II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda, Sosyalist Sovyetler Birliği’nin Nazi faşizmine karşı kazandığı başarı, ezilen halklara, kurtuluşa giden yolda esin kaynağı olmuştur. Kürtler açısından da tarihi önemde bir evreyi ifade etmektedir.
Tarih Ağustos 1941’i gösterdiğinde, Sovyet Kızıl Ordusu İran’ın kuzeyinde bulunan Sakız kentine girdi. İran ordusu silah ve cephanelerini bırakarak geri çekildi. Bölge Kızıl Ordu’nun denetimine kaldı. Geride bırakılan savaş araç gereçleri ile birlikte Mahabad kenti fiilen Kürtlerin denetimine geçti.
Uluslararası koşulların ve dengelerin hızla değiştiği böylesi tarihi bir kesitte, Kürt halkı kendi devletini kurma yolunda yüz yıllardır beklediği anı yakalamış oldu. Mahabad’ın kuzeyinde bulunan Azeri halkı da Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ilan etti. Sonrasında Mahabad Kürt Cumhuriyeti (MKC) ile birçok alanda dostluk anlaşmaları imzalandı. Gerici Şah diktatörlüğüne karşı askeri alanda ortak hareket etme kararı alındı.
MKC’nin kuruluşunu hazırlayan süreçte birçok küçük Kürt gruplarının varlığı da etkin olmuştur. Bu gruplardan daha örgütlü ve daha geniş Kürt halk yığınlarını bünyesinde toplayan İran Kürdistan’ı Demokratik Partisi MKC’nin kuruluşuna öncülük etti.
İ-KDP’nin programının özü kimi reform taleplerinden ibaretti. Program: “Yasallık, adalet, uygarlık” şeklinde formüle edilmişti. Toprak sorununa çözüm getirilmesi dillendirilmesine rağmen, sonraki süreçte gündeme bile getirilmemiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra da emekçilerin durumunda ekonomik anlamda belirgin bir değişiklikten söz etmek mümkün değildi. Hem partinin hem de devletin yönetici kademelerine yerleşmiş bulunan Kürt aşiret reisleri, Cumhuriyetin en zayıf yönünü oluşturuyordu.
Kadı Muhammed önderliğindeki İ-KDP ciddi bir savaşım vermeden, doğan irade boşluğundan ve Sovyetler”in bölgedeki varlığından yararlanmasını bildi. Sovyetler Birliği her türlü kurumlaşmada, silah, cephane, matbaa, motorlu taşıt vb. temininde, karşılıksız yardımlarda bulundu. Kürt ordusunun kurulması ve eğitilmesi de bu yardımlar arasındadır. Sovyetler’den alınan matbaayla birçok Kürtçe dergi ve gazete basıldı. Yine Sovyetler Birliği’den alınan radyo istasyonu ile Kürdistan’ın belli bir bölümünde radyo yayını yapıldı. Eğitim alanında reform tasarısı hazırlandı; 6 ila 14 yaşlarındaki bütün çocuklar zorunlu ilköğretim kapsamına alındı, okuma yazma eksikliğinin giderilmesi için, okullarda derslerin tamamı Kürtçe okutulmaya başlandı.
İ-KDP’nin sığ ve reformist karakterine rağmen MKC, gerek İran gericiliğine, gerekse de uluslararası emperyalizme karşı demokratik ilerici bir misyona sahip olmuştur.
II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın bitiminden sonra,(Ağustos 1945) aralarındaki anlaşma gereğince “müttefikler”, 6 ay içinde işgal ettikleri topraklardan çekileceklerdi. İran’ın kuzeybatı bölgesinde Sovyetler Birliği’nin nüfuzundan rahatsız olan ABD-İngiltere ve İran gericileri, SB’yi bölgeden çekilmesi için sıkıştırmaya başladılar. SB, onların istediği tarihte değil, ama 9 Mayıs 1946’da bölgeden çekildi.
Bu dönemde, İ-KDP’de öncülük rolünü oynayan bütün feodal unsurlar, tüccarlar yığınsal olarak partiden panik halinde ayrılmaya başladılar. Bunlar İran askeri çevrelerinin daha ilk hamlesinde hemen teslim oldular. İngiliz-Amerikan emperyalizminin desteklediği İran gericiliği, Kürt ilerici yurtsever demokratik hareketini bastırmaya girişti. 17 Aralık 1946’da ise İran gericiliği Mahabad Kürt Cumhuriyeti topraklarına girerek varlığına son verdi.
Kadı Muhammed, halkına şöyle seslenmişti: “Ülkeyi düşmana bırakmaktan daha yeğdir bizim bir bir ölmemiz!” Kardeşi Sadiri Kadı ve amcasının oğlu Seyfi Kadı ile birlikte, 31 Mart 1947’de Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin ilan edildiği Çuwarçıra meydanında idam edildiler.
Kürt yurtseverleri, MKC’nin yıkılmasından sonra dağlara çıktılar ve burada İran gericiliğine karşı savaşım vermeye devam ettiler. Bu kısa ömürlü Kürt devleti, Kürt ulusal bilincinin gelişmesine politik ve ideolojik birikim sağlanmasına büyük katkılar sağlamış oldu.