaktık. Bize baştan “Sol Parti” dışında hiçbir kurumun kendini ifade etmesine izin verilmeyeceği söylenseydi, bu tutumu eleştirir ve böyle bir mitinge katılmayacağımızı duyururduk. Oysa tam tersi, doğrudan kurumsal olarak davet edildik. Kaldı ki, siyasi bir kimliğe sahip kişilerin bireysel katılımı sözkonusu olamaz. Her halükarda kurumsal katılım gerçekleşir, onun da biçimleri bellidir.

Bir kez daha bu yasakçı tutumu kınadığımızı belirtelim. Sözde herkes “birlik”çi, birleşik mücadeleden yana! Ama “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!”  “Birlik”ten sadece kendi bayrağı altında toplanılması anlaşılıyorsa, bu büyük bir yanılgıdır. Bir mitingte bile, kendi dışında hiçbir kurumun kendini ifade etmesine izin vermemek, birleşik mücadeleyi, devrimci dostluk ve dayanışmayı dinamitlemek olur sadece.

Türkiye devrimci hareketinin -geçmişte de çok zararını gördüğü- bu benmerkezci, dar grupçu tutumdan bir an evvel kurtulması gerekir.

 

Şavşat PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …