Devletin yeni asimilasyon planları

sur-direnis

Kürt halkına dönük aylardır süren vahşi saldırılar, katliamlar devam ederken, hükümet tarafından arka arkaya yeni planlar açıklanıyor. Kürt il ve ilçelerinde düzenlemeden, TOKİ ile rant vurgununa ve son olarak yerle bir edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesinin İspanya’nın Toledo’su yapılacağına kadar bir dizi “yenilik” sıralanıyor. 33 maddelik “master planı”ndan sözediliyor. Emperyalist ağababaları gibi, bir yandan bombalayıp bir yandan “yeniden inşa” denilerek, yandaşlara rant kapısı yaratılıyor. Diğer yandan, toplumda artan tepki, “biz eskisinden daha iyi yapacağız” diyerek yatıştırmaya çalışılıyor. Göçe zorlanan halka yardım yapılacağı, daha iyi evlerde oturtulacağı gibi yalanlar sıralıyorlar.

“Kentsel dönüşüm” bilindiği gibi yıllardır metropollerde emekçi semtlere dönük bir saldırı olarak yürütülüyor. Sözkonusu Kürt bölgesi olunca, asıl mesele bölgenin tarihi, kültürel, demografik yapısını değiştirerek, Kürtlerin ulus olma özelliğini yoketme çabası öne çıkıyor. Türk egemenlerinin yaklaşık yüz yıldır çeşitli biçimlerle sürdürdüğü bu çaba, şimdi topyekün bir saldırı programıyla en üst seviyeye çıkarılıyor.

Bugüne dek Kürdistan’daki il düzenlemeleri ve bunların sınırının belirlenmesi, tamamen Kürtlere karşı yürütülen saldırının bir parçası olarak şekillendi. Yakın tarihimizde bile bunun örneklerini görmek mümkün. Şırnak, 1990’lı yıllarda yürütülen kirli savaşın merkezi yapılmak için il haline getirildi. Keza Batman da yükselen ulusal hareketi bastırmak ve daha iyi kontrol edebilmek için il yapılmıştı. Böylece Siirt’ten iki ayrı il çıkarıldı.

Şimdi gündeme getirilen Hakkari’nin Yüksekova’ya taşınması ve Cizre’nin il yapılması planları da aynı amaca hizmet ediyor. Çünkü Yüksekova, son yıllarda halk hareketinin en yüksek olduğu ilçelerden biridir. HDP ve önceli partilere en fazla oyun çıktığı yerdir aynı zamanda.  Cizre ise, hem 90’lı yıllarda, hem de bugün direnişin merkezi durumundadır. Son operasyonlarda da buralara büyük bir saldırı düzenlenmiştir. Şimdi il yapılarak, saldırılar sistemli hale getirilmek isteniyor. Başta asker ve polis olmak üzere devlet kurumlarının daha iyi örgütlenmesiyle denetim altına alınmaya çalışılıyor. Zaten şimdiden neredeyse her sokağa polis noktası oluşturma girişimi başlamıştır. Sur’da sağlık ocağının yıkılıp polis karakolu yapılacağı duyurulmuştur. Ve bunlar, askeri saldırılarla bir arada yürütülmektedir.

“Kentsel dönüşüm” egemenler açısından bir yandan önemli bir rant kapısıdır. Başta inşaat olmak üzere ekonomiyi canlandırma çabasıdır. Bununla birlikte metropollerde emekçi semtlerin kültürel, tarihsel, sosyal dokusunu bozma ve buralardaki devrimci faaliyetleri kesintiye uğratmayı nasıl hedeflediyse; Kürt illerinde de direnişleri bitirme ve halkı asimile etme politikasının bir parçası olarak devrededir.

‘90’lı yıllarda köylerinden zorla göç ettirilen Kürtler, şimdi sığındıkları ilçelerden, illerden göçe zorlanarak, “kentsel dönüşüm” için alan düzleniyor.

Ancak bunun o kadar kolay olmayacağı bellidir. Emekçi semtlerde direnişlerle karşılanan “kentsel dönüşüm” Kürt halkı tarafından da kabul edilmeyecek ve bu alanlar yeni bir direniş odağı haline gelecektir.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …