Yemekhane zamlarına karşı öğrenci eylemleri ve gözaltılar

Üniversitelerde yeni eğitim yılında yemekhanelere yapılan zamlar, öğrencilerin büyük tepkisini çekti ve protesto eylemlerine neden oldu.

Ege Üniversitesi’nde 6.5 lira olan yemek fiyatlarına yüzde 200’den fazla zam yapıldı. Yemek fiyatları 20 liraya çıktı. Hacettepe Üniversitesi’nde ağustos ayında yemek ücretlerine yüzde 74 zam yapıldı. Aynı üniversite “artık yıl öğrencileri”nin yurtlarda kalmasını yasaklamıştı. Gaziantep Üniversitesi rektörlüğü, 1 lira olan yemek fiyatına yüzde 1400 zam yaparak 15 liraya çıkarttı. Boğaziçi Üniversitesi’nde ise yemeğe yüzde 100 zam yapıldı. Boğaziçi Üniversitesi yemekhanesinde Haziran ayında yemek yiyen yüzlerce öğrenci zehirlenmişti. Marmara Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi de zamlara yüzde 200 ortalamayla zamlar yaptılar. Birçok okulda, yemek zamları yemekhanede protesto edildi. Özel üniversitelerde ise, özel restoran tarifesiyle yönetilen yemekhanelere girmek bile mümkün değil.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yemeklerin 5.80 liradan 17 liraya yükselmesine öğrenciler tepki gösterdiler. 4 Ekim’de çatal ve kaşıkları masalara vurarak protesto eden öğrencilere önce özel güvenlikçiler saldırdı. Kanunen hiçbir yetkileri olmadığı halde öğrencileri darp ederek gözaltına alan özel güvenlikçiler daha sonrasında polisi çağırdılar ve polise teslim ettiler. Gözaltına alınan 8 öğrenci daha sonra serbest bırakıldı. Yemek zammını protesto eden öğrencilerin gözaltına alınması büyük tepki çekti.

 

Öğrenciler okulu bırakıyor

Üniversitelerde yeni eğitim yılında yemekhanelerin yanısıra, hemen her alanda büyük zamlar yapıldı. Kayıt ve harç paralarına yapılan fahiş zamlar, öğrencilerin en büyük sorunlarından birisi. Barınma konusu ise devasa bir sorun yumağına dönmüş durumda.

Kredi Yurtlar Kurumu’nda (KYK), barınma sorununa çözüm, “balık istifi” olarak getirildi. Geçtiğimiz yıllarda öğrencilerin yaptığı “barınamıyoruz” eylemlerinin ardından devlet yeni öğrenci yurtları inşa etmek yerine, varolanların kapasitesini artırdı. Ve bu, en insanlıkdışı yöntemlerle yapıldı. Mesela 4 kişilik odalara iki ranza daha koyarak, sayı 8’e çıkarıldı; bazı yurtlarda ranzalar üç katlı hale getirildi; yurtların pek çoğunda etüd odaları, dinlenme odaları gibi ortak alanlara ranza atıldı. Devlet kendi cephesinden yurt kapasitesini artırdığını ve sorunun çözüldüğünü ileri sürdü. Ancak yurt odalarında artık bu tıka-basa haliyle bırakalım ders çalışmayı, nefes almak bile olanaksız hale geldi. Kiralık evler ya da özel yurtlar ise, devlet yurtlarında yer bulamayan öğrencilerin ezici çoğunluğu için, artık bir seçenek de değil.

Üstelik daha okullar açılmadan önce bu tıka-basa odalara bile yüksek zamlar yapıldı. KYK yurtlarında en düşük oda ücreti 840 liraya çıkarken, görece daha iyi durumdaki odaların ücreti 1480 lira oldu.

Bu tabloya, artan okul kayıt harçlarını, kitap-kırtasiye zamlarını, ulaşım zamlarını vb. de eklemek gerekiyor. Tüm bu zamların ardından, bir öğrencinin aylık geçim maliyeti asgari ücretin üzerine çıktı. Eğitimde zaten büyük bir fırsat eşitsizliği yaşayan yoksul öğrenciler, bu zamlar nedeniyle üniversite eğitiminden de yoksun kalıyorlar.

Son yıllarda üniversite öğrencilerinin önemli bölümünün, üniversite tercihlerini kendi ikamet ettiği kentlerde yaptığı, böylece en azından barınma sorununu ortadan kaldırmayı hedeflediği biliniyor. Yanısıra pek çok öğrencinin, masraflarını karşılayamadığı için ya da çalışmak zorunda kaldığı okulu bıraktığı da söyleniyordu. Bu doğrultuda CHP milletvekilinin soru önergesine yanıt veren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, son 5 yılda (2028-2023 arasında) 685 bin 257 öğrencinin üniversiteden kaydını sildirdiğini, 14 bin 795 öğrencinin ise kaydığını dondurduğunu açıkladı. Böylece 700 binin üzerinde öğrencinin üniversite eğitimi sonlandırdığı ortaya çıkıyor. Bakanın açıklamasında bu öğrencilerden 409 bin 788’inin yeni bir yükseköğrenim programına kayıt yaptırdığı belirtiliyor; ancak bunlardan kaçının Açıköğretim Fakültesi’ne kayıt yaptırdığı bilgisi paylaşılmıyor. Ortaya çıkan tablo, yaklaşık 300 bin öğrencinin üniversite eğitimini tamamen bıraktığını gösteriyor. 400 bin öğrencinin ezici çoğunluğunun, maliyeti daha düşük olduğu için Açıköğretim’e geçtiğini tahmin etmek ise zor değil.

* * *

Üniversite eğitiminin kalitesi her geçen gün düşerken, maliyeti artıyor. Özel üniversiteler için öğrenciler zaten “müşteri”… Ancak devlet okullarında da eğitim masrafları giderek daha fazla “ulaşılamaz” hale geliyor. Üniversite öğrencilerinin sayısı artarken, eğitime ayrılan kaynak giderek azalıyor. Eğitimde giderek devleşen sorunları çözmek için, mücadele etmekten başka bir yol bulunmuyor.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …